Bir şeyi tamir edebilmek için hareketsizlik değil aksine hareket devam ederken tamir edebilmek esastır. Mesela kalp ameliyatı yapan bir doktor kalbi durdurarak tamir etmiyor. Aksine kalbin hareketini güvence altına alarak tamire girişiyor. 

İman hizmetinde ortaya çıkan sorunları, bozulma ve dağılmaları tamir edebilmek için cemaatin hareketsizliğini sağlamak değil aksine hızla hareketine devam ettirerek aksama ve duraklamalara izin vermemek gerektir. Her daim akan, devam eden ve vazifeye koşan bir yapı sağlanmalı ve korunmalıdır. İman hizmeti dünya nizamını sağlayan kanunlar gibi hareketsizliği kabul etmez. Nasıl ki fıtri yaratılış kanunları durdurulmadan hareket halinde vazifesine koşuyor iman hizmetinin müntesipleri de böyle olmak zorundadır. Yani bozulanı tamir ederek hareketi hiç aksatmamak şart ve elzemdir. 

Nasıl ki tahripler hareket içerisinde gerçekleşiyorsa ona mukabele edebilmek için tamir de hareket içerisinde gerçekleşmelidir. Bu mesleğimizin bir gereği ve zorunluğudur. Çünkü Resul-ü Ekrem (a.s.m) bu şekilde bir mesleğe sahiptir. “Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın meslek-i kudsîsi, hem vücudî, hem sübutî, hem tamir, hem hareket, hem hududda istikamet, hem âkıbeti düşünmek, hem ubudiyet, hem nefs-i emmârenin firavuniyetini, serbestliğini kırmak gibi esasat-ı mühimme bulunduğundandır.” (13.Lem’a) Sünnet-i Seniyye dairesinde hareket eden nur talebelerinin iman hizmeti de yukarıda ki mühim şartları esas alır. Bu esaslardan hiçbir zaman ayrılmaz. Bu mühim noktalar etrafında şekillenmiş mesleğini hiçbir zaman değiştirmez ve değiştirilmesine izin vermez.