"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Çocuklarımızla iletişim

Erdal Odabaş
18 Temmuz 2019, Perşembe
Çocuk eğitiminde altın dönem 0-6 yaş dönemidir.

Bu dönemde çocuğun kişiliğinin yüzde seksen nisbetinde şekillendiği konusunda uzmanlar ittifak halindeler. Bu oranın altında ve üstünde görüş beyan edenler olsa da genel kaideye tesir gücüne haiz değildir. Bu dönemin ne kadar kritik bir dönem olduğu gerçeği çok bariz bir şekilde kendini göstermektedir. Çocuğun  şahsiyetinin oluştuğu, karakterinin şekillendiği bu altın dönem iletişim kazaları ve doğru yöntemleri kullanmamakla heba olup gitmektedir.

Bizler öyle bir dinin mensuplarıyız ki; ahiret saadetimizin yanında dünya işlerimizin de en güzel şekilde yürümesi konusunda kusursuz prensiplere haizdir. Bu prensipler ya âyet veya hadis-i şerif ve Sünnet-i Seniyye şeklinde kendini göstermektedir. Kur’ândaki kavlileyyin düsturu, Peygamberimizin (asm) muhatabına yüzünü dönerek konuşması, bazen söylediklerinin üç kez tekrar etmeleri gibi uygulamalar çocuklarla iletişimde de geçerli ve belirleyici unsurlardan birkaç tanesidir. İslâm’ın iletişim prensipleri bunlarla sınırlı değil tabi, konuya bu gözle baktığımızda bizim görebildiğimiz onlarca âyet ve belki yüzlerce hadis-i şerifin varlığını fark etmekle iletişim çağının en önemli sorunu iletişimde bile, hiçbir şeyin eksik bırakılmadığını fark ediyoruz. Nasreddin Hoca’mızın da eşeğine ters binmesi iletişim kaygılıdır. Konu başlığımız bu olmadığı için biz ancak atıfta bulunup, dikkati çekip başlık paralelinde devam ediyoruz. Atıfta bulunmaktaki maksadımız yalnızca dinimizi öğrenmek ve uygulamak noktasındaki hassasiyetimizle çocuk eğitimi gibi bir konuda bile vazedilmiş prensipleri uygulamaya koymamız bizi doğru sonuca ulaştıracağı kanaatidir.

Herkes çocuğuyla bir şekilde iletişim kuruyor tabi. Mesele, ilim temelli ve fıtrata uygun iletişim kurup kuramadığımızda düğümleniyor. Hatalar da genellikle burada yapılıyor. Çocuğumuzu şartsız kabul edip peşin hükümsüz dinleyebiliyor muyuz? Tartışılır... Günlük yaşantımızda sizlerin de rahatlıkla kulağına gelmiş olma ihtimali bulunan şu cümlelere ne buyurulur? 

”Taktir alırsan sana bisiklet alacağım, çarşıya çıktığımızda beni üzmezsen sana dondurma alırım, bak öyle yaparsan annen olmam senin, ders çalıştığın için baban çok mutlu olacak, git başkalarının çocuğu ol, bak seni sevmem gider filanların çocuğunu severim” gibi şarta bağlı cümleler veya gibisi  bir çoğumuza tanıdık geliyor olmalı. Çocuğu gerçekten seviyor olmanın ilk şartı onu olduğu gibi kabul etmektir. Bu kabul onun bize kendini ifade etmesini kolaylaştırır, karşılaştığı sorunları, bizim olmadığımız yerlerde yaşadıkları olumluluk ve olumsuzlukları bize aktarmasını kolaylaştırır.

İletişimin en önemli ilkesi iyi bir dinleyici olmaktır. Anlamak için dinlemeye itina göstermeliyiz. Geleneksel dinleme şeklimiz; içinde yaşadığımız medeniyetin tabiî neticesi olarak diyalog olması gerekirken garip bir şekilde monolog olmuştur. Çocuklarımızı can kulağıyla, bütün dikkatimizle jest ve mimiklerine dikkat ederek dinlemeliyiz. Başka türlü doğru anlayamayız. Doğru anlayamadığımızda da hatalar zinciri başlıyor. Biz çocuklarımıza  önem vererek onları dikkatle dinlersek onlarda bizden dikkatli dinlemeyi öğrenecekler. Bu güzel davranışlarını bir ömür boyu sürdürerek yeni yeni güzelliklere kapılarını aralayacaklardır.

Çocuklarla konuşurken göz kontağı kuracak şekilde çömelmek, elinden tutmak, elimizi omuzuna koymak gerektiğinde sarılmak iletişimin başarısı için gereklidir. İletişimde ne söylediğimizden çok nasıl söylediğimiz önemlidir. Onlara şartsız olarak değer verdiğimizi ve sevdiğimizi hissettirmemiz gerekiyor. Eleştirilen, tehdit edilen, öğüt verilen, uyarılan çocuk kendini değersiz hisseder, sevilmediğini düşünür.

Çocuklar için iyi bir iletişim ortamı, özgüven ortamı demektir. Sağlam karakterli nesiller için özellikle 0-6 yaş döneminde atlanılmaması gereken en önemli husustur. 

Her açıdan kabul görmüş çocuk problemlerini ve duygularını ebeveyniyle endişesiz paylaşır. Bu sağlandığında eğitemeyeceğimiz, şekil veremeyeceğimiz çocuk yoktur. Çünkü çocuk yaşadığı olumlu olumsuz her şeyi sizinle paylaşıyorsa o kapalı siyah bir kutu olmaktan çıkmış şeffaf cam prizmaya dönüşmüştür.

Kendisine saygı duyulan, varlığı olduğu gibi kabul edilen, değerli olduğu hissettirilen yer yer empati kurularak değerlendirilen her çocuk doğru davranışları kazanmaya hazırdır. Biz yetişkinlere düşen vazife ise doğru davranışları doğru yöntemlerle çocuklarımıza kazandırmaktır.

Okunma Sayısı: 1747
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı