Cenab-ı Allah, sevgili ve seçkin “kul”u Hz. Muhammed Mustafa’yı (asm) “Ey Nebi, sana selâm olsun” (Es-selâmu aleyke eyyuhen Nebiyy) sözleriyle selâmladı.

Sevgili, “Selâm bizim ve bütün mü’min kulların üzerine olsun” (Es-selâmu aleyna ve âlâ ‘ibadullah’is salihin) diyerek, gelmiş ve kıyamete kadar gelecek bütün iyi ve güzel kulların hepsi adına Rabb’in SELÂM’ını aldı. Geçmiş ve gelecek her hayırlı ve salih kul’un o SELÂM’da bir hissesi vardır; inşallah sizin de, bizim de ve her salih mü’minin de…

Bir adı da Selâm olan Yüceler Yücesi Allah-u Teâlâ, hikmetli kitabında, bu dünyada razı ve memnun olduğu /olacağı kullarını defalarca selâmlayıp kendilerine selâmet yurdu olan ebedî mutluluğu va’dediyor. Elçisiyle (asm), bize zaten selâmını göndermişti. İşte daha sonra selâmlayacağı ve ebediyyen selâmete kavuşturacaklarını Kitabında nasıl tarif etmiş, mealen birkaç örneğiyle bakalım:

“Âyetlerimize inananlar sana geldikleri zaman onlara şöyle söyle: Selâm olsun size! ...” (En’âm/54)

“Bunlar Cennetliklere: “selâm olsun size” diye seslenirler.” (A’râf/46)

“Sabrettiğiniz için size selâm olsun. Ahiret yurdu ne güzeldir!” (Ra’d/24)

“… Selâm size, yapmış olduğunuz güzel işlerin mükâfatı olarak girin Cennet’e... derler. “ (Nahl/32)

“… Selâm doğru yolda gidenleredir.” (Tâ-Hâ/47)

“İşte onlara, sabretmelerine karşılık Cennetin en yüksek makamları ile mükâfat verilecektir, orada hürmet ve selâmla karşılanacaklardır.” (Furkân/75)

“(Resulüm!) de ki: Hamd olsun Allah’a, selâm olsun seçkin kıldığı kullarına…” (Neml/59)

“O’na kavuşacakları gün mü’minlere esenlik dileği selâmdır. (Allah) onlar için cömertçe bir mükâfat hazırlamıştır.” (Ahzâb/44)

“(Onlara) Rahim olan Rab’den “selâm” sözü vardır.” (Yâsîn/58)

“Allah o kitabla rızasına uygun hareket edenleri selâmet yollarına iletir. …” (Mâide/16)

Onlar için Rableri katında selâmet yurdu vardır. Yaptıkları iyi amellerden dolayı, Allah onların dostudur. (En’âm/127)

Allah, selâmet yurduna çağırıyor ve dilediğini de doğru yola hidayet ediyor. (Yûnus/25)

Onlara: “Selâmetle güven içinde oraya girin” denir. (Hicr/46)

Allah Rabb’dir, Rububiyet kulluğu ister. Allah Hadi’dir, hidayette olunmasını ister. Allah Habibdir, Vedud’tur, Seven’dir, Sevilen’dir, Müşfik’tir. Allah Veli’dir (dost), “Ni’mel Mevlâ”dır, En iyi ve en yakın dosttur. Allah Kerim ve Cevad’tir, kerem’inin, cömertliğinin ve ikramlarının haddi, hesabı ve sonu yoktur vs.

Kullarına karşı “Rauf’tur Rahim” olan Zat-ı ZülCelâl-i vel İkram elbette kullarına, sevdiklerine, istediği yolda ve razı olacağı hal ile kulluk edenlere, sevgisi ve dostluğu için hayatını feda edenlere ihsan ve ikramlarını lutf edecektir. Çünkü sonsuz şefkat ve merhamet, sonsuz büyüklük ve yücelik, sonsuz izzet ve azamet, ancak sonsuzluk diyarı ve “selâmet yurdu” olan Cenneti ister ve orada karşılık verecektir.

Mazhar ve nail olmayı umduğumuz o mukaddes “selâm”a, Allah’ın selâm’ına lâyık olmak için iman ve ilimle geçen/geçecek salih amellerle süslü ve nezih bir hayat ile, sapmadan, şaşırmadan “selâmet” yurduna doğru yol almalı…

Aziz dostlar, Size selâm olsun;

Rabb’imizin va’dettiği Selâm’ı üzerinize olsun…