"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Fırsat kaçmadan, zaman geçmeden, ömür bitmeden!

Süleyman KÖSMENE
17 Şubat 2020, Pazartesi
Erol Sarı: “Kampanyamızın zamanı geçiyor. Yavaş gittiğini görüyorum. Neden hızlandırmıyoruz? Bu fırsat kaçarsa ne zaman bu fırsatı yakalayabiliriz? Yarın Üstadımıza ne diyeceğiz? Nur hakikatlerini eğilip bükülmeden kim ilân edecek? Hakkın hatırını kim âli tutacak? Bu zor zamanda gazetemizin yanında olmazsak kimin yanında olacağız? Kazancımız gazetemizi ihya etmezse, bizi ihya edecek mi? Biz hizmetimizin elinden tutmazsak, yarın bizim elimizden tutan olacak mı?”

DEFTERDE ADIMIZ OLSUN 

Telefondaki ağabey, hüzünlü bir sesle neden kampanyanın başarıya ulaşmasını istiyordu? Neden gazetemizin desteklenmesi için canhıraş bir gayrete girmişti? Neden azlarımızı birleştirip gazetemize omuz vurmamızın vazgeçilmez öneminin daha iyi anlatılmasını ve anlaşılmasını istiyordu? Neden bu fırsatın kaçmasından korkuyordu? 

Ağabeyimiz haklı değil mi? Biz neden ağlamıyoruz? Ne bekliyoruz? Ne zaman harekete geçeceğiz? Elimizin ucuyla, yarım ağız yaptığımızı yeterli mi görüyoruz? (Sizleri tenzih ederim.) Kazancımız gazetemizi ihya etmezse, bizi ihya edecek mi? Başkası yapsın diye mi işi sıkıdan almıyoruz?

O başkası kimdir? İster misiniz o başkası, sizin bunca kazancınıza rağmen, yarın, Üstad’ının yanında sizden önde olsun? İster misiniz o başkası, sizin bunca sehavetinize rağmen, sizden yüksek bir makama ulaşsın?

Biz bakıp düşünürken, ister misiniz fırsat kaçıp gitsin, zaman geçip gitsin, ömür bitip gitsin, kazanç yitip gitsin, Hazret-i Üstad (ra) notunu verip gitsin, defterimiz kapanıp gitsin!

Allah muhafaza! İstemeyiz. Bu kutlu defterde adımızın olmasını isteriz.

RABBİM YERİNİ DOLDURUR   

Efdal olan teberru, ihtiyaç anında, süresi geçmeden, plânlamaya esas kılmak üzere, ilk nefeste yapılandır. Ödeme taksitlendirilebilir. Hiç sakıncası yok!

Peygamber Efendimiz (asm) mezar başında feryat ederek ağlayan bir kadın gördü. “Allah’tan kork ve sabret!” buyurdu.

Kadın Efendimiz’i (asm) tanımamıştı.

“Çek git başımdan! Benim başıma gelen senin başına gelmemiştir!” dedi.

Sonradan, O’nun (asm) Allah Resulü olduğunu öğrenince mahcup oldu:

“Tanıyamadım ya Rasulallah, bağışlayın.” dedi.

Resulullah (asm): “Sabır, ilk vurduğunda gösterilendir.” buyurdu. 1

Korkmaya, düşünmeye, hesap yapmaya gerek yok! Ufak bir plânla iş halledilebilmeli. Teberrudan hiç kimse fakirliğe düşmemiştir. Hayırdan hiç kimse telef olmamıştır. Rabbim imkân da lütfeder, yerini de doldurur, bereketini de verir, feyzini de eksik etmez. Azını da çok yapar. Gönlünü de razı eder. Kendisi de razı olur inşallah.

YAŞAYIP NE YAPACAĞIM?  

Bu gün değilse ne zaman? Gazetemize omuz vurmayacaksak, kime omuz vuracağız? Gazetemiz, ilânat aracımız, hakkın hatırını âli tuttuğumuz zemin, yüz akımız, meş’alemiz, hakikati haykırdığımız mevkutemiz… Zındıkaya diz çöktüren lahana yaprağımız, güce, iktidara, paraya, mevkie, itibara değil sadece hakka eğilen naşir-i efkârımız… Dâvâmızın yürüyen ayağı, tutan eli, gören gözü, işiten kulağı, düşünen aklı, muhakeme eden müfekkiresi, dik duran başı elden giderse, etkisizleştrilirse, tezyif görürse, bitap düşerse, üç kuruş hatırına beli kırılırsa yaşayıp ne yapacağız? Alıp verdiğimiz nefes helâl mi olacak? Para, pul, makam, mevki, itibar bizi işba edecek mi? Başımız dik olacak mı?

Uhud Savaşı’nda, Musab bin Umeyr (ra) şehit edilmişti. Mus’ab, Resulullah’a (asm) çok benziyordu. İbn-i Kamie, Resulullah’ı öldürdüğünü sanarak bağırmaya başladı. “Muhammed’i öldürdüm!”

Bir avuç sahabenin birden moralleri bozuldu. Hazret-i Ömer (ra) ağlamaya başladı. Diğer sahabelerin elleri ayaklarına dolaştı.

Enes b. Nadr (ra) fırladı ortaya. “Allah Resulü öldüyse Allah bakidir. Gevşemeyin!” diye bağırdı. Ağlayıp duran Hazret-i Ömer’e (ra):

“Ömer! Neden savaşmıyorsun?” diye çıkıştı. Ömer (ra):

“Resulullah ölmüş, duymadın mı?” dedi. Enes (ra) sesini daha da yükseltti:

“Resulullah (asm) öldüyse yaşayıp ne yapacaksın? Haydi durma! Biz de şehit olalım!”

Az sonra Enes (ra) şehit olacaktı. 2 Radıyallahü anh.

Evet, bu gün, “Dâvâm yaşamayacaksa, ben yaşayıp ne yapacağım?” deme zamanıdır. Lütfen iyi değerlendirelim. Fırsatı kaçırmayalım!

Dipnotlar:

1- Buhârî, Cenâiz, 32. 2- İbn Hişâm, es-Sîre,III, 88; Vâkıdî, el-Meğâzi,I,280; İbn Sa’d,et-Tabakât,IV,329.

Okunma Sayısı: 3213
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı