Şafii Hakikî, ölümden başka yarattığı bütün dertlerin devalarını, çarelerini de yaratmış.
En tehlikeli, en çaresiz görünen marazların, hastalıkların devasını da halk eden Cenab-ı Hak insanoğluna da o ilâçları arayan bulur; siz de arayın bulun buyuruyor. İnsanoğlu bu güne kadar bir virüse tam çare bulmakta acze düşüp, pes etmiş vaziyette.
Türkiye’deki ve dünyadaki tıp otoriteleri koronaya karşı teslim bayrağını çekip, çareyi maske, mesafe, hijyen ve bazı yasaklarla bu salgının üstesinden gelmeye çalışıyor. Bu gayretler de aradan geçen bunca zamana rağmen kayda değer ‘kesin sonuç’ vermedi maalesef görüldü.
Cenab-ı Hak hiçbir sebep yok iken kuluna eziyet etmeyeceğine göre bu işin kader boyutunu nazara alarak, acaba gayretullah’a dokunacak hangi hatalarımız oldu da başta korona olmak üzere sair musîbet ve belâlara maruz kaldık diyerek kendimizi hesaba çekmeliyiz.
Üstadın; “zaaf-ı imandan gelen tuğyanlar musîbet-i ammeye sebebiyet verir” tesbitlerini dikkate alarak kusurlarımızdan, günahlarımızdan nedamet ederek vazgeçebilsek... Zaten kulluğumuzun bir gereğidir bu. Belki de Yüce Allah şefkat ve merhametiyle muzdarip olduğumuz salgınlara son verir.
Üstadın; “musîbet ve belâlar duânın vaktidir..” ve “musîbet ve belâlar dergâh-ı İlâhi’ye iltica etmek için birer kader kamçısıdır..” tesbitleri çerçevesinde biz de zamanımızın önemli bir kısmını samimî ve içten duâ ve yakarışlarla geçirsek. Bolca başta Kur’ân, Cevşen-ül Kebir olmak üzere diğer evrad-ı ezkârla zamanımızı değerlendirebilsek.
Kendisine zerk edilen öldürücü zehirlere karşı Üstadın bolca Cevşen-ül Kebiri ve Evrad-ı Bahayiye okuyarak şifa bulduğunu hatırda tutmalıyız.
Yine Üstadın; “Risale-i Nur sadâka-i makbule gibi musîbet ve belâların Anadolu’ya girmemesine en büyük vesiledir...” tesbitlerine ilâve olarak Nur hizmetlerine ara verilip, tatili zamanında da belâ ve musîbetlerin gelmesinden korkulur. Biz de bu tavsiyeleri dikkate alarak Nur hizmetlerini yapmakla mükellef olduğumuzu unutmamalıyız.
Bu meyanda musîbet ve belâların sona ermesi için zamanımızın önemli bir kısmını Risale-i Nur okumalarına ve hizmetlerine ayırmalıyız.