"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Devlet idaresinde Avrupa’dan almamız gerekenler

Kâzım GÜLEÇYÜZ
24 Eylül 2024, Salı
Osmanlının son dönemlerinden itibaren gündemimize yerleşen “medenîleşme, modernleşme, çağdaşlaşma” tartışmalarında yeri geldikçe hep tekrarlanan bir söylem var:

“Batının sadece ilim ve tekniğini alalım; ama sefahet ve bozuk ahlâkına kesinlikle geçit vermeyelim.”

İkinci Meşrutiyet ve sonrasında bu tartışmalara aktif şekilde katılıp görüş bildiren Üstad Bediüzzaman’ın da bu manada ifadeleri mevcut.

Bazı örneklerini aktaralım.

Meselâ Hutbe-i Şamiye’de diyor ki:

“Bizim muradımız, medeniyetin mehasini ve beşere menfaati bulunan iyilikleridir. Yoksa medeniyetin günahları, seyyiatları [fenalıkları] değil.” (Eski Said Dönemi Eserleri, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul-2020, s. 245)

Şu cümleler de İkinci Meşrutiyetin ilanından üç gün sonra Sultanahmet meydanındaki mitingde irad edip Selanik’te tekrarladığı “Hürriyete Hitap” nutkundan:

“Zünub ve mesâvî-i medeniyeti [medeniyetin günah ve fenalıklarını] hudud-u hürriyet ve medeniyetimize [hürriyet ve medeniyet sınırlarımıza] girmekten seyf-i şeriatla [şeriat kılıcıyla] yasak edeceğiz. [...]

“Kesb-i medeniyette [medeniyetin kazanımlarını elde etmekte] Japonlara iktida [örnek alıp uymak] bize lâzımdır ki, onlar Avrupa’dan mehasin-i medeniyeti [medeniyetin iyilik ve güzelliklerini] almakla beraber, her kavmin maye-i bekası [devam ve bekasının mayası] olan âdât-ı milliyelerini [millî gelenek ve hasletlerini] muhafaza ettiler.” (Age, s. 93)

Onun konuya yaklaşımını tamamlayan son derece orijinal bir ifadesi de 19-26 Aralık 1908 tarihlerinde Kürt Teavün ve Terakki gazetesinde “Meb’usana Hitap” başlığıyla yayınlanan makalesindeki şu sözlerinde:

“Avrupa’dan ahz u iktibasa [bazı şeyleri iktibas edip almaya] muhtacız. İhtiyacımız idare-i mülk [devlet idaresi] ve tanzim-i kuva-yı harbiye-i bahriyeden [deniz ve harp kuvvetlerinin tanziminden] ve fünun [fenler] ve sanayiden işimize yarayanlarıdır. Dinimizin emriyle.” (Age, s. 34)

Demek ki, Bediüzzaman devlet idaresine taallûk eden hususlarda da Avrupa’nın geliştirdiği usul ve tekniklerden işimize yarayanların alınmasına taraftar ve dahası bunu dinin emri olarak değerlendiriyor.

Bugünün Avrupa Birliği kriterleri, hukuk ve demokratikleşme reformları da öyle değil mi?

(Şeriat Cumhuriyet Demokrasi kitabımızdan, s. 82)

Okunma Sayısı: 2207
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Semanur Tunoğlu

    24.9.2024 10:18:54

    Dolayısıyla Avrupa'nın bir şeyini almaya talipseka her şeyini alacağız demektir. Zaten almıyorum deme muhayyerliğimiz de yoktur. Dünyanın gidişatı bu. Her toplum aynı durumda. Tek istisnası askeri gücünü almamıza izin vermezler.

  • Semanur Tunoğlu

    24.9.2024 10:16:04

    Ekonomik olarak da güçlü ülkeler daha az gelişmiş ülkeleri pazar haline getirip sömürmeye devam ederler. Mesela Türkiye'nin kaynakları sınırlıdır. Kendine yetmiyor. Başka ülkeleri sömürmedikçe zengileşmesi mümkün değil. Başka ülkeleri güdümü altına almaya da güçlü devletler izin vermez.

  • Semanur Tunoğlu

    24.9.2024 10:13:19

    Askeri ve ekonomik üstünlüğü elde etmek kokay mıdır? Öyle almakla alınır mı? Tabiki hayır. Güçlü devletler zayıf devletlere askeri donanım konusunda yol açmazlar. Mesela atom bombası elde etmek isteyen ülkelere yaptırım yaparlar. Askeri üretim için gereken hammaddeye ulaşımlarını engellerler. Kendileri ise herhangi bir sınırlamaya tabi olmadan askeri güçlerini geliştirmeye devam ederler.

  • Semanur Tunoğlu

    24.9.2024 10:10:40

    Ayrıca bugün gelişmiş ülkelerin gerisinde kalmamızın ana nedeni bilimsel ve teknolojik gelişmeleri almıyor oluşumuz değildir. Bilakis bilim ve teknoloji dünyanın her yerinde eş zamanlı olarak ilerlemektedir. Güçlü devletlerin üstünlüğü askeri ve ekonomik üstünlükten kaynaklanmaktadır.

  • Semanur Tunoğlu

    24.9.2024 10:08:02

    Evet Avrupa'dan bilim ve teknolojiyi alalım. Ama unutulmaması gereken bir şey var, bunlar elde edilirken kültürü ile beraber geliyor. Sadece Türkiye için değil, bütün geri kalmış toplumlar için bu durum böyledir. Fennini alalım ahlakını almayalım önermesi gerçek hayatta uygulanamıyor. Uygulanamaz da. Öyle bir toplum yok.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı