AYM’nin 703 sayılı KHK ile Cumhurbaşkanına verilen, Merkez Bankası Başkanı ve rektör atamaları dahil birçok yetkiyi, yürürlüğe girip 6 yıl boyunca tepe tepe ve sorumsuzca kullanıldıktan sonra iptal etmesi, tek adam rejiminin nasıl bir hukuk dışılık üzerine bina edildiğini gösteren yeni ve çarpıcı bir örnek.
Gerçi bu iptallerin pratikte çok fazla bir anlamı yok gibi. Çünkü söz konusu yetkiler 6 yıl kullanılıp nice hukuksuz atamalar yapılmış. Ve hukuka aykırılığı bunca zaman sonra karara bağlanan atama ve tasarruflarla devletin çarkları alt üst edilmiş.
Ve söz konusu yetkileri, kamu hizmetine girme hakkıyla ilişkilendirip, “Temel hak ve hürriyetler KHK ile düzenlenemez” gerekçesiyle iptal eden AYM, bu prensibe aykırılığın, KHK ile yapılan düzenlemelerin kanunla yapılması suretiyle giderilebileceğini belirterek, bunun için bir yıl süre vermiş.
6 yıllık hukuk dışı bir uygulama ve artı bir yıl da “düzeltme” müddeti… Hangisi nasıl düzeltilebilecekse! Bir de bu KHK’ları çıkaran iradeden gerçek bir “düzeltme” beklemenin abesiyeti de ayrı bir bahis.
Gelinen noktada iyice netleşen gerçek şu ki; Türkiye 15-20 Temmuz ve OHAL üzerinden tek adam rejimine bu hukuksuz KHK’larla sürüklendi. AYM’nin iptal kararına konu olan son KHK, devede kulak veya buzdağının görünen yüzünün bir parçası.
Yüksek Mahkeme daha öncesinde de başka bazı KHK’lar için kısmî iptal kararları vermişti.
Ama KHK meselesi öylesine devasa ve dallı budaklı bir sorun ki, böyle parça buçuk iptallerle düzeltilebilmesi kesinlikle mümkün değil.
Atama yetkilerine ve devletin işleyişine dair KHK’ların yanında, en az 150 bin kişinin çok önceden hazırlanan tasfiye ve kıyım listelerine istinaden, neyle suçlandıklarını dahi öğrenemeden ve savunmaları da alınmadan, sorgusuz sualsiz ve bütün kazanılmış hakları gasp edilerek ihraç edildiği KHK’lar da var. 8 yıldır KHK’lılar olarak anılan ve içinde her görüşten insanın yer aldığı mağdurlar kitlesini doğuran, işte bu KHK’lar.
Konunun AYM kararıyla tekrar gündeme gelmesi, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in 1987’de DYP Genel Başkanı sıfatıyla Meclisteki bütçe görüşmelerinde yaptığı konuşmadaki “Kişi haklarıyla ilgili KHK olmaz, olmamalı. Temel hakları düzenleyen KHK olmaz. Devlet memurlarının, çalışanların haklarını tanzim eden KHK da olmaz. Bunu toplumun her safhasına teşmil ederseniz, işin içinden çıkılmaz” sözlerini bir kez daha hatırlattı.
Evet, temel haklar, kişi hakları, özlük hakları KHK ile düzenlenemez, Düzenlendiği takdirde işin içinden çıkılmaz, çıkılamaz. 15-20 Temmuz süreci ve tek adam rejimi Türkiye’yi bu “içinden çıkılmaz” duruma soktu. Çıkışın tek yolu ise hukuka dönüş.