Yıl boyu çalışılarak hazırlanan raporlar bu günlerde gündeme gelir ve bütün dünyada idareciler, mültecilerin hoşuna gidecek sözler sarf eder. Gün bittiğinde de ekseriyetle raporlar rafa kalkar ve bir yol sonrası 20 Haziran beklenmeye başlar.

Uluslararası Mülteci Hakları Derneği (UMHD), 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü dolayısıyla bir basın açıklaması yapmış ve çağrıda bulunmuş. Dernek, 9 yıl önce Türkiye’ye geldiklerinde mülteci statüsü verilmeyen, çocukları Türkiye’de doğup büyüyen ve kurulu bir düzen edinen Suriye vatandaşlarının artık ‘Geçici Koruma Statüsü’nden çıkarılarak belirsizlikten kurtarılmalarını istemiş. 

Tabiî ki mülteci meselesi sadece Suriye’den Türkiye’ye gelenlerle ilgili bir mesele değil. Dünyanın pek çok ülkesinde benzer hadiseler  yaşanıyor ve bunların tamamına çare bulunması icap eder. Bununla birlikte Türkiye’ye gelen Suriyeliler meselesi özellikle ülkemizi ilgilendiriyor.

UMHD, mültecilerin karşı karşıya kaldığı dertleri sıraladıktan sonra uluslar arası kurumlar ve Türk yetkililerine de çağrıda bulunmuş. Açıklamada şu bilgiler yer almış: 

“Uluslararası Göç Örgütü’nün (IOM) 2020 Dünya Göç Raporu’na göre dünya genelindeki göçmen sayısı 272 milyona yükselerek dünya nüfusunun yüzde 3,5’ine ulaştı. 2050 yılı için yapılan göç tahminleri, dünya genelindeki göçmen sayısının 230 milyona yükseleceği ve dünya nüfusunun yüzde 2,6’sını oluşturacağı yönündeydi. 2020 verileriyle birlikte bu tahminlerin üzerine 30 yıl öncesinden çıkıldı. Ekonomik sebeplerden bağımsız olarak şiddet, çatışma, savaş ve tabiî afetler dolayısıyla ülkesini terk edenlerin sayısı ise toplam 41,3 milyona ulaştı. Bu sayı 1998’den bu yana izlenen Ülke İçinde Yerinden Edilme İzleme Merkezi’nin (IDMC) verilerinde bir rekor olarak değerlendirildi. Bu insanların yarıdan fazlasını çocuklar, kalanın çoğunluğunu da kadınlar oluşturmaktadır. Yine Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisinin kabul etmiş olduğu rapora göre binlerce refakatsiz  çocuk Avrupa’da kaybolmuş organ ve fuhuş mafyalarının eline düşmüştür. 2019 yılında BM Mülteciler Yüksek Komiserliği  tarafından yayınlanan Küresel Eğilimler Raporu’na göre dünyada sığınma başvurusunda bulunmuş olup da başvurusunun sonuçlanmasını bekleyen yaklaşık 3,5 milyon kişi bulunmaktadır.”

Derneğin açıklamasında uluslar arası kuruluşlara da çağrı var: “Mülteciliği doğuran silâhlı çatışmaları, iç savaşları, ekonomik problemlerin sonlandırılması için Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve ilgili devletlerin aksiyon alarak daha fazla yardımlaşma ve iş birliği yapmalarını, Çatışmaların silâh satışından beslendiği dikkate alındığında hâlihazırda devam eden çatışmaların sonlanması için ilgili bölgelere silah satışının engellenmesi için gerekli tedbirlerin alınmasını ve yaptırımların uygulanmasını... (istiyoruz).”

Mültecilerin dünyasının pek de aydınlık olmadığı ortada. Ancak burada ‘büyük devletler’in inkâr edilemeyecek nisbette sorumlulukları var. BM ya da AB bu hususta ‘insanî’ tavır ortaya koysa ve ısrarlı olsa mültecilik bu nisbette artar mıydı? 

Raporda da hatırlatıldığı üzere ‘büyük devlet’ler silâh satışından para kazanmayı düşünmese işler bu noktaya gelir miydi?  Milyonlarca insanın mülteci olduğu bir dünyanın ‘barış dünyası’ olması mümkün görünmüyor vesselâm.