"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Sağlıksız beslenmenin ruh sağlığına yansımaları (1)

Feyzullah ERGÜN
26 Mayıs 2021, Çarşamba
Yaşadığımız zaman diliminde gerçekleşen sosyolojik değişiklikler ve teknolojinin getirdiği kolaylıklar sonucu, temelinden bozguna uğratılan beslenme ihtiyacı, insan organizmasında birçok akut ve kronik hastalığa sebep olduğu gibi, psikolojik denge ve ahlâk yapısında erozyonlara kaynaklık etmektedir.

Yoğun şekilde artan göçler ve şehirleşme sonucunda sağlıklı besin kaynaklarına ulaşılması, bunun yanında az bir emekle çok ürün alma hırsının doğurduğu, genetiği değiştirilmiş organizmalar (GDO), emülgatörler (E) ve yoğun tarım ilâçlarının uygulama alanında yaygınlaşması, problemlerin giderek artmasına sebep oluşturmaktadır. Yaradılış kanunlarına müdahale ederek nesillerin fesadını planlayanların, gıdaların iç yapılarına çeşitli metotlarla nüfuz etmeleri sonucunda gerçekleşen yıkım dikkatlerden kaçırılmaktadır.

Kur’ân-ı Mu’ciz ül Beyan’ın penceresinden bakıldığında, zamanımızda gerçekleştirilen, neslin ve ekinin yaradılış kanunlarına, beşerin kirli elinin müdahalesinin haberleri açıkça görülebilmektedir. 

İlâhî dengeye zıt olan uygulama ve musîbetlere işaret eden Rum Sûresi 41. âyette: “İnsanların kendi ellerinin kazandığı şeyler yüzünden, KARADA ve DENİZDE fesat meydana geldi (ki Allah) yaptıklarının bazısını kendilerine tattırsın ki vazgeçsinler.” İlâhî ikazıyla uyarmaktadır. Abese Sûresi 24. âyette de önemli bir problemine işaret edilmektedir: “Bir de o insan, yediklerine bir baksın.” 

Zamanımızda kimyevî maddelerle, gıdaların yaradılış genetiğine müdahale edilerek, farklı ürünler elde edilmesi sonucu, ortaya çıkan hastalıklar, dikkat ve ibretle bakılmadığından görülememektedir. Üstâd Bediüzzaman Said Nursî’nin (ra) “Evet, hile medeniyetin perdesi altında tesettür edebilir” 1 uyarısı ışığında bakıldığında, medeniyetin bir dalı olan teknolojik araştırmaların perde arkasında, saklanmak istenen gerçekler rahatlıkla örtülebilmektedir. Özellikle gıda tarım ve teknolojisinde, vazgeçilmez hale getirilen kimyevî katkı maddelerinin yanında, tarım ilâçlarının da sağlıklı beslenmeyi ortadan kaldırmaktadır. Gıdada lezzet ve iştahı körükleyen kimyevî maddelerle yüklü sun’î gıdalar, sindirilemedikleri için, doku ve hücrelerde biriken atıklar halinde depolanırlar. Zaman içinde bu atıklarla meydana gelen toksinler, hastalıklara ve psikolojik davranış bozukluklarına sebep olur.

Zamanımızda lezzet merkezli beslenmeye önem verildiğinden organizmanın gerçek anlamda beslenmesi değil de, açlık duygusunun giderilmesi hedefine odaklanılmaktadır. Sindirim sisteminin yalnız ağız, yemek borusu, mide ve bağırsaklardan oluşmadığı gerçeği de, çok defa hatırlanmamaktadır. Oysa ki, sisteme gönderilen gıdaların, ince işlemler görecek metabolizma macerası, sistemin daha sonraki kısımlarında devam edecektir. Üstad Bediüzzaman Said Nursî’nin (ra) bir talebesine söylediği “Boğazına sahip olmayan, hiçbir yerine sahip olamaz. BÜTÜN FENALIKLAR BOĞAZDAN GELİR” (Anlatan: Mustafa Birlik, (Son Şahitler, Necmeddin Şahiner) İkazının, her zihinde canlı tutulması, beslenmemizde koruyucu bir işaret lambası unutulmamalıdır.

Vücudumuzun enerji ihtiyacını karşılayabilmek için kimyevî katkı maddeleri ve aşırı hormon uygulamaları yapılmaktadır. “İnsan ve hayvan sağlığına zarar verebileceği gibi bitkilerinde genetiğini de bozarak özellikle hamile kadınları ve karnındaki çocuğu etkilemektedirler. 

Zira Dr. Carol Simontacchi’nin ‘ruh hastası yapanlar: Gıda sektörü beynimizi nasıl bozuyor ve çocuklarımıza nasıl zarar veriyor?’ adlı kitabında gıda bizim davranışlarımızda hem olumlu hem de olumsuz yönde etkilemede en güçlü etkendir demektedir. İnsan vücudunun yeterli ve gerekli besinleri alamaması, insanların normal davranışlarını olumsuz etkilemekte, insanı dengesiz ve saldırgan yapmaktadır. Meselâ yağda çözünen vitaminlerden A vitamini, beyin algılama sinyallerinde önemli rol oynar. Son araştırmalara göre diğer yağda eriyen vitamin olan D3 vitamininin vücutta yeterli bulunmaması depresyon ve panik oluşturuyor. D vitamini beyinde öğrenmeyi ve hafızayı güçlendiriyor, beyin motor kontrol sistemine yardımcı oluyor. Birçok B vitamini kompleksi eksikliği, kişide ALZHEİMER hastalığına ve başka birçok ruhî bozukluklara sebep oluyor.

İnsan vücudunda çinko eksikliği, beyindeki birçok enzimsel reaksiyonu yavaşlatır, çünkü beyindeki bu faaliyetler olumsuz etkilenir. Vücuttaki magnezyum eksikliği de kişilik bölünmesi, saldırganlık, şizofreni gibi birçok nörolojik bozukluklara sebep olabilir. İyot, sağlıklı beyin gelişimi için gereklidir. İyot eksikliği beyinde merkezi sinir sisteminde tamiri mümkün olmayan hasarlar bırakabilir. Ana rahmindeyken çocuğun fetus gelişiminde iyot eksikliği zekâ geriliğine, ruhî ve fizikî gelişme bozukluğuna sebep olur.” 2

SAĞLICAKLA KALIN.

Dipnotlar:

1) Bediüzzaman Said NURSÎ, ESDE, s. 388, Yeni Asya Neşriyat 2017.

2) İsmail TOKALAK, Dünyada Gıda Terörü, s. 56 Ataç Yayınları 2016.

Okunma Sayısı: 2399
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı