"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Geç kalınmadı mı?

Faruk ÇAKIR
24 Aralık 2021, Cuma
Çevre konusunda yapılan yanlışlar dünyayı yaşanmaz hale getirdi ya da getirmek üzere.

Bazılarının kasası dolsun diye “çok tüket, çok harca” yarışı insanlığı bir bakıma çıkmaza sürükledi. Belki bazıları zengin oldu, ama dolaylı olarak zengin olanlar da ‘temiz hava ve temiz su’ya muhtaç hale geldi.

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği’nin (MÜSİAD) İstanbul’da düzenlediği “Vizyoner’21 Zirvesi”nde konu tartışılmış ve bu gidişin sonunun çıkmaz sokak olduğu dile getirilmiş.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakan Yardımcısı Mehmet Emin Birpınar’ın tesbitleri önemli, ama aynı zamanda “harekete geçmek için geç kalınmış” tesbitler olarak görülebilir. 

Bakan Yardımcısı Birpınar şöyle demiş: “Biz tam bir model değişikliği düşünüyoruz. Vahşi kalkınma modelinden sürdürülebilir kalkınma modeline geçeceğiz yani havayı, suyu ve toprağı vahşice kirletmek yerine koruyarak, gelecek nesillere nefes alabilecekleri hava, verim alabilecekleri toprak ve içip kullanabilecekleri su bırakmak istiyoruz. Vahşi kapitalizmin bize öğütlediği lineer modelden yani çok alış veriş yap, az kullan ve çöpe at modelinden döngüsel modele yani mümkün olduğu kadar az al, uzun süre kullan ve geri dönüştür ekonomiye geçmek istiyoruz. Bu modele dayalı yeşil kalkınma modeli dünyaya hakim olacak. Bu fosil yakıtlardan ziyade yenilenebilir enerji yani güneş, rüzgâr, jeotermal gibi doğaya zarar vermeyen enerji türlerine geçmek isteyen bir model.” (aa, 22 Aralık 2021)

Hedef doğru, ancak Türkiye’yi idare edenlerin yaptıkları bu vaadi, bu hedefi doğruluyor mu? Yani, uygulanan politikalar “havayı, suyu ve toprağı vahşice kirletmek yerine koruma”yı hedef alıyor mu? İdareciler, “Tabiî ki alıyoruz” diyebilirler. Fakat meselâ, Karadeniz’deki vadilerde, yaylalarda ve dağlarında uygulanan politikalar bu sözleri, bu vaadleri, bu hedefleri tasdik eder mi? Karadeniz vadilerindeki ormanların, dağların, bağların, su kaynaklarının ‘vahşice’ tahrip edildiğine cümle âlem ve elbette Karadeniz’de yaşayanlar şahit olmadı mı? Yapılan onlarca ‘değirmen tipi HES’ler sayesinde ölçüsüz şekilde çevre tahrip edilmedi mi?

Bütün bunlar yapılırken itirazlar bir defa olsun dikkate alındı mı? “Biz her şeyi biliriz. En iyi biz yaparız. Her şey planlandı. İtiraz edenler iyi niyetli değil” denilerek tamamen keyfi işler yapıldı. Elbette önemli olan ‘kâğıt üstündeki’ planlar değil. Çok iyi planlar yapılmış olabilir. Meselâ, ‘değirmen tipi HES’ler yapılırken kurallara uygun şekilde ‘can suyu’ bırakılacağı anlaşmalarda yazılmış olabilir. Peki, orada yazılanlar hayata geçebildi mi? Bu kararlar ve anlaşmalar hakkıyla denetlenebildi mi? Nitekim o çalışmalar yapılırken devreye giren bir siyasetçi, bölgenin ileri gelenlerine; “Biz her türlü tedbiri yazdık, ama bunlar, inşaatı yapanlar keyfi hareket etmişler” diyerek kendince dert yanmıştı. Bu tablo karşısında ortaya çıkan faturayı kim ödemiş oluyor?

“Mümkün olduğu kadar az al, uzun süre kullan ve geri dönüştür” kuralının hayata geçmesi elbette alkışlanır. Ancak bu sadece sözle değil, icraatlarla, fiillerle yapılması icap eder.

“Kullan at” kültürü netice itibarıyla “israf”a yol açtığına göre itiraz etmek herkesin hakkı. “Az al, uzun süre kullan” anlayışında ise tasarruf var.

Geç kalınmış olsa bile ‘daha geç kalmamak’ için adım atılmasında fayda var, vesselâm.

Okunma Sayısı: 1762
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Oğuz Yiğiter

    24.12.2021 09:33:38

    Minimal ve sade yaşama 2000 doğumlu yeni nesilde öne çıkan bir özellik. Siyasal alanda olduğu gibi, çevre bilinci konusunda da bu nesil çok şeyler vadediyor, ümitliyiz. Güncel haberlerden temel problemlere, müsbet çareler üretme yolunda teşvik edici makaleriniz güzel bir metod. Tebrikler, dualar...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı