AB Bakanı Egemen Bağış Taksim olaylarına tepki olarak AKP’de gelişen “Erdoğan’ı yedirmeyiz” refleksi bağlamında konuşurken şu ilginç ifadeleri kullanmış:
“Recep Tayyip Erdoğan gibi bir lideri bize bahşettiği için Rabbimize hamdolsun. Erdoğan, Rabbimizin bu millete, bu ülkeye, insanlığa gönderdiği bir müjdedir.”
Devamında da şunları söylemiş Bağış:
“Bu eylemlerin gittiği nokta elbette milletimize ve ülkemize çok zarar verdi. Ama beni çok sevindiren şeylere de vesile oldu. Bunun için de Başbakanımıza ayrıca teşekkür ediyorum. Çünkü Başbakanımız sayesinde bazıları hayatında ilk kez camiyle tanışma fırsatı buldu. Gerçi adaba da uygun değildi, ama olsun, bu da bir vesiledir inşallah. Yine Başbakanımız sayesinde eylemciler bir araya geldiler, kandili Kur’an dinleyerek, namaz kılarak idrak ettiler. Hatta Taksim’de toplu olarak Cuma namazı kıldılar. İnşallah bu eylemler hidayetlerine de vesile olur.” (aa, 10.6.13)
Polisten kaçarken Dolmabahçe Camiine sığındıklarında ayakkabıyla girdikleri, içeride bira ve sigara içtikleri, kameraları kırdıkları şeklindeki iddialara muhatap olan eylemcilere hükümetten böyle farklı bir değerlendirme de gelmesi enteresan.
Böylelikle bînamaz gençleri camiyle tanıştırmanın, şimdiye kadar hiç görülmemiş ve uygulanmamış bir yöntemi daha keşfedilmiş oluyor:
Polis kovalamacasıyla camiye sokmak.
Ve kandili Kur’an’la, namazla ihya ettirmek.
Bağış’a göre bu da Başbakanımızın sayesinde.
Malûm, okullar tatile girdiğinde Diyanet’in “Haydi çocuklar, camiye” kampanyası başlıyor.
Yaşı büyük âsi ve eylemci gençleri camiye götürmek için de tazyikli su ve biber gazı takviyeli sistematik polis operasyonları organize edilmeli...
Bakarsınız, belki bu yolla hidayete gelirler!
***
Polisin 10 gün aradan sonra Taksim’e dönme gerekçesi, İçişleri Bakanı ve İstanbul Valisi tarafından, Atatürk heykeli ve AKM’ye asılan yasal ve yasa dışı pankartları kaldırmaktı. Öyle de yapıldı ve AKM’de Türk bayrağı ile M. Kemal posterinden başka birşey bırakılmadı. Operasyonun ardından Vali “Bu noktadan sonra Taksim Meydanında, Aziz Cumhuriyetin büyük kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün heykelinin ve manevî şahsiyetinin bulunduğu, milletimizin meydanında, devletimizin ve milletimizin sarsılmaz gücü, emniyet güçlerimiz tarafından kararlılıkla marjinal gruplar üzerinde gösterilecektir” açıklaması yaptı.
Bunun üzerine Umur Talu “Parkımız, gençlerimiz, Atatürk’ümüz, provokatörümüz” başlığıyla yayınlanan yazısında durumu şöyle özetledi:
“Devletin temsilcisi Vali önce şunu cevaplamalıydı: Madem Gezi’yi koruyacaktınız, neden iki hafta önce sıfır sorun varken Gezi’ye saldırdınız? Devlet, yıkılacak denen AKM’yi de yıkılmasın diye korumaya almıştı. Atatürkçülere de mesaj geldi: Devlet, resmî deyişle ‘Atatürk’ümüz’ için de operasyon yapmıştı. Validen açıklama hep ‘Tek amaç Atatürk Kültür Merkezi ve Atatürk Anıtını korumak, etrafını temizlemek’ şeklindeydi! Nitekim AKM’deki her türlü pankart ve afişi indiren polis de; bayrağa ve Atatürk posterine dokunmadı, asılı bıraktı.” (Habertürk, 12.6.13)