Malatya’dan Okuyucumuz: “İşaratu’l-İ’caz sayfa 52’de “ileyke”; sayfa 160’ta “ala abdina” tefsir ediliyor. Arada bir mana farkı çıkıyor. Bunu açıklar mısınız?”
“Bimâ Ünzile İleyke”
Tefsir edilen Bakara Sûresi Dördüncü âyetin meali şöyledir: “Onlar sana indirilen Kur’ân’a da, senden önceki peygamberlere indirilen kitaplara da inanırlar. Onlar ahirete de kesin olarak iman etmiş kimselerdir.”1
Bu âyetin metni şu cümleyle başlıyor: “Vellezîne yü’minûne bimâ ünzile ileyke…” Bu kısımda geçen “ileyke” zamiri “sana” demektir.
Bediüzzaman, bu zamirle şu manaların ifade edildiğini söyler: Zirvede Hazret-i Muhammed (asm) vardır, hedef ona vahyin ulaşmasıdır. Makamı yüksek olan odur. Vahye vasıta olan Cebrail (as) ona gelen vahye hizmet ediyor. Ondan daha yüksek değildir. O (asm) Cebrail’den (as) daha yüksektir. Bunun için vahiy ona gelir ve o (asm) kendisine gelen vahyi cüz’î iradesiyle kabul eder.
Eğer bu zamir yerine “aleyke” zamiri olsaydı “senin üzerine” olacaktı. Böyle olsaydı vasıta-ı nüzul olan Cebrail’in (as) daha yüksek olması lâzım gelirdi. Burada açık bir isim yerine “ke” zamiri gelmesinin sebebi ise, Hazret-i Muhammed’in (asm) kendisine indirilen vahye sadece muhatap olduğunu, kelâmın doğrudan ve katıksız Allah kelâmı olduğunu, kelamda Hz. Peygamberin (asm) sözünün bulunmadığını ifade etmek içindir.
Mimma Nezzelna Alâ Abdinâ…
Sayfa 160’ta tefsir edilen âyet metninden bir parça ise şöyledir: “….mimma nezzelna alâ abdinâ…”
Bu âyetin ilk cümlesi şu mealdedir: “Eğer kulumuz üzerine indirdiğimiz Kur’ân’da bir şüpheniz varsa, Kur’ân’ın mislinden bir sûre getirin.”2
Yukarıdaki âyette “ila” harfi cer’i kullanılmışken, bu âyette “alâ” harfi cer’i kullanılmıştır. İlâ harfi cer’ine göre hedef, maksut ve makamda üstünlük sahibi, kendisine vahiy indirilen Resul-i Ekrem Efendimiz (asm) iken, bu âyette geçen “alâ” harfi cer’i dikkati âyeti nazil eden üzerine çekiyor. Âyeti nazil eden Cenab-ı Allah’tır. Ve şüphesiz makamca yüksek olan Cenab-ı Allah’tır.
Bu âyette vahyin Cenab-ı Allah’tan geldiği vurgusu ön planda olduğundan “ala” harfi cer’i kullanılmıştır. Önceki âyette vahyin nüzuluna vasıta olan Hazret-i Cebrail (as) vurgusu ön planda olduğundan “ilâ” harfi cer’i kullanılmıştır. Önceki âyet bu harf-i cerle Hazret-i Cebrail (as) ile Resulullah Efendimiz’i (asm) mukayese etmiş ve Resulullah Efendimiz’i (asm) yüksek göstermiştir. Bu âyet, Cenab-ı Allah’ı açıkça “nazil eden” sıfatıyla zikrettiğinden, Cenab-ı Allah’ı ön plana almıştır. Resulullah Efendimiz’e (asm) işaret eden sıfatı bu sebeple “ala” ile zikretmiştir.
“Ala Abdina”
Bu âyette “abd” yani “kul” lâfzının, Muhammed (asm) ismine tercih edildiğini de görüyoruz. Kur’ân’ın, bu âyette Hazret-i Muhammed’den (asm) neden “kul” sıfatıyla bahsettiği konusunda Bediüzzaman şöyle der:
“Abd tabiri, Peygamber Aleyhissalâtü vesselâmın azametine ve ibadetinin uluvv-i derecesine işaret olduğu gibi, “u’budû!” emrini te’kiddir. Ve Resul-i Ekrem (asm) hakkında varid olan vehimleri defetmektir ki, O Zat (asm) bütün insanlardan ziyade ibadet yapmış ve Kur’ân’ı okumuştur.”3
Cenab-ı Allah insanlara Resul-i Ekrem Efendimiz (asm) vasıtasıyla ibadeti, yani kulluğu emretmiştir. Bu emre muhatap olan, insanoğlunu temsilen Hazret-i Muhammed’dir (asm). Dolayısıyla insanlar içinde en fazla ve en mükemmel kulluk eden ve kullukta güzel örnek sahibi olan da Hazret-i Muhammed’dir (asm).
O (asm) zaten kendisinin bu özelliğini bilir ve “Benden daha kul bir kul var mıdır?” buyururdu.
Dipnotlar:
1- Bakara Sûresi: 4
2- Bakara Sûresi: 23
3- İşaratu’l-İ’caz, s. 183