TESBİT
Yeni yasama yılı açılırken, iki yıl önce Meclis Başkanlığı’na verilen ve hâlâ basılamayan “15 Temmuz Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu Raporu” için “Öyle bir rapor yok” açıklaması yapıldı.
12 Temmuz 2017 günü AKP’li Komisyon Başkanı Reşat Petek tarafından, dönemin TBMM Başkanı İsmail Kahraman’a makam odasında medyanın şâhitliğinde elden temsil edilen rapora dair aynı partiden Başkanvekili Sadi Bilgiç’in “Rapor tekemmül etmediğinden 26. yasama dönemi içinde bastırılarak dağıtılamamıştır. Komisyon tarafından tekemmül ettirilerek Başkanlığımıza sunulan bir rapor bulunmamaktadır” cevabıyla skandal resmen “tescil” edildi.
Kameraların önünde raporu Meclis Başkanı’na teslim eden Komisyon Başkanı, “Ben raporu teslim ettim, rapor tekemmül etti, bu komisyonu ithamdır” diye yakınırken, Meclis Başkanvekili’nin “Böyle bir rapor yok!” demesi, siyasi iktidarın Meclis’in bombalandığı menfur 15 Temmuz Hâdisesi’nin arka plânının araştırılıp ortaya çıkmasını istemediği tesbitini doğruluyor.
Meclis’teki bütün siyasi parti gruplarının katılımıyla hazırlanan, ancak muhalefetin bütün ısrarlarına ve kamuoyunun yoğun taleplerine rağmen dönemin Genel Kurmay Başkanı ile MİT Başkanı Meclis komisyonunda ifâde vermeden yazılan rapor gizleniyor.
Sanatçılardan yazarlara herkesin çağrılıp 15 Temmuz’un asıl muhatabı olan olayın içindeki sorumluların çağrılmadığı Meclis raporu kamuoyundan kaçırılıyor.
4 Ekim 2016’da çalışmalarına başlayan komisyonun üç ay sonra 4 Ocak 2017’de toplam 142 saat süren 22 toplantı sonrası tamamladığı ve Komisyon Başkanı’nın özetini 26 Mayıs 2017’de açıkladığı, ancak iki yıldır basılamayan 652 sayfalık rapor için “yok” deniliyor!
Ve iktidar partisine mensup bir komisyon üyesine atfen verilen haberde, “AİHM’de delil olarak kullanılma endişesi” perdesinde yayınlanmayan raporda başta “muhalefet şerhi” olmak üzere, önemli açıklamalar ve tespitler olduğu, Meclis raporu olarak referans niteliğinde tarihe geçeceği ikrarıyla çok çarpıcı şok edici gerçekleri ortaya çıkaracağı tesbiti ise bu örtbasın arkaplanını açığa çıkarıyor. (Duvar, 28.7.19)
İBRET
“Kuruculardan kimse kalmadı…”
Geçtiğimiz günlerde yoğun gündemin gürültüsünde kaybolan hususlardan biri de AKP hükûmetlerinde Başbakan Yardımcılığı ve Maliye Bakanlığı yapmış, Cumhurbaşkanı’nın eski siyaset arkadaşlarından ve AKP kurucularından Abdullatif Şener’in açıklamaları oldu.
“Cumhurbaşkanı’nın önce başbakan olarak, sonra da şu anda ki konumuyla memleket kan ağlıyor. Bütün gelir grupları perişan. Dünyanın en yüksek enflasyonu, en büyük işsizliklerinden biri var” diyen Şener, “on sekiz yıllık AKP iktidarında bütün bunların sorumlusu olan Erdoğan’dan ülkeyi bu duruma nasıl getirdiğinin hesâbını herkesin sorma hakkı vardır” ifâdelerini kullandı. (Yeniçağ, 31.8.19)
“Kimse onun partisinden ‘grup kuracağım’ diye ayrılmamıştır. Partinin kurucu kadroları şu anda etrafında yoklar, kimse kalmamıştır” vakıasını nazara verip, “partiden ayrılanları eleştirmek, oraya buraya lâf yetiştirmeye çalışmak yerine “niye kurucularından kimse kalmadı’ diye kendisini hesâba çekmesi lazım” çağrısında bulunuyor.
Ve bu çağrı bir ibret-i âlem olarak kayıtlara geçiyor.
HAFTANIN SÖZÜ
“Malın ve paranın bereketini giderir”
“Düşünüyorum da 28 Şubat’ta ‘Deprem bir ilahi ikazdır’ dediği için yargılanan gazeteciler vardı. ‘Öyledir’ demem ama öyle de olabilir! Riba, zulüm, zina, malın, paranın ve zamanın bereketini giderir. Deprem, sel başta, bazı hastalıklar alenen işlenen bazı günahlarla da ilgili olabilir. Lût kavminin başına gelenleri biliyoruz. “Fil suresi” de bir başka ilahi cezadır. (…) Hem zaten değil mi ki, bu dünyada yaptığınız her şeyin, yapmanız gerekirken yapmadığınız her şeyin bu dünyada ve elbette ahirette de bir karşılığı vardır.”
Abdurrahman Dilipak, Yeni Akit, 28.9.19