Yemeğe tuzla başlamak ve bitirmek sünnettir. Yemeğe başlamadan aldığımız tuz, midemizi sindirime hazırlar ve az yemek yemeğe vesile olur. Daha ilmi ifadeyle tuzdaki klor, mideye uygun sindirim için lâzım olan hidroklorik asidi bedenin üretebilmesi için gereken uygun klor kaynağıdır. Bu yüzden, yemekten önce bir parça tuz almakla, yemek öncesinde herhangi bir asit azlığının meydana gelmesi önlenmiş olur.” 1 şeklinde ifade edilir.
Yemeğin sonundaki tuz ise antiseptik etkisinden dolayı dişlerdeki mikropları steril eder. Ancak kullanacağımız tuzun katkılı tuz değil, kayatuzu olmasına ve herhangi bir işlem görmediğine dikkat etmek önemlidir.
Açlık ve doygunluk hormonları
Vücudun besin ihtiyacı olduğunda mide “ghrelin” adı verilen “açlık hormonu” salgılar. Bu hormon, açlık sinyalleri gönderir, beyindeki nöronları uyararak açlığı arttırır. İlk lokmadan itibaren üretimi azalan açlık hormonu, yeme süresinin uzatılmasıyla rahatlıkla kontrol altına alınabilir. İlk lokma ağıza alındıktan yaklaşık yirmi bir dakika sonra kalın bağırsak tarafından “PYY3-36” adlı “doygunluk hissi veren hormon” salgılanır. Böylece beyin açlık hissini sona erdirir ve iştah sona erer.
Çoğumuz yukarıda izah edilen durumu yaşamışızdır. Bir lokanta da ya da evde bir şey atıştırdıktan sonra ana yemeğin gecikmesi durumunda çok fazla yemememize rağmen tokluk hissi oluşmuş ve bu duruma şaşırmışızdır. Demek ki sofraya oturduğumuzda hızlı bir şekilde değil olabildiğince yavaş, yani sünnete riayete gayret göstermemiz az yememizi sağlayacaktır.
Dipnot:
1- Ahmet& Elmas Maranki Beyaz Ölüm, s. 113.