Kurum bakımındaki dezavantajlı insanların, içinde bulundukları korunmaya bakıma muhtaçlığın, mağduriyetin psikolojik etkisini, ruhî erozyonunu minimize etme çalışmaları yaptık. Olumlu bakış açısıyla hayatı güzel görüp inanç pencereden bakmanın ve imanla metanet kazanmanın ölçülerine tutunup güç aldık, moral bulduk. Mutluluğun, başarının ve hayata tutunmanın sırlarını konuştuk. Allah’a olan iman, İslâm’ın ulvî hakikatlerinin ve ibadetin nuruyla rahatladık, ferahladık yıllarca. 

Geçtiğimiz Cumartesi gece, TRT Belgesel’de bir kahramanlık öyküsü yayınlandı. “Meleklerin Koruyucusu” isimli belgeseli izlerken Sosyal Hizmetler’de geçen uzun yıllardan bir kesit izliyor gibi duygulandık. Şefkat kahramanı sosyal hizmet çalışanlarını hatırladık. Allah’ın yarattığı her çocuk tatlı, sevimli, masum ve güzeldir. Onların ilgiye, sevgiye, bakıma ihtiyaçları bitmez. Engelli ve azalarının noksan olması, fıtratında, kalbinde ve duygularında muhtaç olduğu ilgi, sevgi ve şefkati azaltmaz, bilâkis arttırır.

Belgeselde yer alan Muhammed Bzeek, Libya asıllı, Amerika’da yaşayan bir Müslüman. Kimsesiz, korunmaya muhtaç, engelli olduğu için ailesi tarafından hastanede ölüme terk edilmiş çocukları alarak koruyucu aile olan, şefkatle, merhametle, titizlikle bakıp ilgilenen Müslüman bir insanın ibretli hikâyesi anlatılıyor.  

Muhammed, 1978 Yılında Üniversite eğitimi için gittiği Amerika’da ölümcül hasta çocuklara annelik yapan Dawn’la evlenmiş. Bu hizmet, Muhammed Bzeek’in ilgisini çeker, tanır, öğrenir ve gönül verir. Her çocuk İslâm fıtratı üzerine doğduğunu, onlara bakmanın, ilgilenmenin ecrini, sevabını, faziletini düşünür ve bu gönül hizmetine başlar. Yıllarca hanımıyla birlikte engelli olduğu için hastanede ölüme terk edilmiş çocukların Koruyucu Aileliğine talip olurlar. Aile ortamında zor, zahmetli, külfetli bir hizmette usanmadan, yorulmadan azimle çalışırlar.

Muhammed, 28 sene engelli ve yaşama ihtimali olmayan çocuklara bakmış. Aldıkları çocuklardan isimsiz olarak gelenlere Müslüman isimler koymuş, sabırla, sevgiyle, şefkatle ilgilenmiş, vefat edenleri İslâmî usûllere göre defin etmiş.  

Belgeselde bakım hikâyesi anlatılan Samantha, uyuşturucu müptelâsı anne ve babadan olmuş engelli bir çocuk. Beyni gelişmediği için vücudu yatağa bağımlı, hiçbir organın fonksiyonu yok. Gözleri görmüyor, kulakları işitmiyor, konuşamıyor, ağızdan değil mideden besleniyor. O kadar çok ilâcı, beslenmesi, temizliği, bakımı, banyosu, malzemesi, şartları, ezgisi, külfeti var ki bir kişinin üstesinden gelebilmesi çok zor. 167 defa hastaneye yatırılmış, yalnız bırakılmamış, bakımı tedavisi hiç aksatılmamış.

Eşi Dawn vefat eden Muhammed Bzeek, inancını, ibadetini aksatmadan tek başına Samantha’ya sevgiyle bakıyor, parkta gezdiriyor, hastaneye götürüyor. Sağlık ve sosyal hizmetlerden eve gelenler notlar alıyor. Soranlara gece-gündüz Samantha’nın ne zaman ses çıkaracağı belli olmadığı için izin verdiği kadar uyuduğunu söylüyor. 

Samantha’nın 7. Doğum gününde hemşire ile güzel, süslü, görkemli hazırlıklar yaptılar. Çocuğun ailesini de dâvet etti. Geç saate kadar yollarını gözlediler. Gelen olmayınca o tatlı, masum yavruyu kucağına alarak ağzına bir damla pasta tattırdı, sevinçle kutladılar. O tatlı yavrunun, bir sene sonra kucağında vefatı, öz babası gibi Muhammed’i üzdü, hüzünlendirdi, ağlattı…

Bu örnek hizmetleriyle Amerika basınında yer alan Muhammed, “Kanatsız Melek, Süper Kahraman, Meleklerin Koruyucusu” gibi unvanlarla, anılmış, haberlere konu olmuş, ödüller almış. İslâmiyet hakkında insanların menfi düşüncelerini davranışıyla izale etmiş. O meşhur olduktan sonra her gün gittiği camideki insanlar da bilmiyorduk, demesi üzerine “Ben mükâfatı Allah’tan beklediğim için insanlara söylemek istemedim.” şeklinde ifade etmiştir.