Doğruları ısrarlı bir şekilde dile getirmek ve gerçekleşmesi için de takip etmek icap eder.
Hiç kimse “Yüz defa dedik, yapılmadı. O halde bu doğruları unutalım gitsin” diyemez, dememeli.
Fikri takip yaparak, idarecilerin verdikleri iyi ve doğru sözleri yerine getirmeleri için ısrarcı olmak milletin ve memleketin menfaatinedir.
İyi yapmak isteyenler insanları ikna etmek durumundadır. Güzel bir lisanla meseleler anlatıldıktan sonra ikna edilemeyecek insan sayısı azdır. Mesele güzel lisanı yaygınlaştırabilmekte. Bu yapılabilirse doğruların galip gelmesi mümkün olur. Hukuk sistemi noktasında çok şey söyleniyor. Türkiye’yi idare edenler de bu noktadaki sıkıntıların farkında olduklarını çok defa beyan etmiş durumdalar. Mülkün temeli olan adaletin sağlam tutulması noktasında belki de bin kat daha hassas ve gayretli olmalıyız. Adalet sistemi âdil bir şekilde çalıştığında kesilen parmaklar da acımaz. Ama adaletsizlik hüküm sürdüğünde bakışlar dahi insanları yaralar.
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, CNN Türk TV kanalında katıldığı programda soruları cevaplandırırken şöyle konuşmuş: “Hâkim ve savcıların bu kadar dosyaları varken sosyal medyada bu tür, insanların kişilikleriyle ilgili görselleri paylaşmaları, hâkimlik mesleğine, makamına da aykırıdır. Türk Yargı Etiği Bildirgemiz de yayınlandı. Bu Türk yargısının millete bir taahhüdüdür. Hâkim, savcıların tarafsızlığına gölge düşürecek davranışlara girmemesi bizim beklentimizdir. Hâkim, savcılar dosyalarına bakmalı. Âdil olmak, âdil görünmek çok önemli kavramlardır. Kimin için yaparlarsa yapsınlar, muhalefet değilsiniz, gazeteci değilsiniz, siyasî kimliğiniz de yok. Bunu yapacaksanız cübbenizi çıkarıp yapacaksınız. Cübbe giydikten sonra ister iktidar, ister muhalefet hangi düşüncede olursa olsun mesleğe yakışmayacak davranış tasvip edilmedi. Hâkimler ve Savcılar Kurulu da bu konuda incelemesini sürdürüyor. Hâkim ve savcıların siyasî ideoloji, felsefi düşüncesi olabilir, ama bunu sosyal medyada, davranışlarında, fiillerinde göstermemeli. Bu konuda özenli olmaları, milletimizin ortak beklentisidir. Hâkim ve savcılarımızın içinden bir, iki tanesinin yaptığı yanlışlar tüm yargıya mal olarak yargıyı zedeliyor.” (AA, 4 Ocak 2020)
Burada bahsedilen şikâyet, vazife başındaki bir savcının siyasetçileri eleştiren paylaşım yapmış olması. Bu savcının kim olduğu hiç önemli değil. Üstelik siyasî taraftarlık beyan eden sosyal medya paylaşımları sadece adalet sisteminde vazife yapanlarla sınırlı değil. Değişik devlet dairelerinde çalışan memur ya da bürokratların siyaset kokan paylaşımlar yapmasına şahit olunuyor.
Türkiye’yi idare edenlerin bu meseleler hakkında tedbirli ve kararlı olmalarında fayda var. “Bizi övdü, muhalifleri tenkit etti” diye sevinmesinler. Gün gelir tablo tersine de dönebilir ve o zaman yapılanlar da yine yanlış olur. Devlet adına iş yapanların gayet âdil ve vatandaşa karşı da tarafsız olması icap eder. Zaten adalet bu değil mi? Taraflı davranmak adalete en zıt olan bir tavır olsa gerek.
Şunu da hatırda tutmak icap eder ki, memurlar ve bürokratlar ‘en tepe’ye bakarak tavır alırlar. Böyle yanlış yapanlar övülmese, desteklenmese, sırtları sıvanmasa yanlışta ısrar edebilirler mi? Tecrübeli bir siyasetçi çok önceleri şu mealde bir tesbitte bulunmuştu: “Bürokratlar başbakana göre hiza alır!” Yani, ‘hiza’da bir yanlışlık varsa en baş tarafa bakmakta fayda var.
İyi vaadlere destek olalım ve gerçekleşmesi için ısrarcı olalım vesselâm.