"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Namık Kemâl’in hürriyet aşkı-1

M. Latif SALİHOĞLU
02 Aralık 2024, Pazartesi
GÜNÜN TARİHİ 2 Aralık 1888

Hürriyet imânın bir hassası, bir özelliğidir. İnsanlar hakkıyla hür olursa, Allah’a karşı liyâkatlı bir kul olabilir ancak. Aksi hâlde, “kula kul olmak” gibi insan haysiyetine yakışmayan derekelere düşebilir. 1

İşte, böyle “kulluk içindeki hürriyet”in en çok yakıştığı şahsiyetlerden biri olarak hep rahmetle andığımız Namık Kemâl’in bugün vefat yıldönümü. Üstad Bediüzzaman’ın tâbiriyle “ehl-i kemâl” bir zât olan Namık Kemâl, 2 Aralık 1888’de Sakız Adası’nda vefat etti.

Vefat ettiğinde henüz 48 yaşında idi. Kendisinin vasiyeti olarak da kabul edilen “Bolayır’da gömülme arzusu” sebebiyle, naaşı, bilâhare Sakız Adası’ndan alınarak Gelibolu’ya bağlı Bolayır beldesine nakledildi. Literatürde buna “nakl-i kubûr” denilir.

*

Said Nursî, henüz 15-16 yaşlarında iken Mardin taraflarında olduğunu ve burada Namık Kemâl’in “Rüyâ” isimli makalesini okuduğunu, aynı zaman zarfında hürriyetin mânâsı ile siyasetteki “muktesit meslek” hakkında ciddî mâlûmat sahibi olduğunu gayet beliğ bir sûrette beyân ediyor. 

İşte bu hususa dair orijinal ifadeleri: “İnkılâptan (1908’den) on altı sene evvel (1892), Mardin cihetlerinde, beni hakka irşad eden bir zâta rast geldim. Siyâsetteki muktesit mesleği bana gösterdi. Hem, tâ o vakitte, meşhûr Kemâl’in ‘Rüyâ’sıyla uyandım.” 2

“Muktesit meslek” tâbirinin siyasetteki mânâsı şudur: Ümmetin ekseriyetini temsil eden “vasat yol”dan gitmek. Aşırılığa sapmamak. Radikalizme düşmemek. Dengeli, mesafeli ve müsbet bir idare tarzını benimsemek. Nihayet, siyasî mesleğini bu müstakim hat üzere sürdürmeye çalışmak…

Nitekim, Bediüzzaman Said Nursî de ömrünün sonuna kadar hiç inhiraf etmeyerek daima bu meslekten gitmiş; başka bir kulvara sapmamıştır. Sapmamak için, gerektiğinde siyasete ciddi mesafeler koymuş ve hatta 35 sene müddetle siyasetle hemen hiç alâkadar olmamıştır. Vefatından evvel talebelerine “vasiyet yerine” yazmış olduğu son mektuptaki ifadeler de bunun gayet açık, vâzıh bir delili olarak önümüzde duruyor.

*

Bu bölüme nokta koymadan evvel, önemli bir hususu daha tebârüz ettirmek istiyoruz. O da şudur ki: 

Yakın tarihte meşhur olmuş şahsiyetler arasında, Namık Kemâl kadar hakikî hüviyet ve şahsiyeti az bilinen, hatta yanlış bilinen çok nâdir kimse vardır.

Tamamıyla uydurma fıkralara ismi karıştırılan bu “ehl-i Kemâl zât”ın hakiki şahsiyeti, ne yazık ki kasten ve bilerek lekelenmeye çalışıldı. Şayet, Bediüzzaman Hazretleri onun hakkındaki senâkâr ve takdirkâr beyanlarda bulunmasaydı, muhtemelen biz de onu hakikî vechesiyle bilemez, tanıyamaz olacaktık.

Özetle diyebiliriz ki: Bilhassa hürriyet, meşrûtiyet, adâlet ve Kànun-i Esâsî’nin (Anayasa) tekemmül ettirilmesi yolunda, Namık Kemâl, bir nevî “bayraktarlık” görevini yaparken, Üstad Bediüzzaman da “sancaktarlık” vezifesini deruhte etmiş oldu. Bu meyanda çığır açan ve öncülük hizmetini yapan bu zatlara Cenab-ı Hak ganî ganî rahmet eylesin.

(Devamı yarın)

Dipnotlar:

1- “Hürriyet kahramanı” Namık Kemâl, “aşkına esir” olmayı “esaretten kurtulmak” mânâsında hürriyeti tâbir ve tasvir ederken, Üstad Bediüzzaman da, hürriyet hakikatini “imana nisbet” ederek şu kanaatini izhar ediyor: “İman ne kadar mükemmel olursa, o derece hürriyet parlar. İşte Asr-ı Saadet…” (Münazarat: 59.) 

2- Age, s. 123.

Okunma Sayısı: 1594
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Hüseyin İlhan

    2.12.2024 13:13:03

    Evet aziz üstadımızında istifade ettiği,hürriyet kahramanı,ancak ve ancak yaradanına kul olan bu kahramanın bir hemşehrim olduğunu henüz öğreneli bir hafta oldu.Muhterem Latif ağabeyimiznde bu yazısı onun hakkında daha detaylı bilgilerin cemiyetimize aktarılması gerektiği kanaatindeyim. 'Hürriyet kahraman'nı Namık Kemal'i milletin nazarında farklı göstermek isteyenler,bin yıldır islama bayraktarlığını tebrik ve takdirla yad eden aziz üstadımızn tersine sarfettikleri bir kem sözü yazacağım.'Yiğidi öldür,hakkını yeme,evet bu sözü söyleyenlerin bu müslüman milletin en çok hassas olduğu 'hayat hakkına,ve rabbi mizin bir masumu katleden bütün insanlığı katletmiş gibi hükmünü bilmemesi mümkün mü. Azziz üstadımız ve merhum Namık Kemal'in bu iman kahramanlığı imtisali HÜRRİYET aşkı ve davası bütün ehli imanın davasıdır.ZALİMLE RİÇİN YAŞASIN CEHENNEM diyoruz hak,hürriyet,adalet katillerine.

  • Cemal Özkaya

    2.12.2024 06:12:46

    Nâm-ı Kemal olan biri diye bahsi geçen fıkralar Namık Kemal diye anlatılıp yazılınca bu yanlış anlaşılma olmuş. Belkide kasıtlı

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı