Ve 1050 odalı Sarayla yetinmeyip yüz milyarlarca masrafla yazlık-kışlık Saraylara yenileri eklenirken, ısrarla sayısı bildirilmeyen, en az sekiz uçak ve iki helikopter olarak bilinen Sarayın “uçak filosu”na, kilometrelerce uzayan 70-80 araçlık konvoylara, Almanya’da 9 bin makam aracına ilaveten Türkiye’de sayısı 125 bini bulan makam aracı saltanatıyla yetinilmeyip sadece geçen yıl 2 milyar 11 milyon lirayla taşıt kiralanması, 1 milyar 632 milyon hava taşıtı gideri, 1 milyar 156 milyon bina kiralama sarfı karambole getiriliyor.

“Döviz taahhütlü ihaleler”in mâliyetinin on katına çıkarılmasıyla, on altı yılda 102 milyar 206 milyon lira ödenen şehir hastaneleri kiralarına 83 milyar 697 milyon ödenmesiyle kamu kaynaklarının peşkeşine bakmadan “israfla mücadele”den dem vuruluyor.

Tek bir uçağın inmediği yolcu garantili havaalanlarına, araç geçişi garantili köprülere-tünellere, hasta sayısı teminatlı hastanelere bir tek 2024 bütçesinden 162 milyar 435 milyon lira ödenmesiyle Hazine güvenceli şirketlere 244 milyar hebâ ediliyor.

Keza “kur korumalı mevduat” faizine 1.1 trilyonluk kaynak aktarımı nazarlardan kaçırılıyor. Yıllardır İstanbul Havalimanının yıllık 1 milyar euroluk kirasının alınmaması benzeri “yandaş şirketler”e iki trilyona varan vergi muâfiyetleri, defalarca yüzlerce milyonluk-milyarlık borçlarını silme, kredi-teşvik kıyakları, milyarlarca vergi kaçırmalar örtülüyor.

MİLLETİN MÂLINI ÇARÇURUN HESÂBINI VERMEDEN…

Bir tek astronotun alây-ı vâlâyla ABD’nin Florida’daki Kennedy Uzay Merkezinden fırlatılan SpaceX’e ait uzay aracıyla, yabancı bir üsten yabancı bir araçla uzay seyahatine 55 milyon dolarlık (1 milyar 129 milyon lira) bilet ve toplam 70 milyon dolarla “yerli - milli seçim propagandası” masrafı açığa çıkan israfların göstergelerinden biri.  

Bir medya grubunu “havuz medyası” yapma uğruna mâlum holdinge Nisan 2018’de bir kamu bankasından kullandırılan ve bugün 10 milyar 350 milyon lirayı bulan, 750 milyon dolar kredinin yıllardır ödenmemesi, “iktidar cephesi”nin bir diğer vahim israf misali.

Bu arada çoğu iktidar partisi eski milletvekilleriyle partililerin, iktidar yakınlarının atandığı kamu bankaları ile kamu kurumlarının yönetim kurullarına atananlara ödenen “huzur hakkı” ücretleri yüzde 150 zamlanmış. Saray danışmanlarının Cumhurbaşkanlığı politik kurulları üyeliklerinin yanı sıra atandıkları İstanbul Borsa, Vakıfbank, TRT, THY, Türk Telekom gibi kamu kurumların yönetim kurulları üyeliklerinden, Cumhurbaşkanı’nın kendisine bağladığı Varlık Fonu’una devredilen kamu şirketlerinin kâr payından yıllık 250 bin euroyu bulan, 100-150 bine varan dörder-beşer çifte – çoklu “ballı maaşlar” müsrifliği devam ediyor.

Ekonomistlerin tesbitiyle, Kamu İhale Kanununun -neredeyse her yandaş ihale için- iki yüze yakın kez değiştirilerek “iktidara iliştirilmiş müteahhitler”e dolar garantili, İngiliz mahkemeleri tahkimli milyarlarca dolarlık ihalelerle “beşli çete”ye peşkeşinin hesâbını vermeyen “Saray iktidarı”nın muhalefete “israf ikazı” her haliyle sırıtıyor.

Ne var ki iktidardakilerin bu garip manevraları millet malını talanının üstünü örtemiyor…