"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Grup şöhreti

Ahmet BATTAL
21 Ekim 2020, Çarşamba
Şöhret istenmez. Alkış baş döndürür.

Ama işin ve vazifenin gereği olarak gelirse de “aman şöhret gelmesin” diyerek işten ve hizmetten vaz geçilmez. 

Dikkatli olmaktan başka yapacak bir şey yok. 

Yeter ki şöhret hayırda olsun, şerde şöhret olmasın. 

Kişisel şöhretin risklerinden kurtulmanın en iyi yolu grup şöhretidir, şöhreti gruba ve grubun markasına aktarabilmektir. 

Müzik gruplarından hatırlayalım. Baş solistinin adıyla anılan grup gerçek bir grup değildir. Zira neticede bir “kişi karizması”na dayalıdır. Gerçek grup herkesin birbirine tam bağlı olduğu gruptur. 

Ama tam bağlı ve eşitlikçi görünümlü gruplarda bile grup üyelerinden biri gruptan çıkınca sanatçı duyarlılığı ve estetik kaygılar grubun dağılmasına sebep olabilir. Bu sanat için normaldir. 

Siyasette grup şöhreti ancak kadro hareketi ile olur. 

Basının karşısına uzman ordusunun kurmaylarını çıkarmak müthiş bir karizmatik güç sağlar.  

Yakın ve uzak mazide ve hem bizde ve hem de başka ülkelerde “kadro hareketi” oluşturma denemeleri hep olmuş ama genellikle başarılı olamamış. 

Sebebi şu: O kadronun içindeki birileri öne çıkmış ve şahsî karizmasını konuşturmaya başlamış. Diğerleri ise bu karizmanın gücüne boyun eğmiş ya da razı olmuş ve “grup markası”nı kuvvetlendirmek yerine yola o kişinin adıyla/markasıyla devam etmişler. 

Sonuç belli: Kişinin fişi gider, kadronun pili biter.

Şirket ve dernek gibi organizasyonların ekip hareketine dönebilmesi ve kişilerin ömrünü aşan ömre sahip olabilmesi de aynı prensiplere uymasına bağlı. Buna “kurumsallaşma” deniyor. Anayasasını, mevzuatını ve tarihçesini iyi yazabilenler, misyon, vizyon ve temel değerleri iyi tesbit edip doğru tatbik edebilenler başarıyor. 

Demek liderin liderlik ve ekip yönetme kapasitesi önemli, ama liderin şahsi karizmasını konuşturması tehlikeli. Bunu önlemenin yolu da belli. Liderliği dönüşümlü hale getirebilmek. 

Dinî cemaat ve tarikatta dünyevî amaç ve maksat olmadığı (olmaması gerektiği) için ilişkiler daha soft ve daha gönüllülük esaslı. Ama onlarda da elbette zayıf da olsa bir yönetim ve hatta bir denetim mekanizması bulunmalı. Zira onlar da uhrevî amaçlarına dünyevî vasıtalarla ulaşmaya çalışan organizasyonlar durumunda. 

Tarikatta işin niteliği gereği şeyhin karizması ve şöhreti bir tür hiyerarşik yapı oluşturur. Şöhreti tarikata ve en azından halifelere mal etmek çok da kolay değildir. 

Ama cemaatlerde bir “şeyh efendi” mec- buriyeti bulunmadığından şahsî şöhret zorunlu ya da gerekli değildir. “Grup şöhreti” daha kolaydır. 

Cemaatlerde kurucu kadroya ve yönetici gruba düşen, kitleyi büyütürken ilkelerden taviz verilmesine engel olabilmek ve bir de ekipleri çoğaltırken iç çatışmaları önleyebilmektir. 

Çatışmaların ana kaynaklarından biri de şöhret olduğu için şahsî şöhrete mani olmak ve yeni ekip karizmaları ve yeni grup markaları oluşturabilmek bu sebeple de kıymetlidir. 

Okunma Sayısı: 2485
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı