"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yanlışları tekrarlamak onları doğru yapmaz ki!

Faruk ÇAKIR
25 Ocak 2022, Salı
Türkiye, uzun süredir OHAL döneminde alınan kararların etkisinde hayatına devam etmeye çalışıyor. Bir defa “olağan üstü hal”in normal kabul edilmesi ve sürekli buna müracaat edilmesi iyi bir şey olsa adı bile farkı olur ve ‘olağan üstü’ denmezdi.

Bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de istenen ve arzu edilen hal, “olağan hal”dir. Yani, hukukun ve adaletin hükmettiği, açık, şeffaf ve hesap veren bir idare ya da yönetim şekli. OHAL idareleri ekseriyetle sıkıyönetim öncesi ya da sonrası ‘normal hal’e geçiş için bir ara dönem olarak bilinir. Ülkemizde ise OHAL işlemleri neredeyse ‘normal hal’ gibi görülmeye başlanmıştır ve bunun ağır faturaları da oluyor. OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu da netice itibarıyla bir ‘olağan üstü’ komisyon olarak 6 yıldır hayatta. Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, bu husustaki gelişmeleri değerlendirirken, “Komisyon, 6 yıldır hak arama yolunu kilitlemenin ötesinde adeta Anayasa’yı sürekli olarak reddeden bir kuruma dönüştü” demiş. 

Hatırlanacağı üzere 20 Temmuz 2016’da üç ay için ilân edilen OHAL, ancak 19 Temmuz 2018’de sona erdi. OHAL sona erdi, ama o dönemde alınan çoğu kararın etkileri siyasette ve ticarette halen devam ediyor. 

Prof. Dr. Kaboğlu’nun OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu yorumu şöyle: “İki yıl süre faaliyet göstermesi öngörülen Komisyonun görev süresi, her yıl birer yıl uzatıldığı halde, 6’ncı yılına girerken Komisyon çalışmalarını tamamlayamadı. Hakkında hiçbir soruşturma veya kovuşturma olmayan ya da takipsizlik veya beraat kararı verilen on binlerce mağdur, ret yanıtı aldı. Adları, KHK ek listelerinde yer alan kişilerden mahkeme önünde aklanmış olanların bile, kamu görevine hangi gerekçelerle iade edilmediklerinin ve OHAL Komisyonunun kararlarını hangi ölçütlere göre aldığı anlaşılamamaktadır. (...) Doğal hâkim ilkesine aykırı şekilde kurulmuş olan ve hukukî olmayan bir tanım üzerinden karar veren Komisyon, yargıya başvuruyu engellemektedir.” (Konuşan: Şerif Karataş, Evrensel, 22 Ocak 2022)

Gerçekten de OHAL sonrası yapılan yanlışları savunmak mümkün mü? Bunca yanlış uygulama ve bunca yıl sonra aynı yanlışlarda ısrarla devam etmek “aklen, mantıken, hukuken, vicdanen” izah edilebilir mi?

Esasında Türkiye’yi idare edenler de bu yanlışları savunmak için çok zorlanıyorlar. Yani milletin huzuruna çıkıp, “Bu yaptıklarımız hakka, hukuka, adalete, anayasaya, kanunlara, vicdana... uygundur” diyemiyorlar. Başka konulardan bahsederek ya da konuyu unutturmayı tercih ediyorlar. Yahut, üyelerini kendilerinin tayin ettikleri mahkemelerin bu husustaki kararlarını dahi dikkate almayan idarecilere ne demek gerekir? Hem ne zamandan beri OHAL uygulamaları ‘kalıcı uygulamalar’ haline geldi ya da gelmesi ‘normal’ oldu?

Tekrarlamakta fayda var: Bir yanlışı 999 defa tekrarlamak o yanlışı yanlış olmaktan çıkarmaz. OHAL döneminde alınan yanlış kararlarda ısrar etmek iyi niyetle, hakla, hukukla, adaletle izah edilemez. En nihayetinde bu yanlışlar bir gün mutlaka ve inşallah sona ereceğine göre; yanlışta hem de inatla ısrar etmek niçin?

Yanlışların sona ereceğini nereden mi biliyoruz? Suların tersine akması yaratılış kanunlarına göre mümkün değil de ondan... Hem nerede görülmüş, zulmün, adaletsizlik ve haksızlığın ilel ebed devam ettiği...

Okunma Sayısı: 1785
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı