İlk çıktığı dönemin isimsiz kahramanlarından Gazi Nur Dedenin dediği gibi “Herkese Risale-i Nur’u, Bedüzzaman’ı ve Nurculuğu hatırlatıyor.”

Kemalist bir yazarın ifadesi de şu: “Yeni Asya her gün Said Nursî ve Nurculuk pompalıyor.”

Dost-düşman onu “Nur cemaatinin, Nurcuların yayın organı” olarak tanıyor ve anıyor.

Türkiye’de ve dünyada bu vasfa sahip, başyazarı Bediüzzaman olan ve onun imzasıyla her gün Risale-i Nur’dan güncel konularla ilgili ufuk açıcı pasajlar yayınlayan; diğer muhtevasını da, görselliğini de eserlerdeki Kur’anî prensiplere göre tanzim eden başka bir gazete yok.

“Risale-i Nur ve Bediüzzaman gerçeği”nin üzerine örtülmek istenen kalın perdeler onun en zor zamanlardaki kararlı, cesur ve müsbet neşriyatıyla yırtılmış. Onun çıkardığı gazete, kitap, dergi ve diğer yayınlar ile, nice imanlı, ahlâklı ve şuurlu nesiller yetişmiş.

Laikliği “dinsizlik” olarak anlayıp öyle uygulayanların saldırıları onun ilim ve hukuk zeminindeki yayınlarıyla püskürtülmüş.

Zaman zaman tek başına kalıp ağır bedeller ödemeyi göze alarak, Müslüman ve demokrat kimliğiyle adalet, hukuk, hürriyet ve demokrasi mücadelesinin bayraktarı olmuş; darbelere meydan okumuş, zalimlere hakkı haykırmış ve birilerinin hışmını çekmiş…

Samimî dostları onun bu vasıflarını takdirle karşılarken, düşmanlarının bir numaralı hedefi olmasının asıl sebebi işte bunlar.

Sırf bundan dolayı hariçten veya dahilden amansız hücumlara uğramış. “Kapatma, toplatma, dava ve cezalar”la, ekonomik tazyiklerle; bazan küçümseyip yok saymak, bazan bir yazı veya haber ya da başlığından dolayı saldırmak, bazan da inanılmaz iftira ve çarpıtmalarla kara propaganda taarruzlarına hedef yapmak gibi yöntemlerle çökertilmeye çalışılmış.

Zaman olmuş binası, matbaası, müesseseleri... her şeyi elinden alınmış, zaman olmuş bütün kadrosu boşaltılarak yolundan alıkonulmak istenmiş, zaman olmuş içeriden ele geçirilmek istenmiş... Ama bunların hepsi akim kalmış ve kalacak; kervan da aynı kararlılıkla yola devam etmiş ve edecek inşaallah.