Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in (asm) doğum gecesi olarak bilinen “Mevlid Kandili’’ne ulaştık. 28 Ekim 2020 tarihi Peygamberimizin (asm) doğum günü, bizler bu günü “Mevlid Kandili’’ olarak idrak ediyoruz.
Hazreti Muhammed’in (asm) Hazreti Ebubekir ile Medine’ye hicret ettiği esnada gizlendiği, 759 metre yüksekliğindeki Sevr Dağı ve onun üstündeki Sevr Mağarası yaklaşık olarak, Kâbe’nin üç kilometre güneydoğusunda bulunur. Tarihin akışının değiştiği anlar bu dağda gerçekleşmiş ve bütün gözlerin önünde bir perde olarak “Örümcek Etkisi’’ burada yaşanmıştır. Bir örümceğin, kelebek etkisi yaparak tarihi bu denli değiştirmiş olmasının önemine, belki hepimiz daha dikkatle bakmalıyız.
“Mevlit Kandili” dolayısıyla, Peygamberimizin (asm) doğum günü olan bugüne özel bir yazı yazmak istediğim de aklıma ilk bu geldi.
Peygamberimizin (asm) hicret ederken bu mağaraya sığınması ve o mağaranın önüne bir örümceğin hemen gelerek sanki yıllardır orada duruyormuşçasına ağını örmesi ve o şekilde görünmesi çok önemli idi. Hicret edenleri takip edenlerin bu örümcek ağına takılarak mağaranın önünden uzaklaşması ile yeni bir tarih yazılmıştır.
Örümceğin etkisi ile Peygamberimizin (asm) dâvâsı, kâinata bakışı ve hizmetleri bir anda başka bir mahalle taşınmıştır. Örümceğin yuva yapması, kaderin cilvesi ile birlikte Peygamberimizin (asm) hicreti enteresan bir hal almıştır.
Daha önceki yazılarımda ‘kelebek etkisi’nden bahsetmiştim. Kelebeğin saniyedeki bir kanat çırpışı ile kilometrelerce ötede kasırgayı oluşturabildiği ilmi çalışmalarda ortaya konmuştur. Çok küçük değişimlerin, büyük değişimlere yol açtığı gerçeği ortada iken, ayrıca büyük etkilere yol açabildiğini görmek ve şahitlik etmek biz Müslimlere ayrı bir keyiftir. Kelebek etkisi olarak baktığım bu olay, aslında örümcek etkisi ile belki cihana, insanlığın geleceğine, ebedî hayatın kıymetini, fani hayatın kıyaslanmasına kadar birçok büyük değişimlerin başlangıcı olacağını Rabbimden başkası bilemezdi.
Peygamberimizin (asm) can arkadaşı Hz. Ebu Bekir bu yolculukta, mağarada hep yanında idi. Kâinatın en sevgili kuluna bir şey olmasından korkuyordu. Mağara içinde yuvası olan misafir yılandan korkması üzerine Peygamberimizin (asm), Rabbimize olan imanı, ona ilk ders niteliği taşımıştı. Rabbinin emriyle bir örümcek, Kelebek etkisi ile Efendimizin (asm) korunması sayesinde İlâhî mesajının bütün dünyaya yayılışına başlangıç vesilesi olmuştu. Mevlid Kandili’nde Peygamberimizin (asm) bir kez daha dünyaya teşrifini tahattur ederek şükrediyoruz.
Ayrıca bugünlerde evde namaz kıldığımda, her secdeye gidişimde Rabbimin huzuruna çıkışımda Peygamberimiz (asm) aklıma geliyor. Eşim bütün seccadeleri gül kokusu ile bezemiş, bütün seccadelere gül yağı sürmüş, ne zaman namazda secdeye gitsem, Huzuru İlâhide Peygamberimizin (asm) kokusunu hissediyorum gibi geliyor. O koku, Cenab-ı Hakk’ın Habibim dediği Efendimizi (asm) hatırlatmaya ve O’na (asm) Salât ve selâm getirmeye vesile oluyor.
Kur’ân’da geçen, “De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin.” (Âl-i İmrân Sûresi). Ayrıca, “Hususan fesâd-ı ümmet zamanında Sünnet-i Seniyyenin küçük bir âdâbına mürâât etmek, ehemmiyetli bir takvâyı ve kuvvetli bir imanı ihsas ediyor. Doğrudan doğruya Sünnete ittibâ etmek, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmı hatıra getiriyor. O ihtardan, o hâtıra, bir huzur-u İlâhî hâtırasına inkılâp eder” der Bediüzzaman 11. Lem’a’da.
Bence sizler de seccadelere, alnınızın geleceği yere gül kokusunu sürün ve Cenab-ı Hakk’ın huzuruna secdeye varıldığında O’nun en sevgili kulunu gülün kokusuyla hatırlayınız.
Sağlıcakla kalın, selâm ve duâ ile...