Osmanlı’nın “Yıldırım” lâkabıyla anılan hükümdarı Sultan Bayezid, aynı zamanda 25 Eylül 1396’da kesin zafer ile neticelenen Niğbolu Savaşı’nın kahraman kumandanıdır.
İşte, Haçlı dünyasının ordularına diz çöktüren ve ellerindeki Niğbolu’yı sür’atli bir hareketle fetheden o kahraman kumandan, ne yazık ki, 28 Temmuz 1402’de Ankara’daki Çubuk Ovası’nda Timur’un kuvvetlerine mağlûp olup ellerine esir düştü. Aynı şekilde, ordusu da perişan halde geri çekilerek mağlûbiyeti kabul etti. Daha acısı, Osmanlı’da on yılı aşkın bir fetret devri yaşandı.
Osmanlı Sultanı Yıldırım Bayezid Hâna, esaret hayatı çok ağır geldi. Öyle ki, esaretin kahrına bir sene bile dayanamayarak, henüz 40’lı yaşlarında iken 8 Mart 1403’te vefât etti.
Esaret hayatı ile ilgili olarak nakledilen son derece trajik bazı hikâyeler var ki, burada o konuya girmemiz icap etmiyor.
*
Osmanlı İmparatorluğu ile Timur İmparatorluğu arasında o devirde ciddî bir hâkimiyet mücadelesi vardı. Diğer gerekçeler ise, aslında zahirî sebeplerden ibaretti.
Timur ile Bayezid arasında savaş öncesinde mektuplar teati edildi. Karşılıklı olarak cevaplandırılan bu mektuplarda çok ağır sözler ve hakaretler yer alıyor. Birbirini zalimlikle, hatta yer yer kâfirlikle itham edecek kadar ileri gittiler. Oysa, her ikisi de Türk ve Müslüman kimlikli olarak biliniyorlardı.
Zamanla, tahkir ve tezyifin ötesinde, ayrıca birbirlerine gözdağı verip yekdiğerini korkutmaya da giriştiler.
Mektuplaşmalardan ve diplomatik görüşmelerden müsbet bir netice alınamayınca, iki tarafın kuvvetleri nihayet Çubuk Ovası’nda karşı karşıya geldi. Ne yazık ki, orada da mukadder âkıbet kaçınılmaz oldu.
*
Ankara Çubuk Savaşı’nda, Timur’un ordusu yekûn 140 bin askerden müteşekkil idi. Buna mukabil, Niğbolu Fatihi Yıldırım Bayezid’in kuvvetleri ise yaklaşık 85 bin kadardı.
Karşılıklı kuvvet dengeleri arasında uçurum kadar bir fark olduğu gibi, savaş esnasında Timur’un tarafına meyleden bazı Anadolu beylikleri olduğu da rivâyet ediliyor.
Neticede, Osmanlı ordusu kesin mağlûbiyete uğradı ve Sultan Bayezid de Timur’a esir düştü.
Esaret hayatında çokça kederlenip kahırlanan Bayezid Hân, yaklaşık yedi-sekiz ay sonra Hakk’ın rahmetine kavuştu.
Kaderin cilvesine bakın ki, Emir Timur da Sultan Bayezid’den iki yıl kadar sonra vefat etti. Böylelikle, asıl hesaplaşmaları Mahkeme-i Kübrâ’ya kalmış oldu.
Dünyada ise, nadir de olsa, zaman zaman böyle kahredici muharebe örnekleri tekerrür etti, ne yazık ki…