“Ben bildiğiniz iddialardan dolayı 8 yıl 1 ay 15 gün ceza aldım. Cezaevine girdiğimde 23 yaşındaydım. Cezamı bitirdim, yeni çıktım, ama çıktığımdan beri adeta toplumdan tecrit edilmiş durumdayım. Hakkâriliyim. İş için nereye gitsem kapılar yüzüme kapanıyor. Ben ne yapabilirim? Allah aşkına söyleyin.”
Mesajın sahibine şu cevabı verdik:
“Sizin ve benzer durumdakilerin sıkıntılarını duyurup gündemde tutma gayretimizi sürdürmekten başka birşey elimizden gelmiyor ne yazık ki. Allah yardımcınız olsun.”
Gerçekten, yaşadığımız süreçte yapılmaya devam edilen hukuksuz uygulamaların yol açtığı çok yönlü ve çok boyutlu mağduriyetler saymakla bitmiyor. Çoğu delilsiz suçlamalara muhatap kılınarak senelerce cezaevi çilesi çektirilen insanlar, dışarı çıktıkları zaman da çaresiz bir şekilde ortada bırakılıyor.
(Yasal infaz süreleri tamamlandığı halde hâlâ tahliye edilmeyenlerin hali ayrı bir fasıl.)
Geçen Ağustos’ta güncellenip Saraya sunulduğu belirtilen raporda, “örgütten ayrılan”lara münhasır olarak dile getirilen “Çocuklarının nafakalarının temini, ev kirası gibi rutin ödemelerinde örgüte muhtaç bırakılmamalılar. Devlet bu kişilerden askerlik yapmayanı askere aldığına, gelir elde edenden vergi almaya devam ettiğine göre, kamudan ihraç edilen örgüt üyelerinin özel sektörde çalışabilmesi için hukukî bir engelden ziyade psikolojik engel bulunmamalı” tavsiyeleri, eksik de olsa bu durumdaki insanları ilgilendiriyor.
(Tavsiyedeki garip ifade ile “Hukukî engel yok, psikolojik engel de olmamalı” manasının kastedildiğini düşündüğümüz takdirde.)
KHK mağduriyetlerinin giderilmesi için bir kanun tasarısı hazırlayıp ilgili adreslere ulaştırdığını belirten Prof. Dr. İzzet Özgenç’in “Hangi suçu işlerse işlesin, mahkûm olduğu cezayı çektikten belli bir süre sonra kişi yoksun olduğu hakları geri alabiliyorken, somut bir suç işlemedikleri halde kamudan ihraç edilen kişilerden bu imkânın ilânihaye esirgenmesinin hukukî bir izahı yok” sözleri de yine aynı insanî soruna dikkatleri çeviriyor.
KHK’lılar için kullanılan “Sivil ölüme terk edildiler” tabirinin ifade ettiği mana işte bu.
Ve sosyal hukuk devletiyiz, öyle mi?!!