"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Şimdi de “teravih mitingi”

Cevher İLHAN
05 Haziran 2019, Çarşamba
Mâlum her fırsatta dinî hassasiyetleri pervâsızca kullanan “din istismarı ve tekelciliği” zihniyeti, 23 Haziran seçimleri öncesi Ramazan ayında dinî mekânlar üzerinden fütûrsuzca sürdürüldü.

En son İstanbul Alibeyköy’deki Hacı Osman Torun Camisi’nin açılışına Diyanet İşleri Başkanı ile katılan Cumhurbaşkanı’nın cami açılışında “Şimdi önümüzde bir ay sonra biliyorsunuz sandık var. Herhalde bu sandığın hakkını vereceğiz. Gece gündüz çalışarak ülkemizde demokrasi zaferiyle bu işi noktalayalım” diye partisinin propagandasını yapmıştı.

Peşinden Esenler Dörtyol Meydanı’nda Kadir Gecesi dolayısıyla düzenlenen “on bin hatim, yüz bin dua” programına katılan Cumhurbaşkanı, “23 Haziran unutulmuyor değil mi? 23 Haziran’a kadar gece gündüz demeden çalışıyor muyuz? Yol arkadaşım Binali Yıldırım kardeşimizi inşallah 23 Haziran’da İstanbul’a Büyükşehir Belediye Başkanı yapmaya hazır mıyız? Biliyorsunuz, Büyükşehir Belediye Başkanı olarak biz Binali Yıldırım kardeşimizi belirledik ve oylar çalındığı için de maalesef böyle bir seçime şu anda ihtiyaç duyuldu” diyerek katılımcılardan 23 Haziran’a kadar kapı kapı dolaşarak çalışma yapmalarını talep etti. Ertesi gün Diyanet’in İstanbul’un fethinin yıldönümü anısına düzenleyeceği Enderun teravih namazını hatırlatıp 23 Haziran’da partisine oy istedi. (AA, 1.6.19)

HANİ, “DİYANET, BÜTÜN SİYASİ GÖRÜŞLERİN DIŞINDA”YDI?

Ve binlerce kişiye iftariyeliğin dağıtıldığı Yenikapı Miting alanında Diyanet İşleri Başkanı, İstanbul Valisi ve Büyükşehir Belediyesi Başkanı Vakili ile katılan Cumhurbaşkanı, “Ancak benim sizden bir istirhamım var. Burası İstanbul, bir diğer adıyla İslambol. Burası Konstantinapol değil ama burayı böyle görmek isteyenlere karşı 22 günümüz var. 22 gün sonra burasının nereden nereye geldiğini tam manasıyla ortaya koymak için gece demeden, gündüz demeden tüm kardeşlerimize ulaşmamız lazım” diye yapılacak İstanbul Belediye Başkanlığı seçimleri için partisinin propagandasını yaptı. (AA, DHA, 2. 6.19)

Oysa öncelikle Anayasanın 136. maddesinde “Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bütün siyasî görüş ve düşünüşlerin dışında kalması, milletçe dayanışma ve bütünleşmeyi amaç edinmesi” şartı koşulmuş. Keza 633 sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun’un “siyasetle ilgilenme”ye dair 25. maddede “Diyanet’in her derecesinde görev alan personel, Memurin Kanunu’nun hizmetlilere getirdiği siyasi faaliyetten başka, dini görevi içinde ve dışında, her ne suretle olursa olsun, herhangi bir siyasi partinin tutum ve davranışını övemez ve yeremez. Bu gibi hareketleri tahkikatla sabit olanların, ilgili ve yetkili mercilerce işine son verilir” hükmü getirilmiş.

Bu gerekledir ki, Diyanet’in siyasete âlet edildiği yoğun eleştirileri üzerine Başkanlığın 6 Kasım 2018’de kamuoyuna yaptığı “basın açıklaması”nda Anayasanın 136. maddesine göre, bütün siyasi görüş ve düşünüşlerin dışında kalarak görevlerini yerine getirmekle yükümlü olan Diyanet’in ve personelinin, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nu ile 633 sayılı Teşkilât Kanunu’nun 25. maddesi ile devlet memurlarına getirdiği bütün siyasi yasaklara tabi olması gerektiğine dikkat çekiliyor.

“DİNİ SİYASETE ÂLET” CİNÂYETİYLE…

Ne var ki Anayasa ve Teşkilat Kanunu’yla konulan siyaset yasağının Diyanet’in yürüttüğü din hizmetlerinin bir gereği olduğunun deklâre edilmesine rağmen, Diyanet’in ve Diyanet Vakfı’nın organize ettiği dinî bir ibâdet hizmetinde açıkça siyasi parti propagandası yapıldı.

Siyasetten uzak kalması gereken camiler, mihraplar, minberler bir siyasi partinin propaganda aracı haline getirilerek namaz ve duâdan sonra partiye oy istendi.

Bu durum, Bediüzzaman’ın ifâdesiyle dinin “yalandan, hîleden, şeytanî fikirlerden hâli olmayan ahval-i siyasiye”de kullanılmasının son ve çirkin bir tezâhürü oluyor. Ve yine Bediüzzaman’ın tesbitiyle “Umûmun mâl-i mukaddesi (mukaddes ortak değeri) olan dini, inhisar zihniyetiyle kendi meslektaşlarına (partililerine) daha ziyade has göstermekle, kavi (kuvvetli) bir ekseriyette dine aleyhtarlık meyli uyandırmakla (din) nazardan düşüren” cinâyeti açıkça işleniyor. (Sünûhat, 65-67)

Hûlâsa, her siyasi görüşteki bütün Müslümanların ortak ibâdet mekânı olan camilerin siyaset propagandası alanı olarak kullanılmasının ardından Ramazan günü Diyanet’in miting meydanında tertiplediği iftar ve teravih üzerinden parti propagandası garabetine tevessül edildi!

Kutuplaştıran “menfi siyaset” vahametiyle “dinin dahilde (Müslümanlara, vatandaşlara karşı) menfi istimaliyle “adüvv-ü dinden (din düşmanından) daha çok dine zarar veren”, “dini siyasete âlet eden” “şeytanı melek, meleği şeytan yapan” siyasetçilikle Türkiye “teravih miting!” skandalını da gördü!

Ve bu tür istismarlardan kimsenin bir hayır görmediği defalarca görüldü. Yazık, çok yazık!

Okunma Sayısı: 3440
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı