Türkiye’nin son dönemde hayatın her alanında kendisini hissettiren bir tıkanıklık yaşaması ve bu tıkanıklığın çok boyutlu krizler şeklinde kendisini göstermesi, aynı zamanda “doğum sancısı” olarak nitelenebilecek yoğun sıkıntılara sebep oluyor.
Sancı iyiden iyiye şiddetlendi; demek ki doğum da bir hayli yakınlaştı. Temennîmiz, bu doğumun, çekilen sıkıntıları unutturacak mutlu bir başlangıca vesile olması. Esasen, Bediüzzaman’ın işaret ettiği gibi, sıkıntı ve musibetler geçmiş hata ve kusurların neticesi, ama gelecek saadetin de başlangıcı.
Gerçek şu ki, İlâhî kanun her zaman olduğu gibi bugün de hükmünü icra ediyor ve neye lâyıksak o şekilde idare olunuyoruz. Içinde debelendiğimiz her bir kriz, sonuçta kendi hatalarımızın neticesi ve tezahürü.
Bu çerçevede, bu sıkıntıları yaşamamızın en önemli sebebi, hadislerle haber verilen ahirzaman hadiselerini doğru teşhis ve tahlil noktasında başarılı olunamayışı. Bunun sebebi ise, Kur’an’ın çağa mesajını okuyup duyurmakla ve bu çerçevede ahirzamanı da bu mesajın ışığında değerlendirip gerekli ikaz ve irşadlarda bulunmakla vazifelendirilen “Çağın Müceddidi”ne kulak verilmemesi.
Bu meyanda yapılan en büyük hatalardan biri, milyonlarca insanın hem ebedî hayatını mahveden, hem de son dönemde yaşadığımız çok boyutlu krizlerde görüldüğü gibi dünyevî saadetinin de canına okuyan ahirzaman eşhasının ve zihniyetinin kimi dindarlarca hâlâ referans olarak görülmesi ve rejiminin onlar tarafından devam ettirilmesi.
Çözüm için, sıkıntıların aslî kaynağından medet umulursa, çıkış yolu bulunabilir mi?
Nitekim bu istikametteki son derece yanlış tercih ve girişimler hep ters tepti; sahiplerini çok hazin ve zelil durumlara düşürdü; ama faturası ve maliyeti onlarla sınırlı kalmadı; topyekûn dinî inkişafa zarar verirken, müstebit ve fitneci zihniyetin ömrünü uzatıp, eldeki kazanımları da heba ettirerek çok gerilere gidilmesine yol açan ağır sonuçlar getirdi.
Ümit ediyoruz ki, hiç değilse yaşanan bunca acı hadiseden sonra Çağın Müceddidinin haklılığı artık anlaşılır, başımıza gelen sıkıntı ve musibetlerden gerekli ibret dersleri çıkarılır ve ona göre hareketle yola devam edilir.
Zaten başka da bir çıkış yolu yok...