"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Türkiye AB’nin parçası olamaz mı?

Faruk ÇAKIR
07 Nisan 2024, Pazar
31 Mart 2024 Pazar günü yapılan mahalli idare seçimlerinde sandıktan çıkan neticelerin yansıması hem içeride hem de dışarıda devam ediyor ve beklendiği gibi uzun süre daha devam edecek.

İktidar cenahının böyle bir neticeyi beklemediğini hatırlatmaya gerek yok. 

Ellerindeki medya gücüyle, taraftarlarına da öyle bir tablo çizdiler ki; iktidara destek verenler de sandıktan çıkan neticeyi kavramakta zorlanıyorlar. Onlara göre ‘ceket’leri aday olsa dahi kazanacaklardı, öyle inanmış ve öyle de kabul etmişlerdi.

Sosyal medyada sağa sola laf yetiştirmeye çalışan tarafgir hesapların da ayakları kısmen yere değmiş görünüyor. Hatta bazıları kendi aralarında “Sen suçlusun, milleti yanılttın. Yok, sen suçlusun, reisi yanılttın” diyerek ‘kavga’ya tutuşmuş vaziyetteler. Çok az sayıda iktidar muhibbe, gerçek ‘suçlu’yu tespit ve teşhis etmiş; ancak bunu ifade etmekte de zorlanıyorlar. “Pencereden seyret, içlerine girme” prensibi gereği bizim görebildiklerimiz tablo böyle.

Tabii ki Avrupa canibinden de dikkat çekici yorum ve değerlendirmeler geliyor. Bu değerlendirmelerden birini de Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Avrupa Parlamentosu Kanadı Eş Başkanı Sergey Lagodinsky yapmış. Lagodinsky’in 31 Mart 2024 tarihindeki yerel seçimlere ilişkin yazılı bir açıklamasında şu tespitler var:

“Türk halkını 31 Mart’ta yapılan yerel seçimler dolayısıyla kutluyoruz. Ön raporlar ve sonuçlar ışığında, demokratik seçim kurumunun genel işleyişini takdirle kaydediyoruz. Bazı istisnalar hariç, Türk halkının iradesi sandık sonuçlarına yansımıştır. Bununla beraber, adaylar eşit şartlarda yarışmadığı için hiçbir seçimin adil olarak algılanamayacağından endişe duymaya devam ediyorum. Siyasi muhaliflerin sürekli olarak sindirilmesi, hatta hapse atılması, özgür ve bağımsız medyanın eksikliği bu kaygılandırıcı ortama katkıda bulunmaktadır.

“Sayım sonrasında olası usulsüzlüklere dair raporları yakından takip ediyoruz. Beklentimiz, seçilen tüm belediye başkanları ve meclis üyelerinin, siyasi veya etnik kökenlerine bakılmaksızın, demokratik oylarla kendilerine verilen görevlere getirilmeleridir. Oyların sayımıyla ilgili şüphelerin olması hâlinde yeniden sayım yapılabilir, ancak bunlar meşru kazananları engellemek için araçsallaştırılmamalıdır. Genel olarak, seçimlerin sonucu son yıllarda tekrarlanan aksaklıklara rağmen Türk toplumlarındaki demokratik güç ve yapıların hâlâ canlı olduğunu göstermektedir. Türkiye’nin ve vatandaşlarının Avrupa ailesinin bir parçası olarak demokratik bir geleceği hak ettiğine olan inancımı koruyorum.” (ankahaber.net/, 4 Nisan 2024)

Muhtemelen benzer yorumları önümüzdeki günlerde de duyacağız. Buradaki değerlendirme “Son yıllarda tekrarlanan aksaklıklara rağmen Türk toplumlarındaki demokratik güç ve yapıların hâlâ canlı olduğunu göstermektedir” denilmiş olması çok dikkat çekicidir. Ülkemizde demokrasi kökleştiği ölçüde krizleri geride bırakabilir ve ‘adil, zengin ve huzurlu bir ülke’ olabiliriz. Avrupalı idarecilerin “Türkiye’nin ve vatandaşlarının Avrupa ailesinin bir parçası” olması yönündeki tespiti de umut veriyor.

İnşallah sıkıntıları aşar ve ‘hür, adil, müreffeh bir ülke’ haline geliriz...

Okunma Sayısı: 995
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Erhan

    7.4.2024 09:02:30

    Ülkemiz, hak, hukuk, adalete dönmediği, anayasanın tanınmadığı, mahkemelerin bağımsız olduğunu kabul etmediği, ırkçılığı bırakmadığı, liyakatı seçmediği, hesap verebilir şeffaf olmadığı, darbenin gerçek yüzünü ortaya çıkarmadığı, merkez bankasından, adliyelerden ellerini çekmediği, yasama yürütme ve güçler ayrılığına saygı göstermeyip, ilgi ve yetki alanları konusunu işlerine geldiği gibi ihlal ettikleri, canının istediğine terörist yaftası vurup zulmettiği, çetelerden kurtulmadığı, sarayı yaşat ki devlet, devleti yaşat ki insan yaşasından, insanı yaşat ki devlet yaşasını seçmediği sürece iki yakası bir araya gelmeyecek, müreffeh, mutlu, huzurlu, adil, zengin bir ülke olamayacaktır.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı