"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yakın tarihin karanlık sayfaları-2

M. Latif SALİHOĞLU
29 Kasım 2024, Cuma
Bir önceki yazıda, yakın tarihte yaşanmış olup mahiyeti ve arka planı tam bilinemeyen gelişmelere hakkında genel değerlendirmede bulunduk.

Bu bölümde ise, mühim bazı vakıalar hakkında özet bilgiler sunmaya çalışalım. Ta ki, hem kategorik sorgulama, hem de genel değerlendirme daha net, daha rahat bir şekilde yapılabilsin.

BİRİNCİSİ: Mahiyeti aydınlatılamayan bazı cinayetler1923’ten itibaren hükümet merkezi olan Ankara işlenen siyasî cinayetler var: Ali Şükrü Bey ve Nureddin Paşa cinayeti gibi…

Bunların tetikçi failleri az–çok bilinmekle birlikte, korku ve dehşet uyandıran ve millî iradeyi hedef alan bu hadiselerin mahiyeti üzerindeki esrar perdesi bir türlü aralanamadı gittir.

Oysa, en önemli nokta şudur ki: Bu cinayetlerin karanlıkta kalan azmettiricileri kimlerdir ve asıl maksatları ne idi? Meselenin bu yönünü tarih mahkemesinde görüş lâzım geliyor.

İKİNCİSİ: Lozan’ın iç yüzü

Üzerinden yüz yılı aşkın süre geçtiği halde, Lozan Antlaşmasının hâlâ karanlıkta kalan yönleri var: “Misâk–ı Millî”nin masada iğdiş edilmesi ve şaibeli bazı isimlerin orada aktif rol oynaması gibi.

Meselâ, eski İstanbul Hahambaşısı Haim Naum’un orada ne işi vardı? Millet Meclisinin kararı ve iradesi dışında devreye giren ve Lozan’da İsmet Paşa’nın has adamı rolünü oynayan bu azgın Yahudi’nin asıl maksadı neydi? İşte, bu benzeri hususların da esaslı bir şekilde masaya yatırılması gerekiyor.

ÜÇÜNCÜSÜ: Kılık-kıyafet davaları

Meclis tarafından kabul edilen ve 28 Kasım 1925’te resmen yürürlüğe giren “Şapka Kànunu” sebebiyle, sayılamayacak kadar çok vatandaşın canı yandı. Bir kısmı idam edildi, bir kısmı da en ağır cezaya çarptırıldı. 

Kezâ, Hz. Peygamber’in (asm) bir sünneti 

olan sarık yasaklanırken, memurlara ise şapka giyme mecburiyeti getirildi. Bunun da sorgulanması gerekmiyor mu?

DÖRDÜNCÜSÜ: Avrupa’dan alınAN 

kanunlar, modalar, örf ve adetler

1926’dan itibaren bize ait ne varsa terk edilirken, Avrupa’nın çeşitli ülkelerinden kanunlar, modalar, kültürel unsurlar, gümrüksüz şekilde ithal edildi. 

Bunlara neden ihtiyaç duyuldu? Tek parti iktidarı, bunları isteyip istemediklerini gidip halka sordu mu? Hatta, sorma gereğini dahi duydu mu? 

Bütün bunların da tarih mahkemesinde enine boyuna sorgulanması lâzım.

BEŞİNCİSİ: Dini dışlayan 

eğitim sistemi

1924’ten itibaren, Medreselerin resmen kapatılması ve Tevhid–i Tedrisatın yürürlüğe girmesiyle birlikte, din dışı ve hatta din karşıtı bir eğitim politikası tatbik edildi. 

Dinî eğitim–öğretim kısmı ise, tümüyle kâğıt üzerinde kaldı. 

1928’den itibaren de, başta Kur’ân olmak üzere dinî bütün eserlerin basılması, yayınlanması, okutulması yasaklandı. Hatta, Kur’ân hattıyla yazılmış bütün kitâbeler, tablolar, levhalar, serlevhalar dahi, ya üzeri sıva ile kapatıldı, ya da yerinden sökülüp atılarak imha edildi.

Elbette, bunların da tarih mahkemesinde görüşülerek sorgulanması lazım.

Öte yanda fâciaya dönüşen yeni soyadlarının millete dayatılması, aynı şekilde köy, kasaba ve bazı şehir isimlerinin referanduma gerek duyulmadan değiştirilmesi de aynı şekilde masaya yatırılması gerekiyor.

Bütün bunların yanı sıra, alaca karanlıkta bırakılan şu meselelerin de yeni baştan araştırılıp sorgulanması lazım geliyor: Mason teşkilâtının kapatılmasının asıl gerekçesi nedir? Kezâ, muhaliflere kurulan kumpaslar, tertipler, tekelci politikalar, göstermelik hürriyet, tesettür davası ve tarikat yasağıyla ilgili uygulamaların da yeni baştan görüşülerek arka plandaki gelişmelerin vuzûha kavuşturulması gerekiyor.

Okunma Sayısı: 2056
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Hasan Doğan

    1.12.2024 13:37:05

    Evet Sayın Salihoğlu X platformu da diğer tüm mecralar gibi bana kapalı oldukları için buradan size bir kaç kenan ile cevap vermek istiyorum.Bağışlayın lütfen bugün X'de Hulagu ve Cengiz islam eserlerini nehirlere attılar ve yok ettiler.Daha sonra 192i de islam harçları yasaklanarak geçmiş ile bağlar koparıldı.tıpkı 1892'de Gladistom demişti ki ya kuranı ortadan kaldırmalıyız ki cengiz ve hulagu onu yaparak başaramadı.Ya da milleti ondan soğutmalıyız.İşte bugün Siyasal ıslamcı iktidar tıpkı Gladistonun ikinci isteğini yaptığı işler ild tahakkuk ettirdi ve milleti dinden ve kurandan soğuttu.Ama risale i Nur'u tahrif etmek isteyen bir grup olsa da inşaallah itminanlı ve mütesanid nurcular ona kanmaz ve davasına sahip çıkar ki belki bu durum da bozulan din ve kuran soğukluğunu da düzelecektir.

  • Ömer

    29.11.2024 23:11:39

    Bugünün yakın tarihini yazsanızda yeni nesiller öğrense. Yeniliklerin gerçek yüzünü belki görürler.🐠

  • Savaş

    29.11.2024 21:55:59

    Allah; samimi müminlerin, ferasetle görenlerin, Kur'an ve sünnet yolunda olanların sayısını arttırsın inşaallah.

  • Said

    29.11.2024 16:32:55

    Bunları yeni nesil gençliğin bilmesi lazım. Yakın tarihi sorgulamak, yapılan inkılâbların gerçek yüzünü görmek gerekiyor.

  • Cemal Özkaya

    29.11.2024 15:17:54

    Buna memur-u müşahhas kimse de, şimdi Mısır Hahambaşısı bulunan Hayim Naum’dur. Eski İstanbul Hahambaşısı olarak yazılmış. Risale-i Nur da böyle geçiyor

  • Ferhat ardıç

    29.11.2024 12:44:18

    Dini İslam'ı terk etmek isteyen ne kadar çok kişi varmış hayırlı olmuş ak kara ortaya çıktı

  • Hüseyin İlhan

    29.11.2024 11:30:06

    Tarih tekerrüden ibarettir.Tarihten ibret alınsa idi tekerrür edermiydi.Evet bu sualler daima zihnimi düşünmeye sevvketmiştir. Ne hazindir ki bugün hala ibret almadığımızda ortadır.Zira zımni şirk işleyenelr birde bunu din adına bize yutturmaya çalışmıyorlarmı. Mesela 2008'deki muhalif liderlerden bir vatandaşımızın suikati neden hala açığa çıkarılmaz. Neden 15 Temmuz münafikane hareketi TBMM'de milletin vekillerine detaylı öğrenmelerine kapatılır. Niçin milletin vergileri tıpkı o taihlerde olanlar gibi millet menfaatine diyerek israflarlaitibar olunacağı masalı anlatılır .Neden hala bir kişinin aklı yeter görülür ki bu akıl pkk,dış ülke idarecileri ile aldatıldım diyerek hata,ihanetleri bizlere yutturulmaya çalışılır. Evet yakın tarihi bir de günümüz mukayeseleri ile anlatmak lazımdır.Zira fakültemde 'Mukayeseli ülkeler coğrafya ve tarih,dersleri şahsıma bu kıyası yapmayı öğretti.

  • Ahmet Şimşek

    29.11.2024 05:07:40

    İki gündür bu yazılanlar, gerçekten; çok çarpıcı, doğru, olmazsa olmaz kâbilinden tespitler ve sorgulamalar. Ama nesillere nasıl ulaştırılır, nasıl ulaştırılacak bilemiyorum.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı