"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Beslenmede farkındalık (4)

Feyzullah ERGÜN
28 Ekim 2021, Perşembe
Endüstriyel tarım ve gıda teknolojisi ile üretilen besin maddeleri, insan organizmasını fizyolojik ve biyokimyasal fonksiyonları yönünden bir harabeye çevirerek, hastalıklar yuvası haline getirmiştir.

Vücudun sağlıklı gelişim ve faaliyetleri için gerekli olan gıda kaynakları, organik yollarla üretilmediğinden, çeşitli kronik organ hastalıklarına sebep olmaktadır. En başta katlanarak artan diyabet, obezite, kalp hastalıkları, çocuklarda bile görülen kanser patlaması ve bağışıklık sisteminin baskılanarak zayıflaması sonucu hayat büyük sıkıntılar içinde yaşanmaktadır. Yaşanan bütün bu olumsuzlukların sebepleri ise, kontrolümüz dışında mahiyetini kesin olarak bilemediğimiz, katkı maddeleri ile doldurulmuş, besin değeri olmayan genetiği ile oynanmış, sağlıksız maddelerle beslenilmesidir. Bu beslenmenin sonunda, büyük yıkımların yaşanacağı kaçınılmazdır. Ayaküstü hızlı yemek şeklindeki bu beslenme tarzı genç kuşaklara, ileri yaşlarda büyük sağlık problemleri yaşatacaktır.

Beslenmede, yapıları bilinmeyen ve sorgulanmayan, yiyecek maddelerindeki katkı maddelerinin kesin yapısı, etkileri ve organizmaya verdikleri zararlar tam olarak açıklanmadığından, bu meçhul maddelerden korunmamız gerekmez mi? Gıdaya benzer bu maddeleri iyice tanımaya çalışarak uzak durmakla, kendimize ve yakın çevremize büyük iyilik yapma gayretinde olmamız gerekir. Sağlıklı beslenmede gözden kaçırılan önemli bir kural ise, lifli (FİBER) gıdaların bulunmayışıdır. Lifli gıdalarla beslenme, “Şekerin bağırsaklarımızdan kana karışmasını yavaşlatır, tokluk hissi verir ve KOLESTEROLÜ düşürür. Yediğimiz liflerin büyük bölümü meyve, sebze, fındık, ceviz, tohumlu gıdalar ve baklagillerden gelir. Kutu, paket veya konserveden rafine, işlenmiş yiyecekleri yiyenlerin vücuduna, sağlıklı ve tabiî gıdaları tüketenlerden daha az lif girer. Beslenmemizde, lifin yerinin az olmasının sağlığımız üzerinde muazzam etkileri vardır. KALP HASTALIĞI, DİYABET, OBEZİTE, KANSER ve diğer birçok kronik hastalık riskini arttırır. Lif oranı yüksek gıdaları yemenin, kan şekerini düşürmekte DİYABET İLÂÇLARI kadar etkilidir ve yan etkisi yoktur.” 1

Organizmanın sağlıklı beslenmesi, sıradan besin maddeleriyle açlık duygusunun geçiştirilmesi şeklinde yanlış anlaşılmamalıdır. Değişik kimyasal katkı maddeleriyle sağlanan tad, lezzet ve koku ekseninde geliştirilen endüstriyel besinlerin, bağımlılık yapıcı özellikleri de, iç yapılarında çeşitli şekillerde saklanabilmektedir. Bu gerçekler çerçevesinde, beslenmede tüketilen besinlerin kaynak ve kaliteleri hakkında bilgi edinilmesi ve bilginin yakın çevremizle paylaşılması, hayatî bir prensip olarak kesinleştirilmelidir. 

Sağlığı olumsuz etkileyen obezite, diyabet, kalp hastalıkları, bağışıklık sisteminin organizmayı savunamayacak duruma getirmesiyle, ortaya çıkan kanser türlerinden korunmada, özellikle de “Diyabeti önleyecek ve tedavi edecek optimal (uygun, dengeli) beslenme şekli, aynı zamanda zeytinyağı, fındık ve omega 3 yağları gibi sağlıklı yağlarla beraber, makul miktarda yağsız hayvan proteini ihtiva eder. Bu genelde AKDENİZ USÛLÜ beslenme olarak bilinir. FABRİKADA DEĞİL, EVDE hazırlanan sağlıklı, tabiî, taze yiyecektir. Bu tarzda beslenmenin diyabeti önlediği, hatta tedavi ettiği ortaya konmuştur. Bunun sağlığımıza çok faydaları vardır ve iltihabı azaltarak, detoksu arttırarak, hormonları düzenleyerek ve güçlü ANTİOKSİDAN koruması sağlayarak- yani hastalıkların esas sebeplerini ortadan kaldıran her şeyi yaparak- bütün fizyolojimize olumlu etkide bulunur. Kronik hastalıkların ve diyabezite’nin (Obezite diyabet birlikteliği. F. E.) esas sebeplerini yok etmek için kullanabileceğimiz EN GÜÇLÜ İLÂÇ, YİYECEKTİR.” 2 Unutulmamalıdır ki, olumsuz sebepler sonucu gıdaların besleyici özelliği ortadan kaldırıldığından, besinlerin sadece enerji kaynağı olduğu düşüncesinin, sağlıklı beslenme kurallarında yeri olamayacağı da unutulmamalıdır.

Sağlıksız beslenme sonucunda, fizyolojik iç dengeleri bozulan organizmada yaşanan STRES ve psikolojik problemler, kronik hastalıkların oluşmasında en önemli sebeplerdir. Stresin süreklilik kazanması sonucu artan kortizol hormonu diyabet, yüksek kolesterol ve depresyona sebep olur. Stresin meydana getirdiği yalancı iştah (İştiha-i kazibe) sonucu bozulan metabolizma, organizmada yağ birikimi ve aşırı kilolara sebep olmaktadır. Zamanımızın rastgele beslenme tarzıyla, insan vücudu zararlı atık yığını halini almıştır. Bu atıkların arındırılması zor olduğu gibi, sindirimde rol alan organların yıpranmasına ve erken yaşlanmalarına yol açar. Kimyasal katkılı yiyeceklerle sağlanan beslenme ihtiyacı sırasında “Katkılı yiyecekler çok uzun zamanda hazmolur. Zaten onlar hazmolmuyor. Mide uğraşıyor da uğraşıyor, sonra da onu olduğu gibi dağıtmaya çalışıyor. Katkılı yiyecekler tüketildikten sonra, mide ve bağırsaklardaki hazım süresi 10-12 saate kadar uzar. İnsanlar da devamlı birincisini hazmetmeden, ikinci bir yemek yerler (Taam taam üstüne yemek). Bu yüzden ilk önce muhakkak ve muhakkak katkılı yiyeceklerden ve hidrojenize (Hidrojenle katılaştırılmış) yağlardan kaçınmak gerekir. Hidrojenize yağlar da katkılı yiyecek hükmündedir.” 3

Beslenme ve besin maddeleri, sağlıklı bir hale getirilmeden, düzenli ve kronik hastalıklardan uzak bir hayatın yaşanması, her geçen gün zorlaşmaktadır, çünkü endüstriyel besin maddeleri GDO tahribatı, kimyasal katkı maddeleri ve güvenlik sınırlarının çok üzerinde kullanılan tarım ilâçlarıyla, insan organizması, savunma mekanizmasını tamamen kaybedecek, hücre ve organlarda aşırı derecede biriken metabolizma atıklarının yapacağı tahribat, insanlara birçok acıları yaşatarak, yaşama sevincini söndürecek ve manevî hayatın gelişmesine de engel olabilecektir.

SAĞLICAKLA KALIN.

Dipnotlar:

1) Dr. Mark HYMAN, Kan Şekeri Diyeti, s. 114, Pegasus Yayınları 2013.

2) Age. s. 117.

3) Dr. Aidin SALİH, Son Söz, 2. Kitap, s.171, Yitik Şifa Yayınları 2019.

Okunma Sayısı: 2615
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı