Üstadım! Sen ne güzelsin ki, Edebiyatı öğrencilik yıllarımda çok severdim, çok kitap okurdum.
Ancak teşbihle hakikatin “Ale’s Sevr ve’l Hud” hadisinin 14. Lem’ada ki tefsiriyle edebî sanatın inceliklerine vâkıf oldum. Sonra “inneme’l mu’minine ihvetun” (bütün mü’minler kardeştir.) âyetiyle kudsî kalenin içinde bütün mü’minler olunca anladım ki; Allah diyenler daima bir ve beraber olmalılar.
Baktım: “Bir milletin gençliği Kur’ân ve ondan lemeân eden ilimlerle tahkim ve teçhiz edilmişse, o millet terakki ve teali etmiş olur.” demiş Üstadım. Kur’ândan dersini alan ve öyle yetişen bir gençlikle ancak bir milletin yüceleceğini öğrenince İslâmî tahsile yönelmiş oldum.
Birgün hakikat çekirdeklerine göz gezdiriyordum, “Pirenin midesini tanzim eden, manzume-i şemsiyesini de O tanzim etmiştir.” vecizesini okuyunca İlâhî san’atın tek elden çıkması, Allah’a imanımın tahkike geçmesini sağlamıştı.
“Ve la teziru vaziretun vizra uhra.” (Fatır-18) âyetinin sırrına 22. Mektup’ta vâkıf oldum. İnsanların bir cani sıfatı yüzünden, diğer masum sıfatlarının yok sayılamayacağını, ona kin ve adavet beslenemeyeceğini öğrendim.
Üstadım; sen ne güzelsin ki Hafız-ı Şirazi’nin “Dünya öyle bir meta değil ki, bir nizaa değsin.” sözünü bizlere hatırlatarak şu koca geçici dünyada birbirimizi incitip kırmaya, üzmeye gerek olmadığını, kalplerde sevgi ve muhabbetin yer almasını öğrettin.
Resul-ü Ekrem (asm) tarif edilebilir mi? diye soruldaydı. “Kâinat kitabının Kâtibi’nin kaleminin mürekkebi Nur’u Muhammed’idir. (asm)” deyince Allah’ın Resulünün (asm) yüceliğini daha bir kavramış oldum.
“Ve la ratbin ve la yabisin, illa fi kitabin mubin.” (En’am-59) âyetinin tefsirini okuyunca Kur’ân’da Peygamber mu’cizelerinin her birinin bir ilme parmak bastığını öğrendim. Üstadım; sen ne güzelsin ki; İbn-i Sina gibi bir dahinin “akıl buna yol bulamaz, ancak iman gerekir” dediği ahirete imanı 10. Söz’le iki kere iki dört eder katiyetinde ispat edince ahirete imanımız şeksiz şüphesiz artmıştı.
Daha ben hangisini sayayım, Risale-i Nur denizinden birer katre yazabildim.
Tahkik-i iman başka nasıl kazanılabilir ki, Cenab-ı Hak cümlemizi iman hizmetinde daim eylesin.