Her seçim, oy kullanma hakkına sahip olan herkes için yeni bir fırsat. Halinden ve gidişattan memnun olanlar için de, olmayanlar için de.
Memnun olanlar oylarını bu vaziyetin devamını sağlayacak yönde kullanırlar, olmayanlar aksi yönde.
Peki, mevcut durumda halinden ve gidişattan memnun olanlar mı daha fazla, olmayanlar mı? Kamuoyu araştırmaları ve sokağın nabzı hangi şıkka işaret ediyor, belli.
Ezici bir çoğunluğun bilhassa ekonomik krizden, hayat pahalılığından, geçim sıkıntısından şikayetçi olduğu çok açık. Durum ortada ve yaşanan sıkıntı herkesi etkiliyor.
Geçen sene Mayıs’ta milletvekili ve cumhurbaşkanı seçimlerinin yapıldığı ortamda da ekonomik sıkıntı had safhadaydı. Ama sandıktan çıktığı açıklanan sonuçlar ortada.
Büyük çoğunluğun akıl erdiremediği ve makul bir açıklama getiremediği bu sonuçlarla ilgili çok şey söylendi, yazılıp çizildi.
Sonrasındaki süreçte ve bugün gelinen noktada ise sıkıntılar çok daha ileri boyutlara tırmandı. Bakalım bu defa yerel seçim sandıklarından nasıl bir sonuç çıkacak?
Gerçi yerel seçimlerin şartları ve dinamikleri genel seçimlerden farklı. Çıkacak neticeleri esas itibarıyla o şartlara göre değerlendirmek gerekiyor. Bu noktada seçime giren her parti, rahmetli Demirel’in tabiriyle kantara çıkacak ve alacağı neticeye göre “kaç okka” çektiğini görecek.
Ama iktidar ve muhalefet oylarının toplamına bakıldığı zaman, o tablodan siyasetin geneline ilişkin sonuçlar çıkarmak da mümkün olacak ve sonrasındaki süreçte siyasetin gündemi ona göre şekillenecek.
Yerel seçimle elimize geçen yeni fırsatı, mevcut durumun—daha da kötüleşerek—devamını sağlayacak şekilde mi kullanacağız, yoksa bu gidişe fren koyup yeni bir sayfa açmak için mi? Bu sualin cevabını oy sandığında yapacağımız tercihlerle vereceğiz.
Bu seçim de öncekiler gibi aynı sistemle yapılıyor. Kampanyaların ve propaganda çalışmalarının taraflar açısından hangi şartlarda yapıldığı da herkesin malûmu.
Ama diğer tarafta halkın günlük hayatında karşı karşıya olduğu reel gerçekler var. Oy tercihleri bu gerçeklere göre yapıldığı takdirde çıkması gereken sonuç ise belli.
Dileğimiz bu yeni fırsatın da heba edilmemesi ve tercihlerin demokrasinin, hukukun, adalet ve hakkaniyetin, hak ve hürriyetlerin, ortak aklın, sağduyunun ve vicdanın önünü açacak istikamette kullanılması.