"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kemalizmin ömrünü uzatan tavırlar

Kâzım GÜLEÇYÜZ
13 Temmuz 2024, Cumartesi
''Masumlara yapılan zulümlerin son bulması için yapılan dualara kâinatın zerratı adedince amin diyoruz” diye yazan okurumuz, bir hususa dikkat çekiyor:

“Ancak duaların kabulüne çok ciddi engeller var. En başta bazı büyüklerin hâlâ resmî ideolojiye sığınarak teslim olmaları gibi...”

Okuyucumuzun kendi dost ve akraba çevresinden verdiği ibretli örneklerin benzerlerini, belli günlerde resmî ideoloji ve sembollerine güzellemeler yapılan bazı sosyal medya paylaşımlarında da müşahede etmekteyiz.

Başörtüsü yasağının ayyuka çıktığı 28 Şubat dönemindeki protesto eylemlerinde ve mitinglerde de benzer hallere şahit olmuştuk.

Oralarda taşınan Zübeyde ve Latife Hanım posterleri ve onları referans gösteren siyasî söylemler bunun en çok bilinen örnekleri.

Halbuki başörtüsü yasağını dayatanlar bunu Atatürkçülük adına yaptılar, ki daha Kurtuluş Savaşının devam ettiği günlerde savaş sonrasındaki hedeflerini not ettirirken “Tesettür kalkacak” maddesini de yazdıran M. Kemal’in yaklaşımı bunu gerektiriyordu.

Tuhaf olan, başörtüsü hakkını savunanların bu yaklaşımdan medet ummalarıydı. Ve biz o zaman bu tavrı çok eleştirdik. Hukuksuz ve yasakçı dayatmayı, kaynağı olan adrese şikâyet edip ondan çare beklemenin hem netice vermeyeceğini, hem de zillet gibi alçaltıcı bir sonuç doğuracağını söyledik.

Bu tavrın, yasağın ömrünü daha da uzatmaktan başka bir işe yaramadığı da görüldü.

Resmî ideolojiye sahiplenme yönündeki diğer gayretler için de aynı şeyi söylemek mümkün. 15-20 Temmuz kasırgasında yerle bir edilen devâsâ medya organlarının, vaktiyle belli günlerde resmî ideoloji propagandası için nasıl kullanıldıklarını hatırlayalım.

Sonrasında yaşananlar ve gelinen nokta ortada. O abartılı övgü ve propagandalar da resmî ideolojinin ömrünü uzatmaktan başka bir sonuç vermezken, buna alet olanlar hiçbir şekilde yaranamadıkları “devrim muhafızları” tarafından insafsızca tasfiye edildi.

Üstelik bu tasfiyeler, kurulan kumpasla karşı karşıya getirilip çatıştırıldıkları, yine Kemalizmin ömrünü uzatmak için kullanılan ve onlar için de son kullanma tarihi yaklaşan “dindar” siyasetçilerin eliyle gerçekleştirildi.

Çare, 5. Şua’daki hakikatlerin idrakinde...

Okunma Sayısı: 3347
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Turgay Namdar

    13.7.2024 16:32:13

    Cay-ı ibret bir hikaye: Seksenlerde kelaynak kuşları için koruma kanunu çıkarıldığında bizi de koruyun bizim de soyumuz tükenmek üzere diye feryâd eden kemalist ruh, bu gün kendisini ihya edenleri yemekle meşgul.

  • Necati

    13.7.2024 14:27:18

    Ahir zamanda olduğumuz bir gerçek. Zamanın dehşetli fitnesini, ve altatarak iş gören tahripkar, münafık zihniyetini anlayanlar ve zındıka komitelerinin tuzaklarına düşüyorlar. Bediüzzaman hazretlerini ve Risale-i Nurları ciddi olarak okuyup anlamak suretiyle ancak bu fitnelerden kurtulabiliriz.

  • Erhan

    13.7.2024 12:19:03

    Kim ne derse desin, 15-20 Temmuz bir soykırım sürecinin başlangıcıdır. bu kadar büyük bir operasyon yapabilmek için, bu kadar geçerli bir sebebe ihtiyaç vardı ve bana göre bu tamamen bir tiyatro ve sonuçlar ortada. bu kadar masum mazlum insanlara zulmedenleri Cenabı Allah’a havale ediyoruz. ayrıca Kemalizm bu şekilde suret Hak’tan görünen insanlarda yeniden vücut bulmuş oldu. tablo ortada kimler kimlerle.

  • Burhan Kula

    13.7.2024 08:55:03

    15-20 temmuz süreci çok masumların canının yandığı suçsuz günahsız insanların işinden aşından edildiği daha da kötüsü hapis cezaları aldığı ve maalesef muhafazar denilen büyük bir kesiminde bu duruma destek verip sessiz kaldığı vicdansız bir zalimane dönem oldu. Umarım daha fazla insanlar üzülmez, bir barış iklimi oluşur, Darbeci suçlular cezalarını çeker ama darbeyle hiçbir alakası olmayan masumlara yapılan haksızlıklar son bulur.

  • Ferhat

    13.7.2024 05:55:14

    Tespitler çok yerinde. Bitkisel hayata giren Kemalizm, ondan medet umanlarla ve tek adam rejimiyle birlikte yeniden hayat bulmuştur. Kemalist ideolojinin en büyük başarısı, kendisine karşı olan dindarların eliyle canlanması, hayat bulmasıdır. Allah sizden razı olsun.

  • Kerim Soyten

    13.7.2024 03:06:59

    O da bitmek üzere gibi hissediyorum... an kaldı belki de

  • S.topuz

    13.7.2024 00:57:55

    ..."Sultan Mehmed Fatih'in zamanında hikâye edilen meşhur ve manidar "Cibali Baba kıssası" nev'inden olarak bir kısım ehl-i velayet, zahiren muhakemeli ve âkıl görünürken, meczubdurlar. Ve bir kısmı dahi; bazan sahvede ve daire-i akılda görünür, bazan aklın ve muhakemenin haricinde bir hâle girer. Şu kısımdan bir sınıfı ehl-i iltibastır, tefrik etmiyor. Sekir halinde gördüğü bir mes'eleyi halet-i sahvede tatbik eder, hata eder ve hata ettiğini bilmez. Meczubların bir kısmı ise indallah mahfuzdur, dalalete sülûk etmez. Diğer bir kısmı ise mahfuz değiller, bid'at ve dalalet fırkalarında bulunabilirler. Hattâ kâfirler içinde bulunabileceği ihtimal verilmiş."... Bediüzzaman Said Nursi, Risale-i Nur Külliyatı, Hakikat Nurları - 126 🙌🌹🤲🌹❤☝️🌙😪😭😥😡😤🕊🕊🕊🌍🇪🇺🇹🇷🇵🇸🇵🇸🇵🇸🇵🇸🇵🇸

  • S.topuz

    13.7.2024 00:54:59

    ..."Bir zaman ben, bir kısım ehl-i dalalete mühim bir vakitte kahr ile dua ettim. Bedduama karşı müdhiş bir kuvvet-i maneviye çıktı. Hem duamı geri veriyordu, hem beni men'etti. Sonra gördüm ki: O kısım ehl-i dalalet, hilaf-ı hak icraatında bir kuvve-i maneviyenin teshilatıyla, arkasına aldığı halkı sürükleyip gidiyor. Muvaffak oluyor. Yalnız cebr ile değil, belki velayet kuvvetinden gelen bir arzu ile imtizac ettiği için, ehl-i imanın bir kısmı o arzuya kapılıp hoş görüyorlar, çok fena telakki etmiyorlar. İşte bu iki sırrı hissettiğim vakit dehşet aldım, Fesübhanallah dedim. "Tarîk-ı haktan başka velayet bulunabilir mi? Hususan müdhiş bir cereyan-ı dalalete ehl-i hakikat tarafdar çıkar mı?" dedim. "... Bediüzzaman Said Nursi, Risale-i Nur Külliyatı, Hakikat Nurları - 125

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı