"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Antalya’da, iki hakaret dâvâsı…

Osman ZENGİN
15 Aralık 2020, Salı
Geçen hafta, gözüme bir haber çarptı.

Antalya’da, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret eden, bir Alman diş tabibinin dâvâsı imiş bu.

Normal olarak, kimsenin kimseye hakaret etmeye hakkı yoktur. Hele bir de bu, yabancı birisi olunca, milletin damarına dokunmuş tabiî. Elbette hakaret, dediğimiz gibi, tasvip edilecek bir şey değil.

Bunu yazmaya oturunca, habere bir daha bakayım dedim. Ooo… Antalya’da Erdoğan’a, bir değil birden çok hakaret dâvâsı var ve diğerleri de TC vatandaşı. Tabiî, bu arada, bu işin dozu da kaçırılıp “kaşının altında gözü var” diyenler de hakaret suçlamasıyla muhakeme ediliyor mu? Bilmem.

Yer Antalya, bir de devlet büyüklerine hakaret dâvâsı olunca, aklıma seneler evvel yine bir başka devlet büyüğü, Süleyman Demirel’e hakaret dâvâsı aklıma geldi. Hadisenin şâhidi ve Demirel’in de avukatı olan eski bakanlardan Yaşar Topçu ile Yeni Asya Ankara büromuzdan Cevher İlhan ve Mehmet Kara’nın yaptıkları bir röportajda, Topçu’ya bu hadiseyi sormaları üzerine, onun anlattıkları şu satırları okuyalım.

“Rahmetli Demirel’in avukatı olarak şâhidim; kendisine yapılan galiz sözleri, hakaretleri veya basında çıkan kendisiyle ilgili yazıları hep hoşgörüyle karşılardı. Burada bir hâtıra anlatmak isterim:

“1979 tarihinde rahmetli Demirel Başbakan idi. Antalya’nın deniz sahilindeki küçük bir ilçesinde vatandaşın biri, bir kahvehanenin ortasında rahmetli Demirel’e açıkça sövüp saymış. Başbakan olduğu için o zamanki Cezâ Kanunu’na göre, savcı re’sen soruşturma başlatmış. Buna hukukta, ‘madde-î mahsusa suretiyle hakaret’ deriz. Ağır hakaret olduğu için tâkibat açmış, adamı suçüstü haliyle yakalamış içeri attırmış.

“Aylardan Temmuz ayıydı. Sürekli genel merkeze her çeşit bilgiler geliyordu. Rahmetli Demirel her sabah gerek Başbakanlık, gerek de Genel Merkez’e geldiğinde ilk beni çağırır, dâvâlarla ilgili gelişmeleri sorardı. Çünkü dâvâlardan çok canı yanmış. İlk önce bunları öğrenir, işlerine sâlimen başlamak isterdi.

“O gün partide Özel Kalem Müdürü Talat Bey Demirel’in beni çağırdığını iletti, gittim. ‘Önemli bir şey var mı?’ diye sordu. Ben de ‘Önemli bir şey değil, ama sadece bilgi arz etmek istiyorum. Antalya’nın bir ilçesinde vatandaşın birisi kahvehanede size hakarette bulunmuş, ağır-galiz sözler söylemiş. Vatandaşı tutuklamışlar. Mahkeme “şikâyetçi misiniz?” diye soruyor’ diye durumu kendisine açtım.

“Demirel, ‘Bu hâkim ve savcı arkadaşlar da bazen kantarın topuzunu kaçırıyorlar. “Başbakan’a hakaret etti” diye bir vatandaş tutuklanır mı? Biz burada oturuyoruz, haberimiz olmuyor. Yaptığımız uygulamalarla kim bilir adamı nasıl bunalttık ki, canını sıkmışız ki bize galiz küfürler etmiş’ dedi. Ve bana dönerek, ‘Hemen Antalya’ya, o ilçeye git ve o vatandaşı hapisten çıkar, tahliye et gel. Sevaba girersin. Durup dururken bir ülkenin vatandaşı Başbakanına sövmez. Yaptığımız işlerle kim bilir adamın ne kadar canını sıkmışız, nasıl bunaltmışız ki adam sövmüş!’ dedi.

“Arabamla -eşimi de alarak- Antalya’ya gittim. Mahkemeye gidip Asliye Ceza Hâkimine, dâvâya müdahale kabulünü rica ettim; “Sanığın tahliyesini talep ediyoruz. Müvekkilim Başbakan Demirel bana, bir ülkenin vatandaşı Başbakanına sövmez. Biz kim bilir adamı ne kadar bunalttık ki, küfretti dedi’ dedim. Hâkim şaşırdı, duruşmaya ara verdi.

“Cübbe ile bekliyorum, beni özel görüşmeye çağırdılar, savcı da içerdeydi. Hâkim, ‘Kusura bakmayın, bu Demirel nasıl bir adam? Gazeteler tamamen tersini yazıyor. Bu kadar hoşgörülü, geniş gönüllü insanı biz ne kadar yanlış, tanımışız’ diye hayıflandı.

“Duruşmaya çıktık. Sanığın tahliyesine karar verildi. Hâkim sanığa dönerek, ‘Demirel yok, ama avukatı var, elini öp’ dedi. Sanık, ‘Hâkim Bey, bu bana hayatımın en ağır cezâsı. Avukatını beni tahliye için gönderen bir insana dilim kopaydı da böyle bir adama hakaret etmeseydim. Eli ne kelime, ayağını öpeceğim’ diye pişmanlığını tekrarladı…”

Evet, devlet adamlarının hakarete uğramaları, her zaman vukuu bulmuştur. İşte, bu da onlardan biri… 

Okunma Sayısı: 2645
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Mustafa BİTER

    15.12.2020 17:19:40

    Osman bey kardeşim, aradaki farkı anlayalım. Biri devlet adamı ve başbakan Süleyman Demirel'e hakaret ediyor, diğeri ise Reis'e...

  • Hilal

    15.12.2020 15:14:58

    Çok güzel bir anlatım ve çok güzel bir inceden inceye mukayese...

  • Sezai MUMCU

    15.12.2020 12:16:17

    Almanya'da halk enformasyonunu Türkiye'den farkli münferiden alir, yani gider Büfeden, Gazete Kutusundan vs Gazetesini alir okur bunu birbiriyle paylasip müteala etmezler. Bizde Gazeteden ziyade sagdan soldan DUYDUN MU HABERLERIYLE vatandastan yorumlu haberler yayilir. Almanlar bu nedenle belli basli MEDYA yayinlarinin yazdigini DOGRU kabul edip ona göre KANAAT olustururlar. Evet, Almanya'da EN MENFI HABERLER Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaskani ve Hükümeti hakkinda ve halkta olusan KANAAT de bu yönde. Almanlarin KAHIR COGUNLUGU zalim yönetici tabirini dillerine pelesenk ettiler. Türkiye'de tatildeyken "Fikir Özgürlügü" kapsaminda oldugunu ZU'M EDEREK bunu dile getirebiliyorlar. Diger yandan yasalari bilmemek özür degildir diye zaten az olan Turistlere davalar acmak hangi akla göre kârlidir?

  • Hüseyin

    15.12.2020 08:10:02

    Ah rahmetli Demirel ah. Onun kıymetini, sağlığında hiç kimse bilemedi. Tam bir devlet adamıydı. Babaydı, baba. Milletin babası.onun kadar toleranslı kimse varmıydı? 75 senesinde, Samanpazarında bir mitingine gitmiştik. Enöne düşmüştüm. Polis bizi copla geriye doğru iteleyip, Demirel'in kürsüsüyle aramızda bir boşluk bırakmak istiyordu.Demirel bunu gördü. Polislere seslendi. " Benim vatandaşımı bırak, yaklaşsınlar bana" demişti. Çok ilginç bir hoşgörüsü vardı rahmetlinin.

  • Ozer

    15.12.2020 03:45:42

    Geneli tazminat davaları.Sayın Reisicumhur, Hoşgörü ,Rahmetli Demirel ,Kasımpaşa, islamköy, Güller Diyarı,Çay eli yap bozu gel de birleştir.Ne kadar hoşgörülü Silivri Halkına soralım.Sayın Özhaseki gibi ; kazandığı tazminatlarla,Afrika da izzeti ikram da bulunsa açlık sorununa büyük dua ve övgüler alır.

  • Sezai MUMCU

    15.12.2020 02:04:28

    Biz HUKUKU kendi milletinin bagrindan cikmis bir millet degiliz. Kanun koyucu diye tesmiye edilen TBMM ITHAL EDILEN HUKUKUN TERCÜMESINI ALIR KABUL EDER ve artik örnegin TC Medeni Kanunu veya Ceza Kanunu veya Ceza Muhakemeleri Kanunu olur. Bir hukuk Prof'un Serhini/Yorumunu okudum. Laiklige deginmis kendince birseyler yazmis. Ondan sonra HUKUKUN TANIMINA ve HUKUKU MEYDANA GETIREN ÖGELERI ANLATIYOR okurken tesbit ettim ki orijinal Almancasi bende mevcut bu kitaptan intihalen bu ifadeler tamamen birebir tercüme ile alinmis. Kendi fikir dagarcigiyla yazdigi Laiklik taniminda yerden yere vurdugu; binbir parcaya ayirdigi DINI diger paragrafta HUKUGU MEYDANA GETIREN en önemli ÖGELERDEN BIRIDIR diyor. Yani tasima suyla degirmen o kadar dönüyor. Bakin 5816 tamamiyla YERLI MALI onun icin Dünya'da böylesine sahsa özel ama Anayasa dahil bütün yasalara sirayet etmis KANUN YOK! Türkiye'de Hukuk deyince Deve lisana gelir ve "nerem dogru ki" sözümü hatirladim der.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı