Gazze’de yaşanan zulmün dünya gündemine gelmesi ve İsrail’in Uluslararası Adalet Divanında (UAD) yargılanması ‘yetmez ama evet’ şeklinde değerlendirilebilecek bir gelişmedir.
İsrail zulmünün başladığı ilk günlerde, “Zalimlerin yaptıkları yanında kâr kalacak” kanaati vardı. Fakat sonraki gelişmeler “Zalimlerden hesap sorulur” ihtimalini akıllara getirdi.
Devam eden dâvânın nasıl neticeleneceği, İsrail’in ne gibi ‘ceza’lara çarptırılacağı ve bu kararların nasıl uygulanacağı ayrı bir konu. Meselenin mahkeme safhasına gelmesi ve İsrail’in yaptığı zulmün hesabının soruluyor olması bile yeni bir merhaledir. İnşallah zalim İsrail’in yaptığı zulmün hesabı sorulur ve Filistin huzura kavuşur.
Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el-Maliki, Gazze’de devam eden soykırımın, on yıllardır süren İsrail’e karşı “cezasızlık ve eylemsizliğin” sonucu olduğunu belirterek, İsrail’in cezasızlığına son vermenin “ahlaki, siyasi ve hukuki zorunluluk” olduğunu söylemiş. (AA, 20 Şubat 2024)
Hollanda’nın idari başşehri Lahey’deki Barış Sarayı’nda faaliyetlerini yürüten Uluslararası Adalet Divanında (UAD), Filistin heyetine başkanlık eden Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el-Maliki, duruşmanın başında yaptığı konuşmasında, İsrail’in Gazze’deki saldırıları nedeniyle bölgedeki insani krize işaret ederek, “Gazze’de yarısı çocuk 2,3 milyon Filistinli kuşatılmış ve bombalanmış, öldürülmüş, sakat, aç bırakılmış ve yerinden edilmişken karşınızda duruyorum” ifadesini kullanmış.
Duruşmada söz alan avukatlardan Paul S. Reichler’in tesbitleri de dikkat çekici. Danışma görüşüne beyanlarını sunan tüm devletler benzer şekilde İsrail’in tüm ihlallerine karşı çıkarken Fiji ve ABD’nin ise genel eğilimden farklı olarak İsrail’i destekleğini kaydeden Reichler, “İsrail, hangi uluslararası hukuk ihlalini yaparsa yapsın ABD, İsrail’i hesap vermekten korumak için öne çıkıyor” demiş.
Amerika’nın İsrail zulmünü bu kadar sahiplenmesi ve bir bakıma dünyayı karşısına alması acaba tesadüf müdür? Yoksa, Lahey’de gerçek anlamda yargılanan İsrail değil mi?
Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el-Maliki’nin “Gazze’de devam eden soykırım, on yıllardır süren cezasızlık ve eylemsizliğin bir sonucudur. İsrail’in cezasızlığına son vermek ahlaki, siyasi ve hukuki bir zorunluluktur” demesi işin özünü ortaya koymuş olmuyor mu? Maalesef bu güne kadar İsrail’in yaptığı her zulüm yanına kâr kalmış durumda. Dolayısı ile bu ‘yanına kâr kalma’ halinin mutlak surette sona ermesi İsrail’e yaptığı zulmün hesabı sorulmalı. Bu hesap sorma işi yapılabilirse muhtemeldir ki Amerika da bundan sonra gözü kapalı İsrail savunuculuğunu bir kenara bırakır.
Büyük ölçüde bütün dünyanın kınadığı İsrail’in bu kınamaları görmezden gelmesi ne zamana kadar devam edebilir. Aynı zamanda İsrail’in her zulmüne taraftar olan Amerika, bu taraftarlığını daha ne kadar sürdürebilir.
Dünyadaki ‘iyiler’ uzun dönemde inşallah ‘dünyadaki kötüler’i mağlup eder ve etmeli... Bunun için hem fiili hem de sözlü dualarımızı eksik etmeyelim vesselam.