"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hayat: Emeller ve Ölüm Çarşısı - Ân diyarı (23)

Ali HAKKOYMAZ
10 Mart 2024, Pazar
Selim Ali, zor, zorlu günlerin oldu mu hiç? Şöyle mi deseydim: “Olduğun oldu mu, hiç?

Gerçi oldum desen olmamış oluyorsun da… kendinden geçip kendine geldiğin, kendini kendinde bulduğun, dolup boşaldığın, boşalıp dolduğun, her dolup boşaldıkça başka biri (mi) olduğun?!  

Veya kendini kendine en son ne zaman sordun? Sordun mu? 

Eline kalemi alıp kendinin bir mini hikâyesini, romanını yazdın mı, yazabilir misin?

Sevgili Kendim, diye elli, yüz kelimelik de olsa kendine mektup yazdın mı? Kendini kendine mektup yazacak kadar yakın bulmuyor musun?

Selim Ali! Kendini çok dağıttığının, hırpaladığının ne zaman farkına varacaksın?

Dur, dur; hemen uzaklaşma şu birkaç sorudan yorulup!

Nerde yaşıyorsun şu ân? Orası cennetin mi yoksa nerden mi düştüm buraya diyorsun? Deme istersen de ben sana emel ve ölüm arası bir terazi vereyim: “Dünyayı ebedî  sanmaktan kapanmıyor yaraların. Acıların dinmiyor. Emellerin sinmiyor. Dünyanın her ân bir toprak gibi altından kaydığının farkında değilsin. 

Bir kefede emel; ötekinde ölüm… Bu terazinin ayarını bozma derim.

Daha gençsin, ortasındasın ömrün de ölümü çok uzakta düşünüyorsun. Ya da iskeleye çok yakınsın; haberin yok. 

Bunu da geçelim de bir sohbet esnasında duymuştum; ölümü anlatan kafiyeli şu sözü: 

“Gençler arayla; ihtiyarlar sırayla…” 

Kim arada kim sırada?

Ah ölüm! 

Âlemin hayat kadar ve belki ondan da güçlü nefesi, çığlığı, fotoğrafı, daveti, sûreti, silinmeyen silüeti… sin. 

Hayata sıkı sıkıya bağlanma metanetini bize ölüm mü aşılıyor, hissettiriyor?!

Hayata ihtiyacımız ne kadarsa ölüme de o kadar demek. Demek ölüme de ihtiyacımız var. Ölümsüz insan olmadığına göre… ölümle kavgalı olamayız. Hayat nasıl bir kolumuza girmişse ölüm de öteki kolumuzda… Terazi böyle tartıyor ancak.

Orhan Veli hayatı bedelsiz sandığı için mi dedi acaba bu trajikomik mısraları:

“Bedava yaşıyoruz bedava…” diyor da… bedava ölmeyelim. Yalnız bedava yaşayanlar bedava ölebilir!

“Hava bedava, su bedava…”

Parasız, karşılıksız ne var ki; hayat, hava, su olsun! Hayata parasız konduk diye hemen alıp gitmek yok!

Hem her şey karşılıklı…

Bedava, bîdava; davasız, bedelsiz, sebepsiz, peşine düşmeksiz, anılır bir şey değiller için falan kullanılıyor gibi de…

Yok öyle şey!

Her şey paralı, paha’lı… Davalı, davacı…

Aslında o da farkına varmış da işi şiirin hudutlarında tutmuş.

Okunma Sayısı: 948
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı