"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Lâhikalarda duâ adabı

Ali Demir
27 Haziran 2021, Pazar
Duânın en geniş şekilde kullanılan manası, Allah (cc) ile irtibatta bulunmak, O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıtasız arz etmektir. Duâ, insanoğlunun mahiyetine yaratılıştan konulmuş ve eşref-i mahlûkat olan insanın aczine, zaafına ve fakirliğine çare olarak verilmiştir. Diğer bir tabirle, duâ insanın, hususan mü’minin eline verilmiş güçlü manevî silâhtır.

Risale-i Nur’da Üstad Hazretleri, “…Duânız olmasa Rabbimin katında ne ehemmiyetiniz var?” (Furkan, 77) mealindeki âyetin tefsiri babında; duânın çeşitleriyle yapılış şeklinden bahsettikten sonra, duâda esas niyetin kulluk olması ve sırf Allah rızası için yapılması gerektiği ve dünyevî niyetlerin asıl maksat olmaması lâzım geldiğinden bahisle; “…duâ, bir sırr-ı ubûdiyettir. Ubûdiyet ise, hâlisen livechillâh olmalı. Yalnız aczini izhâr edip, duâ ile O’na ilticâ etmeli; Rubûbiyetine karışmamalı. Tedbîri O’na bırakmalı, hikmetine itimad etmeli, rahmetini ittiham etmemeli.” ikazını yaparak gerçek manada bir ihlâs dersini de vermektedir.

Ferdî bazda insan duâya kabiliyetli halk edildiği gibi, sosyal hayatın içinde hayatını devam ettirmek mecburiyetinde olan insanlardan teşekkül eden toplulukların da zamanla duâ gibi bir manevî güce ihtiyaçları hasıl olmaktadır. Harici âlemden gelen işgaller, tehditler, savaşlar, terör korkusu, baskıcı idarelerin veya şahısların hürriyetleri kısıtlamaları gibi insanın insana yaptığı zulmün yanında bir de umumî hal alan musîbetler karşısında da insanoğlu âcizde kalmış ve topluca duâya müracaat etmiştir. Aynen kuraklık, deprem, sel, salgın bulaşıcı hastalıklar gibi musîbetler geldiğinde sadece zalimlere mahsus kalmayıp masumlarında etkilendikleri “musîbet-i amme” zamanlarında olduğu gibi…

İşte böyle benzer bir halin, yağmursuzluk musîbetinin yaşandığı 1940’ların Emirdağ’ında; kuraklıktan dolayı ahali yağmur duâsına çıkmış ve yağmur namazı kılınmış, fakat rahmet gelmemiş. Hem duâ, hem namaz kılındığı halde yağmurun yağmamasını aklına sığıştıramayan ve Üstada hizmet eden küçük bir Nur Talebesinin çoklar namına Üstad Said Nursî Hazretleri’ne sorması üzerine, Bediüzzaman’ın geniş izahatlı cevabî bir Mektubu Emirdağ Lâhikası’nda yer almaktadır. (14. Sıra numaralı)

Üstad Hazretleri yapılan bu suale karşı; yağmursuzluğun bu çeşit duâ ve namazın vakti olduğunu, illeti ve hikmeti olmadığını, nasıl ki güneş ve ayın tutulması zamanında küsuf ve husuf namazı kılındığı ve güneşin batışıyla akşam namazı kılındığı gibi öyle de, yağmursuzluk, kuraklık, yağmur namazının ve duâsının vakti olduğunu, ibadet ve duânın sebep ve neticesinin sadece Allah’ın emri ve O’nun rızası olduğu, yapılan ibadet ve duânın faydasının da uhrevî olması lâzım geldiğini, eğer namaz ve ibadetler yalnız dünyevî maksatlar niyet edilerek yapılırsa, o namaz ve ibadetin battal olacağı şeklinde cevap vermiştir.

Aynı zamanda suali küçük biri sorduğu için olsa gerek ki cevabın içinde, “tam imanlı bir çocuk” nasıl eğitilip ve yetiştirileceğini, çocuklara tevhid ve Allah’a imanın nasıl anlatılacağını bir pedagog gibi ders vermektedir.

Diğer taraftan umumîleşmiş musîbet zamanında takınılması gereken mü’minane tavır ve ekseriyetin hatasına terettüp eden masum ve mazlumlarında etkilendiği bu sıkıntılı hallerden kurtulmanın manevî yollarını da bizlere gösteriyor. Madem Risaleler bir döneme ait meseleleri izah etmiyor ve bir dönemdeki insanları irşad etmiyor, Üstadımızın tabiriyle Risale-i Nur istikbali aydınlatan Kur’ânî bir nurdur… öyleyse zamanımızda ve gelecekte karşılaşacağımız umumî belâ ve musîbetlere karşı nasıl duâ edeceğimizi de mezkûr lâhikanın “altıncı noktasında” izah etmekte ve bu ubudiyetin adabını göstermektedir.

Mektubat ve Sözler’deki duâ bahsinde özetle; duâ edileceği vakit, istiğfar ile mânevî temizlikten sonra makbul bir duâ olan salâvat-ı şerifeyi şefaatçi gibi zikredip ve âhirde yine salâvat getirilmesi lâzım geldiği, hulûs ve huşû ve huzur-u kalble duâ edilmesi tarifine ilâveten bu altıncı noktada; yaşanılan kuraklığın insanların yaptıkları veya işledikleri menfi amellerine ceza olarak verilen bir musîbet olduğundan kişilere ve topluma düşen ubudiyet hallerini sıralamıştır.

Günümüze de ışık tutulan derste umumî musîbete karşı, ferd olarak yapmamız gerekenleri şöyle sıralar: “Ağlamakla ve hüzün ve kederle, niyaz ve hazinâne yalvarmakla ve pek ciddî nedamet ve tevbe ve istiğfar ile karşılamak ve Sünnet-i Seniyye dairesinde, bid’alar karışmadan, şeriatin tayin ettiği tarzda dergâh-ı İlâhiyeye iltica etmek ve duâ ve o hale mahsus ubudiyetle mukabele etmektir.”

Ve devamında, mademki bu kuraklık ve benzeri sıkıntılı durumlardan herkes olumsuz etkilenmektedir, insanların maddî ve manevî hayatlarına menfi tesiri olan ve olacak durumlarda toplum olarak yapılması lâzım olan kulluk şeklini de izah ediyor ve şöyle diyor; “Hem böyle umumî musîbetler, ekser nâsın hatâsından geldiği cihetle, o insanların ekseri -kısm-ı â’zamı- tevbe ve nedamet ve istiğfar etmekle (musîbetler) def olur.”

Öyleyse, yaşadığımız salgın hastalık gibi sosyal ve içtimaî sıkıntılardan da kurtulmak için milletçe feryad etmek yerine topluca yaptıklarımızdan dolayı pişman olup, tevbe etmemiz gerekmektedir.

Üstadımızın dediği gibi, biz Risale-i Nur şakirtleri dünyaya çok ehemmiyet vermediğimizden, dünyaya yalnız Risale-i Nur için baktığımızdan, bu yağmursuzlukta dahi o noktadan bakmalı ve ahir zamanın dehşetli musîbetlerinden kurtulmak için milletçe ve daha özel cemaatımız olarak fiilî duâlarımızla beraber kavli duâlarımızı da Üstad Hazretleri’nin tarif ettiği tarzda, Sünnet-i Seniyye dairesinde yapmaya devam etmeliyiz.

Son söz: Rabbim bizleri musîbet-i ammeden muhafaza eylesin…

Okunma Sayısı: 1682
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Halil İbrahim Karahan

    27.6.2021 16:33:27

    Allah razı olsun

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı