Şu kısım haberleri çok çeşitleri vardır. Birinci kısmı husûsidir. Bir kısmı ehl-i velâyet ve keşfe mahsustur. 

Meselâ, Muhyiddin-i Arabî “Elif lam mim” Rumlar mağlûp düştüler. (Rum Sûresi: 1-2) Sûresine pek çok gaybî haberleri bulmuştur. İmam-ı Rabbani sûrelerin başındaki huruf-u mukattalar ile çok gaybî işlerin işaretlerini ve haberlerini görmüştür ve hakeza… Ulema-i batın (âyetlerin gizli ve içyüzünü araştıran) için Kur’ân baştanbaşa gaybî haberler nev’indedir.

İşte, Kur’ân’ı Hâkim Resül-ü Ekrem Aleyhisselatü Vesselâm’a der:

“Sabret şüphesiz Allah’ın vaadi haktır.” (Rum Sûresi: 60; Mü’minun Sûresi: 55-57)

İnşallah hepiniz emniyet içinde ve saçlarınızı tıraş etmiş veya kısaltmış olarak Mescid-i Haram’a gireceksiniz.” (Fetih Sûresi: 27)

“Bütün dinlere üstün kılmak üzere Resulünü Hidayet ve Hak din ile gönderen odur.” (Fetih Sûresi: 28)

“Fakat bu mağlûbiyetlerinden sonra birkaç yıl içinde galip geleceklerdir. Hüküm Allah’ındır.” (Rum Sûresi: 3-4)

“Yakında sen de göreceksin, onlar da görecekler. –Hanginiz cinnete uğramış.” (Kalem Sûresi: 5-6)

“Allah öyle bir topluluk getirir ki, Allah onları sever, onlar da Allah’ı sever. Onlar mü’minlere karşı alçakgönüllü, kâfirlere karşı izzet sahibidirler. Allah yolunda cihad ederler ve dil uzatanların kınamasından korkmazlar.” (Maide Sûresi: 54)

“De ki. O Rahmandır. Ona inandık ve ona güvendik. Kim apaçık bir sapıklık içinde olduğunu yakında göreceksiniz.” (Mülk Sûresi: 29)

Evet, Kur’ân’ın hakaik-ı İlâhiyeye (İlâhî hakikatlere) dair beyanatı (açıklamaları) ve tılsım-ı kâinatı (kâinatın sırlarını) feth edip hilkat-ı âlemin (âlemin yaratılışının) muammasını açan beyanat-ı kevniyesi, (kâinat ile ilgili açıklamaları) ihbarat-ı gaybiyenin (gaybi haberlerin) en mühimmidir. Çünkü hakaik-ı gaybiyeyi, hadsiz dalâlet yolları içine istikametle onlara gidip bulmak, akl-ı beşerin kârı değildir ve olamaz. Beşerin en dahi hükemaları (Fiozoflar, âlimler) o meselelerin en küçüğüne akıllarıyla yetişemediği malûmdur.