“Bugün dibine kadar rüşvete ve yolsuzluğa bulaşmış olmasına rağmen arkası güçlü diye üzerine gidilemeyen ve yüksek yargı koltuğunda oturan yargıçlar; ‘Mafya liderlerini cezaevinden tahliye etmezsen seni düz hâkim yaparız’ diyerek tehdit edilen, ‘Ama talimatlarımıza uyarsan da yüksek yargıç yaparız’ diyerek terfi ettirilen hâkimler biliyorum.”‘
DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu’nun adlî yıl açılışı vesilesiyle yaptığı değerlendirmedeki bu sözleri üzerine “Kim bu hâkimler?” diye sormuştuk.
Aradan çok geçmedi; yakalanan bir suç örgütünün başıyla bir Yargıtay üyesi arasındaki bağlantı ve ilişkilere dair iddialar gündeme geldi. Bir TV programına çıkarak kendisini savunmaya çalışan bu Yargıtay üyesine de, bu iddialar karşısında sessiz kalan Yargıtay Başkanına da istifa çağrısı yapan hukukçular oldu. Ama kimse istifini bozmadı.
Derken, İstanbul Anadolu Adliyesi Başsavcısının HSK’ya yazdığı dilekçedeki son derece vahim iddialarla gündem sarsıldı:
* Meslektaş sohbetlerinden Anadolu Adliyesinde para karşılığı sulh ceza hâkimliklerinde erişimin engellenmesine dair kararlar verildiği, usulsüz tahliyeler yapıldığı duyumları alındı.
* Tahliye kararlarına savcılık itirazlarının gideceği mahkemelerin ayarlandığı, parası olanın cezaevinden kurtarıldığı konuşuluyor.
* Bu işte menfaat temin eden hâkimlerin tesbit edilip HTS kayıtları, banka kayıtları, mal varlığı araştırılması ve sosyal yaşantılarının hâkim-savcı mesleğiyle bağdaşır olup olmadığının tetkikine ihtiyaç bulunmaktadır.
* Uyuşturucu gibi kötü bir melaneti hoş gören, örgüt elebaşlarını yeni suç işleyeceklerini bile bile yargılama bile yapmadan salıveren, kimyasal zehirlerin toplumu çürütmesine katkı sunan, çalışma arkadaşlarımız üzerinde korku imparatorluğu oluşturup mobbinge maruz bırakan, tavassutta bulunan, yargılamayı etkilemeye teşebbüs eden örgütlü ya da örgütsüz bu yapıların çökertilmesi için gereğinin yapılması...
“Erişimi engelleme kararlarının para karşılığı” verildiği iddiasına da yer verilen yazıyla ilgili haberlere de “erişim yasağı” getirilmesi, bu skandallar zincirine tüy diken bir gelişme oldu.
Bakalım, Adalet Bakanının duyurduğu “inceleme ve soruşturma”dan ne çıkacak, göreceğiz.
Şu aşamada belli olan, yargıdaki çürümenin 15-20 Temmuz süreciyle bu boyutlara ulaştığı.
Yargıyı bu çok acı halden çıkaracak olanlar da, öncelikle, adalet ve vicdan kriterlerinden taviz vermeyen gerçek hukukçular olacak.