Ülkenin yerel seçim sürecine girdiği bir aşamada sınır ötesinde terör saldırılarının ve bilhassa Pençe-Kilit operasyonundan gelen şehit haberlerinin sıklaşması dikkat çekici ve düşündürücü. “Bu seçimi de mi tırmandırılan terörün gölgesinde yapacağız?” diye sorduran endişe verici bir gelişme.
Geçen ay 12 şehit verdiğimiz saldırıların ardından sorulan sualler ise cevapsız. 2022 Nisan’ında başlatılan, 21 aydır devam eden ve şimdiye kadar 150’ye yakın şehit verdiğimiz Pençe-Kilit operasyonunun hedefi neydi? Sınır ötesinde bu kadar uzun süren bir harekât olur mu?
Üs bölgesinde bilhassa bu mevsimde o coğrafyanın daha da zorlaşan iklim şartlarında askerlerimizi korumak için hangi tedbirler alındı, bunlar yeterli mi? Ve bu hava şartları teröristler için de geçerli değil mi ki, bu kadar kolay bir şekilde saldırılar düzenleyip askerlerimize çok ağır kayıplar verdirebiliyorlar?
Peş peşe bunca kayıp vermemizde operasyonların planlama ve uygulanma süreçlerindeki komuta ve sevk yöntemlerinin rolünün de masaya yatırılıp sorgulanması gerekmiyor mu? Bu operasyon için “Strateji olarak da, taktik olarak da yanlış” diyen ve dahası sınır ötesinde kalıcı üs kurulmasına da karşı çıkan komutanların bu itirazları görmezden gelinebilir mi?
Ve hepsinin ötesinde iktidarın özellikle denetim dışı tutulan “güvenlik” politikalarının ve askerî operasyonların her yönüyle ve her boyutuyla mercek altına alınıp enine boyuna incelenmesi ve tartışılması icab etmiyor mu?
9 şehit daha verdiğimiz son saldırının, iktidar tarafından yine terörle suçlanan Can Atalay’ın odağında olduğu krizde konunun Meclis gündemine gelmesinin beklendiği günlerde gerçekleşmesi de hayli manidar.
Görünen o ki, iktidar blokunun hedefi AYM’nin ihlal kararına ve anayasaya rağmen, Yargıtay’ın AYM’ye kafa tutan kararını Mecliste okutup Atalay’ın milletvekilliğini iktidar oylarıyla düşürmek. Ve buna toplu halde karşı çıkan 8 partinin demokrasi ortak paydasındaki dayanışmasını “terör ittifakı” diye karalamak. Ki o birlikteliğin içinde, “PKK’nın sivil uzantısı” olmakla suçladığı, ama desteğine ihtiyaç duyduğu zaman kapısını çalmaktan geri durmadığı DEM Partisi de var.
Terörü siyasî rant hesapları için kullanmaktan ve şehitleri de bu hesaplarına alet etmekten hiç vazgeçmeyen bu samimiyetsiz ve ikiyüzlü siyasetten artık iyice gına geldi...