"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İstanbul’da işgalin ilk günü

M. Latif SALİHOĞLU
13 Kasım 2020, Cuma
GÜNÜN TARİHİ: 13 KASIM 1918

Mondros Mütarekesi (30 Ekim 1918) şartları gereği, Osmanlı ordusu terhis edilecek, ağır silâhlar toplatılacak ve nihaî anlaşma sağlanıncaya kadar, güvenlik tedbirleri ecnebi kuvvetleri tarafından sağlanacaktı.

Bu sebeple, Mondros Mütarekesi’nin üzerinden daha iki hafta bile geçmeden, 61 parçalık İngiliz komutasındaki düşman donanması harekete geçti. Çanakkale’yi geçen ve 13 Kasım günü İstanbul Boğazı’na giriş yapan müttefik İngiliz, Fransız, İtalyan gemileri, aynı gün içinde karaya da asker çıkardı.

Daha sonraları çeşitli aşamalardan geçerek şiddetlenen ve ta 6 Ekim 1923’e kadar devam eden işgal hareketi, işte tam da o gün bilfiil başlamış bulunuyordu.

***

İstanbul işgalinin ardından, Anadolu’nun muhtelif bölgelerine de asker sevk eden istilâcı güçler, zaman içinde hiç ummadıkları şiddette bir mukavemetle karşılaştı: Müdafaa-yı Hukuk-u Milliye Cephesi.

Evet, Mütarekenin (ateşkes antlaşmasının) hemen akabinde, İstanbul, Trakya ve Anadolu sathında ciddî bir hareketlenme safhası başladı. Hemen her tarafta Müdafaa–yı Hukuku Milliye Teşkilâtı kuruldu.

Fiilî işgalin başlamasıyla birlikte, sonradan Kuvva-yı Mlliye ismini alan bu millî cephe de şahlandı ve mukaddesatı uğrunda bağrını siper etti.

Çoğu kimsenin 1919 Mayıs’ından sonra başlamış zannettiği “Millî Kurtuluş Hareketi”, aslında tâ 1918’in Kasım ayında başlamış ve bütün vatan sathında yaygınlık kazanmış durumdaydı.

Evet, İzmir’den Kars’a, Trakya’dan (Paşaeli) Vilâyât-ı Şarkiye’ye (Erzurum) kadar, hemen her yerde kurulan Müdafaa-yı Hukuk Teşkilâtı’nın hazırlık çalışması, Kasım ayının daha ilk haftasında başlatılmış olduğu görünüyor.

***

İşgal filolarının İstanbul’a geliş tarihiyle bağlantılı olarak çok garip bir rastlantı söz konusu.

Aynı tarihe kadar Yıldırım Orduları Kumandanı olarak (Ağustos-Kasım 1918) Suriye-Filistin Cephesi’nde bulunan Mustafa Kemal Paşa, yine İngiliz işgal komutasındaki düşman donanmasının İstanbul Boğazı’na girdiği aynı gün, yani 13 Kasım günü İstanbul’a gelir. Hani, kendisine atfedilen “Geldikleri gibi gidecekler” şeklindeki sözün tarihi de yine aynı gündür. (Bkz: Atatürk Kronolojisi ile ilgili tüm kaynaklar.)

***

I. Dünya Savaşı’nın son günlerine kadar düşmana karşı duran, dayanan ve teslimiyet bayrağını çekmeyen Suriye-Filistin Cephesi’ndeki Arap kabileleri ve müttefik Osmanlı kuvvetleri, her nasılsa son iki–üç ay içinde müthiş bir bozgun ile çöküntü içine girdi.

Cephe, son safhada bütünüyle kaybedildi. On binlerce Osmanlı askeri İngilizler’e esir düştü. Bu esirlerin çoğu, 1915’teki tehcir esnasında oralara sürülmüş olan Ermeniler’in insafına terk edildi. Kin ve öfke dolu Ermeni çetecileri, İngilizlerin nezaretinde esir durumdaki binlerce Müslüman Türk askerini çeşitli işkence metodlarıyla imhaya girişti. (Temmuz 1995’te Srebrenitsa Katliâmı’nda olduğu gibi.)

Esasında, o cephede Sarıkamış felâketini dahi aratacak derecede elim hadiseler cereyan etti. Ancak, ne hikmetse o dehşetli hadiselerin çoğu karanlıkta kaldı. 1924’te Meclis soruşturması teklif edildi; ancak, onun da üstü hemen kapatılarak, konu yeniden karanlığa gömülmüş oldu.

Okunma Sayısı: 2280
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı