"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Gökkuşağı bayrağına sığınmak, feminizme hiç yakışıyor mu?

Şükrü BULUT
01 Ocak 2021, Cuma
Kadın hak ve hürriyetlerinin korunması ile feminizmin farklı şeyler olduğunu kabullenemeyen bazı okuyucularımızın itirazlarına, inşallah zaman içinde cevap vermeye çalışacağız.

Önceki yazılarımızda da belirttiğimiz gibi, bütün sapık, batıl ve zararlı cereyanların varlıklarını üzerine bina ettikleri bir hakikat olduğu gibi; birçok hak olan dâvâların içine maksatlı olarak karıştırılmasıyla, kuvvetli ve galip olması gereken hakkın mağlûp olduğuna şahit oluyorsunuz. Hayatımız boyunca çok örneklerini yaşadığımız bu paradoksu, kadın hakları ve aile meselesinde feminizm üzerinden yaşıyoruz.

Yakın tarih içinde, kadın hak ve hürriyetlerinin elde ettiği mesafeyi biliyoruz. Çok büyük bir ayrışma ile feminizm hareketi fıtrî “hakk, adalet ve hürriyet” dairesini aşarak, misyonu dışındaki yanlış yollara sapınca, bir kısım taraftarları bu sapmaya “3. Dalga“ adını vermişler. Bize göre hareketin çekirdeğindeki niyet ve programı hazırlayan Marksistler, 3. Dalgayı da hesaplamışlardı. Hareketin yola girdiği zamanlardaki toplumun hali; yani daha çok baskın olan cehalet, istibdat ve zulüm feministlerin asıl maksatlarını gizlemelerine yardımcı oluyordu. Günümüzdeki kısmî hürriyetler, insanlığın nisbî inkişafı ve medeniyetin harikaları; feminist hareketinin esas mahiyetini kısmen şeffaflaştırıyor.

Neoliberalizmi destekleyen dev sermaye, enstitüler, okullar, medya ve nihayet projelerle cemiyetin parmak uçlarına ve kılcal damarlarına doğru yürüyen “tahripkâr“ cereyan, diversity bohçasına feminizm ile birlikte; LGBT, antisemitizm, göçmenler ve serserileri de yerleştirince, Batı´lı çok aydında şafak attı. Çok ilginçtir ki; bundan yirmi sene önce Açık Toplum Enstitüsü ile TESEV’in ortaklaşa, Türkiye’mizde bütün devlet ve özel kurumlarda uygulattığı kişisel gelişim, misyon-vizyon ve NLP hareketi projeleri gibi yepyeni bir yapı ile çıkıyorlar, neoliberaller.

Fıtrat ile savaşacağız demiyorlar, fakat biyolojik cinselliği reddediyorlar. Yaratıcının koyduğu kanunları kendilerince değiştirmek istiyorlar. Dişiyi erkek ve erkeği dişi olmaya teşvik ediyorlar. Yaratılış kanunlarına itirazı her sahada pratize etmeye çalışıyorlar: Tıp, psikoloji, biyoloji, fizik, tarih, edebiyat, inanç ve tüm sahalarda… Son otuz kırk sene içinde fevkalâde donanımlı ilim adamlarına verdikleri yüksek ücretlerle çalışmalarını kontrolsüz ve sınırsız yapabilmek üzere daha çok Çin’e kaydırdıklarını, Covid-19 olayı ile daha net bir şekilde görmüş olduk.

Onların yaratılış kanunlarına itiraz suretinde yaptığı çalışmaların önüne gerdikleri “açık toplum“ sloganının da bir aldatma olduğunu son çeyrek asırda birlikte yaşadık. Marksizmden gelen bu hareketin “hürriyetler, demokrasi ve haklar“ maskesiyle duruşları da, Çin ve henüz demok- ratikleşmemiş ülkelerdeki gizli çalışmalarıyla yakında açığa çıkacaktır.

Kadın ve ailenin hem semavî dinlerde ve hem de insanî değerlerin inkişaf ettiği toplumlarda ne denli önemli olduğunu vurgulamaya gerek var mı? Fakat feministlerin bu hayâtî olan meseleyi LGBT hareketiyle aynı karede değerlendirmeleri, onların esasta “Kadının fıtrî statüsüne itiraz” ve aileyi kabul etmediklerine bir delil olmalı. Yani, Allah’ın yaratılış kanunlarına, ruhlarındaki inançsızlığın baskısıyla itiraz ediyorlar. Veya kadının anneliğine, kız evlâdı oluşuna, sevgili olmasına ve fıtrî statüsüne bilmeyerek karşı çıkıyorlar. Kadını; sevginin, aşkın, güzelliğin, temizliğin, nezaketin, nezahatin, şefkatin ve estetiğin tahtından alaşağı edip bayağılaştırmaya çalışanların LGBT bayrağının altında toplanmaya karar vermeleri, elbette kadınlığın bütün değer ve kıymetlerine büyük bir hakarettir.

Müslümanlığın fıtratın bizatihi kendisi olduğuna inananlar, neticesi insanın neslinin; hayvan, bitki ve ağaçların nesilleri ile tükenmesine yol açacak bütün tabiat, sosyal ve psikolojik çalışmalara; insaniyetlerini ve nesillerini koruma adına savaşacaklardır. Ve nitekim Avrupa’da birçok millî devlet, bu tahripkâr cereyana karşı millî meclislerinde karar almaya başladılar. Bu deccâlist harekete karşı Polonya’nın başı çekmesi, çok zihinlerde Johannes Paul´un Komünist istibdadına başkaldırmasını tedai ettiriyor. Polonya’nın bu yolda yalnız olmadığını; Georg Soros´u ülkeden kovan Macaristan parlamentosu ile Çek, Slovakya ve Bulgaristan gibi meclislerde hareketleriyle eşlik ediyorlar.

2020 Amerikan seçimlerindeki manzaraları “sınıflaşma ve sınıflar arası çatışmak” adesesiyle inceleyenler, feminizm hareketinin ahlâksızlık ve anarşi içinde erimekte olduğunu gösterdi. Vitrinlere çıkarılan zenciler, göçmenler ve Hint kökenliler başta olmak üzere Avrupa dışı ırklardan gelen kadınların maksatlı bir şekilde, ister istemez Avrupalı Amerikalıların zihinlerinde modern Bolşevizm, iç savaş ve anarşizmi canlandırdığını, yorum ve tahlillerinden okuyoruz. PEGİDA ile Avrupa’da ortaya çıkarılan “ihtilâlci sol hareketin” Amerika şartlarındaki bu değişimini, sosyal/siyasal analizciler kaçırmadılar. Fakat hafızalarda kalan en canlı manzaraların başında; gökkuşağı rengârenk bayraklar altında yürüyen feminist hareketin zillet içindeki yürüyüşleri olduğunu anlamak için, arşivlere göz atmanız yeterlidir.

Okunma Sayısı: 2259
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Zeliha Özpamukcu

    2.1.2021 23:38:30

    Bunların deşifre olması bir anda tesirlerini yok etmez elbette ama feminizmi masum hak savunuculuğunu sananlarin uyanmasına vesile olabilir. Bizim devletimizin de bu konuda almış olabileceği tedbir vardır belki. Kıyamete kadar sürecek bu savaşta dinsizlerin hileleri her geçen gün daha da gizli olmaya devam.ediyor. onların teşhis edilmesi bile çok değerli bir çalışma. Allah razı olsun. Eminim çok faydası oluyordur yazılarınızın.

  • Ertuğrul

    1.1.2021 18:47:41

    Kadınların meselesini başkaların kendilerini ilgilendirmeyen problemlerine katıştırılması, elbette maksatlıdır.

  • Mustafa coban

    1.1.2021 18:40:01

    Islam toplumu batida gelişen bu gibi toplumsal hareketleri geriden takip ettigi icin belkide şansli.biz bu hareketlere alternatif ve onlemler uretebiliriz.mesela kadina karş şiddeti durdurabiliriz.kinayabliriz.zaman geçmiş deyil.karanliģa kurşun atmayalim bir mum yakalim

  • Nura

    1.1.2021 18:39:12

    Osman Kavala ve diğer Türkiye neoliberallerin altına saklandıkları örtüleri uçurmak için size kuvvetli nefes diliyorum, Allah’tan.

  • Said Nur

    1.1.2021 18:18:07

    Kadınların bundan böyle ahlaksızlarla aynı şemsiye altında bir araya gelmeyeceklerini umuyorum.

  • Hıdır Yıldırım

    1.1.2021 16:23:59

    Feministlerin kadın fıtratına mugayir olan tahribkar faaliyetlerini sizler ordan daha iyi görüyorsunuz. Bunlar hep sureti haktan görünüp faaliyetlerini bu güne kadar sürdurmediler mi? Cenab-Hak kadın neslini bunların vereceği zararlardan muhafaza etsin.

  • Rehanur

    1.1.2021 16:11:19

    Bütün hayvanatın şehadetiyle ve izdivac eden nebatatın tasdikiyle sabittir ki; izdivacın hikmeti ve gayesi, tenasüldür." sırlı temsilinden de anlayacağımız üzre, fıtrat bu teşebbüsleri ve dayanak noktalarını reddediyor. Kainatta kaçacakları bir yer yok. Bu, ruhları kömür veya elmas mahiyetinde olan ehl i mektebin imtihanıdır ve Rab bu olanlara Hakim ismiyle müsaade ediyor. Koronadan ibret alınır mı onu da henüz bilmiyoruz. Yaşayalım görelim. Beş makaleyi birine yerleşirmişsiniz yine. Sizin kaleminize bizim idrakimize bereket..

  • Zeynep

    1.1.2021 15:00:02

    Kadın hak ve özgürlüklerinin korunmasıyla feminizmin farklı şeyler olduğunu düşünüyorum ben de Çünkü bence kadın hak ve özgürlükleri bir harekete ve toplumsal gruplara malzeme olmamalı. Yani feminizim ilk bakışta eşitlik ilkelerini savunan bir hareket olarak görünse de aslında yine kendi içinde bireyleri dinine, diline, ırkına, politik görüşüne göre farklı tutumlar sergiliyor. Ben kadın hak ve özgürlüklerinin hiçbir grup veya fikir akımıyla tanimlanmamasindan yanayım. Hak haktır.

  • Muhammed Said

    1.1.2021 13:08:21

    Fıtrata karşı mücadeleleri beyhudedir. Muvakkaten kendilerini kandırırlar ama sonunda yine hüsrana uğrarlar. Tarih hep öyle gösterdi. Tekerrür efendi bizi hep öyle müjdeledi :)

  • Fatma

    1.1.2021 13:00:13

    Çok güzel bir yazı. Günümüzün kanayan yarası özgürlük adı altında ne yazıkki. Destekleyenler de oldukca. Fazla allahım ahlakı bozmak için ugraşan şer güçlerine fırsat vermesinn inşalhh

  • Osman

    1.1.2021 12:28:00

    Dedikleriniz doğru fakat Batılı kadın çok ezildi kadın hareketi başladı kötü ye kullananlar oldu Düşman gibi görmeyelim Doğru temiz olanı gösterelim İyi ile kötüyü ayıralım

  • Ahmet Rıza

    1.1.2021 11:49:55

    Tarihin tekerrürü kokusunu alıyoruz. Yeniden komünizme benzer ihtilâller için ortam hazırlığı yapılıyor. Hem cinsiyetçilik, hem feminizm ve diğer ahlaksızlık hareketleri bu senaryoda figüran olarak kullanılmıyor mu? Ye'cüc ve Me'cücün sahne alması da bunun parçası olmalı. İşe de Amerika'dan başlıyorlar.

  • Selim

    1.1.2021 11:44:13

    Bütün dert ve davaları insan neslini bitirmek olan bu yıkıcı devrimcilerin tüm faaliyetlerini kamuoyuna anlatmak lazım.Allah yardımcınız olsun.

  • Hüseyin

    1.1.2021 11:33:58

    Kadın hakları denilince haklardan çok işin içine düzenbazlar ve şeytani oluşumlar  giriyor. feminizm de bu şeytani oluşumlardan bir tanesidir. Tarih boyunca nerede hak sahipleri mağdur olmuşlarsa orada aldatanlar ve aldatılanlar herzaman  olmuştur.  Kadın haklarını ve düzenbazları birbirinden iyi ayırt etmek lazım..insanlığın  başına gelen felaketlerin birçoğu, haktan yana görünüp'te hak yiyenlerden, gizli ajandaları olanlardan, batıla kötülüğe ve şeytani organizasyonlara hizmet edenlerden, ruhunu şeytana satanlardan nefsine yenik düşenlerden dolayı  gelmiştir.. Kadın hakları ile ilgili Şükrü hocamın tesbiti gayet yerindedir ve  doğrudur. Nerede haklara düzenbazlar kurnazlar musallat olmuşlarsa orada hak sahipleri her zaman mağdur olmuştur... Yanlış vasıtalarla şeytani ideolojilerle sahte kahramanlarla hak yolculuğuna çıkılmaz...

  • Haydar

    1.1.2021 11:01:58

    Allah razı olsun çok güzel anlatmışsın. Kadın, erkek fıtri olarak farklı. Her ikisinin ayrı hakları var. Kadın hakları diye bayrak açanlar Hk Müsaadenle yazıdan alıntı yapacağım; Allah’ın yaratılış kanunlarına, ruhlarındaki inançsızlığın baskısıyla itiraz ediyorlar. Veya kadının anneliğine, kız evlâdı oluşuna, sevgili olmasına ve fıtrî statüsüne bilmeyerek karşı çıkıyorlar. Kadını; sevginin, aşkın, güzelliğin, temizliğin, nezaketin, nezahatin, şefkatin ve estetiğin tahtından alaşağı edip bayağılaştırmaya çalışıyorlar.

  • Aykan

    1.1.2021 09:14:55

    Güzel bir tahlil olmuş, teşekkürler. Fıtrata karşı gelinmez.

  • Ömer Ergün

    1.1.2021 08:14:00

    Üçüncü dalganın anlaşılması açısından güzel bir makale olmuş Aslında her şey birinci dalga ile başlıyor

  • Sezai MUMCU

    1.1.2021 03:44:48

    Bu makale makul izahat ve seffafiyet acisindan bizim yorumumuza gerek birakmiyor. Ancak, tebriklerimizi iletmek isteriz, yalniz KISALTMALAR konusunda bir noktayi belirtmek gerekir. LGBT= Lesbian, Gay, Bisexual, and Transgender yani semavî Dinlerin AHLAKSIZLIGIN Cografyasi olarak YOK EDILEN Sodom ve Gomora sehirlerindeki durumu AHIRZAMANDA hayatin geregiymis gibi göstermeye calisan FITNE ve FESAD KOMITALARININ maddî destekleriyle faaliyet alanlarindan bazilaridir. Her zamanki gibi bu alanlar ifsa edilir edilmez KOMPLO TEORISI damgasiyla gecistirilir. Biz ancak hak ve adaletten yanayiz derler. SODOM ve GOMORA AHLAKSIZLIGI hak ve adalet olsaydi niye Tevratta, Zeburda, Incilde, Kur'an'da HELAK ETMEYI GEREKTIREN BÜYÜK AHLAKSIZLIK OLARAK GÖSTERILMIS itirazina ben o kadar hafiz degilim derler.

  • Hayati

    1.1.2021 00:37:00

    Güzel bir zamanlama. Medyada Açık Toplum Enstitüsü ile TESEV in ahlaksızlığı teşvik eden derneklere aktardıkları paralar konuşuluyor.

  • Ahmet Danışmaz

    1.1.2021 00:17:05

    Korona hepsinin canına okuyacak. Selamlar

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı