—21 Temmuz’un Tarihçesi—
1711: Osmanlı ordusunun Purut Zaferi.
Osmanlı devletiyle Rusya Çarlığı arasında yaşanan ve aylarca devam ederek zaferle neticelenen Prut Savaşı, bugünkü Romanya ve Moldova arasındaki Prut Nehri boylarında cereyan etti.
Savaşın zahirî sebebi şuydu: Ruslara mağlûp düşen İsveç Kralı XII. Karl’ın Osmanlılara sığınması ve Kralı kovalayan Rus birliklerinin Osmanlı topraklarına akınlar düzenlemesi... Bu sebeple, burada Osmanlı-İsveç ittifakından söz etmek mümkün.
Sultan III. Ahmed’in padişahlığı zamanında yaşanan bu savaşta, Osmanlı ordularının başında Baltacı Mehmet Paşa, Rus kuvvetlerinin başında ise Büyük Petro bulunmaktaydı.
Prut Savaşı Osmanlı’nın zaferiyle neticelenmiş olmasına rağmen, bu muzafferiyetin antlaşma metnine hakkıyla yansımadığı görülmektedir.
* * *
1718: Osmanlı Devleti ile Avusturya ve Venedik Cumhuriyeti arasında Pasarofça Antlaşması imzalandı.
Taraflar arasındaki savaşın sebebi, kışkırtmalar neticesi Karadağ halkının isyana kalkışması ile İstanbul-Mısır seferi yapan Osmanlı ticaret ve hac gemilerine yönelik saldırıların artmasıydı.
Bugünkü Sırbistan’ın Pasarofça kasabasında yapılan bu antlaşmayla, taraflar arasındaki savaşa son verildi ve özetle şu kararlar hükme bağlandı: Yukarı Sırbistan, Belgrad ve Banat Yaylası Avusturya'ya; Dalmaçya, Bosna ve Arnavutluk kıyıları Venedik'e, Mora Yarımadası ise Osmanlı’ya bırakılacak.
* * *
1774: Osmanlı ile Rusya arasında Küçük Kaynarca Antlaşması imzalandı.
Çarlık Rusyası ile Osmanlı Devleti arasında uzun yıllar devam eden savaşlar neticesinde, taraflar nihayet Güney Dobruca’daki Küçük Kaynarca kasabasında masaya oturdu ve hazırlanan antlaşmayı imzaladı.
Rusya, defalarca yaşamış olduğu mağlûbiyetin intikamını burada aldı. Osmanlı Küçük Kaynarca Antlaşması ile çok ağır toprak kaybına uğradı. En önemli kayıplardan biri de, Kırım Hanlığının Osmanlı’dan siyasî olarak koparılmasıydı.
Bu antlaşmadan sonra, Doğu Avrupa’daki denge Rusya’nın lehine ve Osmanlı’nın aleyhine değişmeye başladı.
* * *
1905: Sultan II. Abdülhamid’e karşı (Yıldız, Hamidiye Camii önünde) bombalı sûikast yapıldı. Cuma selâmlığından çıkan Padişahın şeyhülislâmla ayaküstü konuşması uzayınca sûikastten kılpayı kurtuldu. Ermeni asıllı Belçikalı Eduard Joris’in bir arabaya yerleştirdiği bombanın patlamasıyla 26 kişi vefat etti. Daha sonra iki adet bombayla yakalanan Ermeni teröriste, Tevfik Fikret medhiyeler düzecek ve onu bir şanlı avcıya benzetecekti.
İşte T. Fikret’in Ermeni cânisi için döktürdüğü yüz kızartıcı mısralar:
Ey şanlı avcı! Dâmını beyhude kurmadın
Attın, fakat yazık ki, yazıklar ki vurmadın?
* * *
1922: Meşhûr “Üç İttihatçı”dan biri olan Cemal Paşa Tiflis'te Ermeni teröristler tarafından vurularak katledildi.
Eski Bahriye Nazırı, Adana Valisi ve Suriye Kumandanı olan Cemal Paşa, Birinci Dünya Savaşındaki mağlûbiyetin sorumlularından biri olarak gıyabında yargılanmış ve ileri gelen diğer paşalarla birlikte yurt dışına gizlice kaçtığı için firarî durumundaydı.
Tiflis’ten iki yaveriyle birlikte Afganistan taraflarına gitmeye hazırlanırken, bir sûikasta uğrayarak öldürüldü.
Cemal Paşanın en büyük günahlarından biri, Arabistan coğrafyasında görev yaptığı yıllarda, türlü bahanelerle sayısız derecede Arap ileri gelenlerini vurdurması, idam ettirmesidir.
İdamlar o raddeye çıktı ki, bir çok Arap kabilesi mensubu, adeta Türklerden nefret eder ve işgalci İngiliz keferesini bağrına basar bir hale geldi.
Cemal Paşanın ayrıca bir de Adana sâbıkası var ki, anlatmadan geçmek olmaz.
Adana’da vali iken...
İstanbul'daki meşhûr "31 Mart Vak'ası"ndan bir gün sonra, yani 14 Nisan 1909’da Adana'da yaşanan ve kısa aralıklarla birkaç kez tekrarlanan kanlı hadiseler zinciri, yakın tarihimizde "Adana Vak'ası" ismiyle yer almaktadır.
Adana'daki bu kanlı hadiseler, o bölgede mûkim Müslümanlarla Ermeniler arasında yaşandı. 14 Nisan ile 27 Nisan günleri arasındaki 13 günlük süre içinde, iki taraf arasında en az üç kez tekrarlanan bu iç çatışma esnasında binlerce insanın canı yandı, kanı döküldü, malı-mülkü heder oldu. (15 ölüm vak’asından söz eden rivayetler var.)
Dönemin İttihatçı hükümeti, Adana'daki kanlı hadiseleri yatıştırmak, tedbir almak ve suçluların cezalandırılmasını sağlamak maksadıyla, meşhûr İttihatçı Cemal Paşayı buraya vali olarak tayin etti.
O tarihlerde, İttihatçılar ile Ermeni grupların arası iyi görünüyordu. Gayet samimiydiler. Siyaseten de, hemen her safhada birbirini kollayıp destek veriyorlardı. Öyle ki, Ermeniler, Hareket Ordusuna da var güçleriyle destek oldular.
Ermenilerle İttihatçıların fikrî ve siyasî beraberliği, Birinci Dünya Savaşı öncesine kadar da devam etti.
İşte, bu iki cenahın birbirine çok yakın olduğu bir atmosferde Adana'ya giden Cemal Paşa, derhal bir Divân–ı Harb–i Örfî (Sıkıyönetim) Mahkemesi teşkil ettirdi.
Kanlı hadiselerde dahli veya tesiri bulunanlar tesbit edilip mahkemeye çıkarıldı.
Fakat, ne tuhaftır ki, tıpkı İstanbul'daki Divân–ı Harb–i Örfî Mahkemesinde olduğu gibi, suçlu bulunan ve idam edilenlerin hemen tamamı dindar Müslümanlar oldu. Netice itibariyle, sadece bir tek Ermeniye mukabil tam 47 Müslüman idam edildi.
Bu hususlarla ilgili bilgiler, gerek Talat ve gerekse Cemal Paşanın "Hatırât"ında yer aldığı gibi, ayrıca o dönemde gazetecilikle iştigal eden tarihçi–yazar İsmail Hami Danişmend'in eserlerinde de ayrıntılı şekilde yer almaktadır. (Osmanlı Tarihi Kronolojisi–IV, s. 373)
Kaderin garip bir cilvesi şudur ki: Vaktiyle Ermenileri memnun etmek için elliye yakın Müslümanın idam edilmesini içlerine sindiren Talat ve Cemal Paşa, gün geldi yine ters düştükleri Ermeni teröristlerin nâmert kurşunlarıyla gurbet ellerde can verdiler.
* * *
1928: Latin harfleri kabul edildi.
1946: ilk tek dereceli seçimler yapıldı. Ayıplı “Açık oy, gizli tasnif” sistemine göre yapılan seçim sonucu CHP 396, DP 61 ve Bağımsızlar 7 milletvekili çıkardı. Zorbalığın pek sökmediği istanbul’da CHP 5, DP ise 18 milletvekilliğini kazandı.
1969: insanoğlu Ay’a ilk kez ayak bastı. Apollo 11’le iniş yapan Amerikalı astronot Neil Armstrong, Ay’a ilk ayak basan kişi oldu. Ayda ezana benzer İlâhî sesler işittiğini söyleyen Armstrong sonradan Müslüman oldu.
1953: Profesörlerin politika ile uğraşmasını yasaklayan kànun kabul edildi.