"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hangi medeniyet?

Abdil YILDIRIM
16 Kasım 2019, Cumartesi
Almanya’da bir çiftçi, ürettiği ürünleri tarlasında selfservis usûlü satıyormuş.

Yani ürünlerin fiyatını üzerine yazmış, oraya bir tartı, bir de kumbara koymuş, gelen geçen istediği malı alıyor, parasını da kumbaraya atıyormuş. Bunu büyük bir medeniyet gibi sosyal medyada paylaşan ve “bizim Müslümanlar da camide ayakkabı çalıyorlar” diye ahkâm kesenler Müslümanlar mevcut maalesef.

Onlar bizdeki sadâka taşını biliyorlar mı acaba? Bizim milletimizin zenginleri, fakirler incinmesin diye sadâka taşı adını verdikleri bir taşın altına geceleri sadâkalarını bırakıyorlar, fakirler de yine kimsenin olmadığı bir zamanda oradaki paradan ihtiyacı kadarını alıp gerisine dokunmuyorlardı. Yani zenginler cömert olduğu kadar, fakirler de tok gözlü ve kanaatkârdı.

Şanlı tarihimizden bir fazilet örneği daha: Yavuz Sultan Selim sefere giderken ordusu ile bir bağdan geçiyorlar. Askerleri üzüm yemek isteyince, “herkes istediği kadar üzüm alsın, fakat ücretini asmanın dalına bağlasın” diyor. Ertesi günü bağına gelen bağcı, üzümlerinin olmadığını, fakat her bağın dalında üzümlerin bedelinin asılı olduğunu görüyor.

Şimdi hangi medeniyet daha yüksekmiş acaba?

Ha, bugün durum değişmiş olabilir. Biz İslâmiyetten uzaklaştık, medeniyet de bizden uzaklaştı. 

Bunun teşhisini de Bediüzzaman Hazretleri bundan yüz yıl önce koymuş ve tedavisini de tarif etmişti: “İslâmiyetin mağz ve lübbünü terk ederek kışrına ve zahirine vakf-ı nazar ettik ve aldandık. Ve su-i fehim ve su-i edeple İslâmiyetin hakkını ve müstehak olduğu hürmeti ifa edemedik. Tâ, o da bizden nefret ederek evham ve hayalâtın bulutlarıyla sarılıp tesettür eyledi. Hem de hakkı var. Zira biz İsrailiyâtı usûlüne ve hikâyâtı akaidine ve mecazatı hakaikine karıştırarak kıymetini takdir edemedik. O da ceza olarak bizi dünyada tedip için zillet ve sefalet içinde bıraktı. Bizi kurtaracak, yine onun merhametidir.” (Muhakemat)

Bugün insanlığın muhtaç olduğu, dürüstlük, hak, hukuk, adalet, sevgi, merhamet gibi değerler, İslâm’ın özünde mevcuttur. Bu öz’den beslenen İslâm toplumları, her zaman insanlığın iftihar vesilesi olmuştur. Müslümanlar ne zaman özünden uzaklaşmış, İslâmiyetle bağlarını gevşetmiş, o zaman hem medeniyetten, hem güzel ahlâk ve faziletten uzaklaşmışlar, zillet ve sefalet içine düşmüşlerdir. 

Ne zaman İslâm’ın emirler ve yasaklarına tam riayet edilmiş, o zaman Müslümanlar her alanda terakki etmişler, tarihin şeref levhalarını en güzel, en medenî tablolarla süslemişlerdir. 

Bediüzzaman Hazretlerinin şu tesbiti de çok önemlidir: 

“Biliniz, hakikî vukuatı kaydeden tarih, hakikate en doğru şahittir. İşte, tarih bize gösteriyor. Hatta, Rus’u mağlûp eden Japon Başkumandanının İslâmiyetin hakkaniyetine şehadeti de şudur ki: Hakikat-i İslâmiyetin kuvveti nispetinde, Müslümanlar o kuvvete göre hareket etmeleri derecesinde ehl-i İslâm temeddün edip terakki ettiğini tarih gösteriyor. Ve ehl-i İslâmın hakikat-i İslâmiyede zaafiyeti derecesinde tevahhuş ettiklerini, vahşete ve tedennîye düştüklerini ve hercümerc içinde belâlara, mağlûbiyetlere düştüklerini tarih gösteriyor.” (Hutbe-i Şâmiye)

Pakistan Millî Şairi Muhammed İkbal de zengin değerlerin fakir bekçileri olan Müslümanları şu şekilde uyarıyor:

“Ekmek dolu sepeti başında taşıyorsun/ Bilmiyor, şundan bundan ekmek dileniyorsun”

Medeniyet, adalet, fazilet adına ne arıyorsak, bizim dinimizin özünde mevcuttur. Biz, kabukla, kışırla meşgul olmayı bırakıp, bu özden istifade edersek, terakkiyatta eski savletli günlerimize kısa zamanda kavuşabiliriz. İslâmiyetin esaslarına yeniden sarılırsak, hatalarımızı anlar, ondan özür dilersek, onun merhametini yeniden celp edip, eski şanlı günlerimize dönebiliriz. 

Okunma Sayısı: 2709
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı