Böyledir dünya hayatı: Her gün bir kafile gelir, bir kafile gider, kaybolur.
Burası bir misafirhane, bir bekleme salonu gibidir. Sırası gelen, ölüm kervânına katılır; ebed memleketine, vatan-ı aslisine doğru yol alır, gider.
Son aylarda, ölüm kervânı, sefer sayısını arttırdı gibi. Zira, çevremizdeki yakınlarımızın, dost ve ahbaplarımızın, akraba ve sevdiklerimizin, âhiret âlemine doğru sevktiyatında ciddî bir artış gözlemleniyor. Sebepler farklı da olsa, netice aynı: Âni ve peşpeşe gelen ölümler…
*
Geçtiğimiz Eylül ayı başında pederi kaybettik. Eylül ayının son haftasında ise, bu kez baba yarısı olan amcam vefat etti. Eylül’ün ikinci haftasında Hatay’dan Ahmet Denktaş Ağabey, Ekim ayı başında Mehmet Fırıncı Ağabey, 9 Mart’ta Burdur’dan Sabahattin Boyacı Ağabey, Nisan ayının ilk haftasında Mehmet Kutlular, 18 Nisan’da Hüsnü Bayramoğlu Ağabey, 4 Mayıs’ta İstanbul’dan İsa Demirsoy Ağabey, Mayıs’ın ikinci haftasında İzmit’ten Salih Oral Ağabey, Mayıs’ın son haftasında Yalova’dan Zeki Küçük Ağabeyin hanımı ve son olarak 2 Haziran günü İstanbul’dan Marangoz Şevket Ağabey rahmet-i Rahman’a vâsıl oldular. (Arada unuttuklarımız da var; hayattaki yakınları haklarını helâl etsin.)
Cenâb-ı Hak, hepsine rahmet ve mağfiret eylesin.
*
Evet, ölüm kervânı hızını almış gidiyor. Şüphesiz herkes ve hepimiz aynı yolun yolcusuyuz. Göç kervânı hiç durmadığına göre, bakalım yeni kafileye kim veya kimler katılacak…
Mühim olan, ölüme merdâne bakmak, o uzun seyr û sefere hazırlıklı olmak ve hepsinden önemlisi “kul hakkı” ile gitmemek.
Rabbim, cümlemize hayırlı ve borçsuz âkıbetler nasip eylesin.
*
1930 doğumlu olan Marangoz Şevket Ağabey ile 1986’da İstanbul Fatih’te tanıştık. Kendisini gayet faal bir surette ve küllî bir hizmetin içinde görmüş olduk.
Şevket Ağabey, Üstad Bediüzzaman’ın sâdık dostu ve Denizli’den hapishane arkadaşı Gönenli Hafız Mehmed Efendinin talebesi olması hasebiyle, Kur’ân ve iman dersinden hayatı boyunca hiç geri durmadı.
Aynı şekilde, Risâle-i Nur hizmetini de hiç aksatmadı. Kezâ, gazete ve sair neşriyat hizmetlerinde de, gerek parasıyla, gerek duâsıyla ve gerekse evlâd û ıyâlini teşvik etme hususunda da himmetini, gayretini hiç eksik etmedi.
*
Şevket Ağabeyle tanıştığımızdan beri, yani otuz beş sene müddetle irtibatımız hemen hiç kesilmedi. İstanbul’da bulunduğumuz hemen bütün bayramlarda, herkesten evvel ilk ziyaret ettiğimiz saygıdeğer bir büyüğümüz, mustakim bir ağabeyimiz ve aynı zamanda bir duâyenimiz idi. (Neşriyat hizmetleriyle bilfiil alâkadar olanlara her gün ismen duâ ettiğini söylerdi.)
Sair zamanlarda da, fırsat buldukça ziyaret eder, sohbetini dinler, tecrübesinden istifade etmeye çalışırdık. Bilvesile, evlâtlarıyla ve torunlarıyla yakın arkadaş ve samimî kardeşler haline geldik. Dersler ve sohbetlerle daha da pekişen bu kardeşliğimiz ve yakınlığımız, inşallah ilânihâye devam edip gider.
*
Bütün ömrünü Risale-i Nur hizmeti dairesinde geçiren ve sayısız insana Kur’ân öğretip iman-ahlâk dersi veren merhum Şevket Ağabeyin mezarı Edirnekapı’daki Necatibey-2 Mezarlığı girişinde, sol taraf ikinci sırada, hemen on metre kadar ileridedir. Kendisine tekrar Allah’tan rahmet ve mağfiret diler, aile efradına, sair yakınlarına ve sevenlerine taziyetlerimizi sunarız.