"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Beslenmede farkındalık (6)

Feyzullah ERGÜN
11 Kasım 2021, Perşembe
Çağımızda beslenme problemi, bütün zamanların en karışık, zor ve insan aklının kavrayamayacağı bir hal almıştır.

Besin maddelerine yapılan kimyasal, biyolojik, genetik müdahale ve katkılarla, insan organizması fizyolojik fonksiyonlarını yapamayacağı bilindiği halde, insanların bilgi eksikliğini olumsuz yönde değerlendirenler tarafından, sayısız ve çözümsüz tuzak maddelerle yoğun şekilde doldurulmaktadır. İnsanın doyumsuz hırsı ile giriştiği son derece tehlike ve zararlarla dolu, yaradılış kanunlarına yaptığı haksız müdahaleler, İlâhî ikazlarla erken bir kıyametin gelmesini hazırlayacağı hesabı unutulmamalıdır.

Bütün insanlığa İlâhî bir mesaj olan Kur’ân-ı Azimüşşan, fıtrat kanunlarını tahrip etme amacıyla çalışmalar yapıp, uygulamaya gayret eden kişilere yapılan uyarılarında: “Allah tarafından verilen rızıktan yiyip için, ama yeryüzünün yozlaşmasına ve çürümesine yol açarak, bozgunculuk yapmayın.” (Bakara: 60) Ayrıca “Ölçüyü aşanların sözüne uymayın; o ölçüyü aşanlar ki, yeryüzünde düzen ve uyum sağlayacaklarına bozgunculuk yaparlar.” (Şuâra: 151-152) ve “Ey insanlar! Yeryüzünde meşrû ve iyi ne varsa ondan nasibinizi alın ve şeytan’ın izinden gitmeyin; zira o apaçık düşmanınızdır.” (Bakara: 168) buyurulmaktadır. Kur’ân-ı Kerîm’in çok âyetlerinde tekrarlanan fesat işlemlerinin anıldığı en sarsıcı olanı: “(Allah’ın buyruklarını umursamaz hale gelen şu) İnsanların kendi elleriyle yapıp ettikleri sonucunda karada ve denizlerde çürüme ve bozulma başladı; bu şekilde (Allah), belki (doğru yola) geri dönerler diye yaptıklarının bazı (kötü) sonuçlarını onlara tattıracaktır.” (Rûm: 41) buyurularak, özellikle zamanımıza işaret edilmektedir.

 İlâhî ikazın yapıldığı ve çağımızın hayat tarzını analiz eden, bu muazzam âyet-i kerîme’nin ibretli tefsirinde ise: “Böylece, günümüzde korkunç bir şekilde – üstelik henüz kısmen- ortaya çıkan tabiî çevremizdeki yoğun çürüme ve tahribat, burada “İnsanın kendi yapıp ettiklerinin bir sonucu”, yani insanın kendi kendini tahrip eden- çünkü katı materyalist bir temele dayanan- teknolojik gelişmelerin ve insanlığı daha önce hayal bile edemediği EKOLOJİK felâketlerle karşı karşıya getiren çılgınca faaliyetlerin bir sonucu olarak öngörülmüştür: Toprağın, havanın ve suyun sanayi atıkları ve şehir çöpleri yüzünden dizginlenemeyen bir şekilde kirlenmesi; bitki örtüsü ve denizlerin artan bir şekilde zehirlenip yok olması; yaygın uyuşturucu ve görünürde “faydalı” ilâç kullanımı sebebiyle İNSAN’IN KENDİ BEDENİNDE ortaya çıkan her türlü genetik bozukluklar ve insanlara yararlı birçok hayvan türünün giderek yok olması. Bütün bunlara, insanın sosyal hayatındaki hızlı bozulmayı ve çürümeyi, cinsî sapıklıkları, suçları ve şiddeti ve son aşamada nükleer dehşeti ilâve edebiliriz: 

Bunların tamamı, son tahlilde, insanın Allah’a (cc) ve mutlak manevî / ahlâkî değerlere karşı umursamazlığının ve bunun yerine, “maddî ilerleme”yi tek önemli hedef sayan inançlara tutsaklığının bir sonucudur.” 1 açıklamasıyla konu net bir fotoğraf gibi düşünenlerin gözü önüne serilmiştir. İlâhî programın uygulamalarını değiştirmeye çalışanların, bu İlâhî ikazlar ışığında: “Madem rûy-i zemin bir sofra-i Rahman’dır, insanın şerefine kurulmuştur.” (Sözler- 20. Söz) uyanmaları ve bu İlâhî programlara dokunmaktan vazgeçmeleri, âcilen beklenmektedir. Fıtrata aykırı olan bu çalışmalara son verilmeyip, ısrarla devam edilmesi durumunda, şayet kalabilirse gelecek kuşağa, TOKSİNLERLE DOLDURULMUŞ BİR MUTFAK ve hastahanelere dönüşmüş evlerin miras olarak kalacağı unutulmamalıdır.

Sağlıklı beslenme, bir topluluğun hayatta kalabilme problemi olduğu gibi, besin değeri olmayan toksin deposu endüstriyel ürünlerle beslenme, temelinden çökmesine sebep olabilecektir. Nesillerin hayat kalitesi ile birlikte, ekonomik hayat ve güvenlik problemlerinin çözümsüz bir hal alacağı kolaylıkla hesaplanabilir. Bu gerçekler karşısında besin değeri olmayan, organizmada TOKSİN YIĞILMALARINA sebep olan ve sindirim sisteminin tanımadığı kimyasal ürünlerin bir an önce insanların hayatından çıkarılması, toplum sağlığının vazgeçilmez temel kuralı ve insanlık hakkıdır. Besinlere karıştırılan sayısız katkı maddesi ile, organizmanın bağışıklık sistemi baskılanıp iflâs ettirilmesi sonucu, hayat sermayesi meyve veremeyecek bir hale getirilmektedir. Organizma sağlıklı gıdalarla beslendiğinde, bağışıklık sistemi (otoimmün sistem) güçlü olacağından, hücre ve organlara zararlı maddeler giremeyecek ve bazı toksik maddeler alındığında bile, yorulmadan zararsız hale getirebilecektir.

İlâhî hayattar bir makine olarak yaratılıp, belli bir süre kullanılmak üzere insana emanet edilen, son derece karışık fonksiyonlar yapabilme kabiliyetindeki cihazlar topluluğundan meydana gelen insan vücudu, sağlıklı beslenme ile desteklendiğinde, hayat yolculuğu boyunca arıza vermeden huzurlu bir şekilde faaliyetlerini sürdürecektir. Bu yolculukta yüksek kaliteli yakıt hükmündeki sağlıklı, helâl ve temiz gıdalardan sağlanacak enerji, organizmanın fonksiyonlarını problemsiz bir işleyişle hareket ettirecektir. Sağlıklı, kaliteli ve katkısız gıdalarla beslenme ihtiyacı karşılandığında, organizmanın maddî sağlığı huzurlu ve dengeli olacağından, manevî yönleriyle de yükseliş gösterecektir. Sağlıklı ve helâl gıdalardan sağlanan enerji, trilyonlarca hücrenin HAYAT YAKITI olduğundan, bu hücrelerin yaptığı zikir ve tesbihin gerçekleşmesine kuvvet sağlayacaktır. GDO ürünleri, emülgatörler (E) ve daha birçok zararlı kimyasal katkı maddesinin karıştırıldığı endüstriyel besin maddeleri, organizmanın biyokimyasal yapısı tarafından tanınmadıkları, sindirilemedikleri ve vücudun belirli yerlerinde atık olarak yığıldıklarından, fizyolojik işlem mekanizmalarında tıkanmalara sebep olurlar. Bu tıkanmalar sonucu biriken zararlı atıklar, hücrelerdeki zikir ve tesbihata engel olmaktadır. Sağlıklı ve helâl gıdalarla yapılan beslenme de bir ibadet halini alacağından, katkılı ve sağlıksız besinlerle bozulan hücre beslenmesi, ZİKİR, FİKİR ve ŞÜKÜR kanallarının tıkanmaları sonucunda, ibadet fonksiyonlarını gerçekleştiremeyeceklerinden, vücudun zararı ikiye katlanacaktır.

SAĞLICAKLA KALIN.

Dipnot:

1) Muhammed ESED, Kur’ân Mesajı, s. 991, İşâret Yayınları 2021.

Okunma Sayısı: 2376
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı