"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Terör bizi bölemedi-bölemez-2

M. Latif SALİHOĞLU
16 Ağustos 2024, Cuma
(Dünden devam)

Bir diğer husus şudur: İslâm tarihi boyunca dindarlıkta, şecaatte, nâmuslulukta, misafirperverlikte ileri derece olduğu bilinen Müslüman Kürt halkının içinden, böyle vahşi, gaddar, zalim, âsî, itaatsiz, itikadsiz, ibadetsiz bir neslin nasıl olup çıktığına dair hayatî meseleyi adeta kafa patlatırcasına araştırmak lâzım. 

Evet, cidden düşünmek lâzım: Şu mütedeyyin milletin çocukları nasıl oldu da böyle eli kanlı canilere döndüler? Neden böylesi bir bozulmaya mâruz kaldılar?

İşte, bu meselenin de etraflıca tahlil edilmesi ve ona göre gereken tedbirlerin alınması lâzım geliyor.

Yok, bunların hiçbirini görme, düşünme, umursama, sadece ve sadece güvenlik tedbirleriyle problemi çözmeye çalış. Bu olacak şey değil. Zira, sırf bu tarz bir yaklaşımla sıkıntı bitmiyor, problem çözülmüyor; bilâkis, mesele daha da düğüm bağlayıp içinden çıkılmaz bir hale geliyor. Terör bitiyor gibi görünse de, bir süre sonra aynı virüs tekrar nüksedebliyor.

*

Kısaca ifade etmek gerekirse, şunu söylemek mümkün: Söz konusu terör örgütü ile mücadeleyi sürdürürken, meselenin sadece terörden ibaret olmayıp, bu dallı-budaklı yapının dahilî-harici başka el, ayak ve pâyandalarının olduğunu bilmek ve onlara karşı da usûlü dairesinde tedbir almak icap ediyor. Aksi halde, bu kahredici sıkıntı, Allah esirgesin, bir kırk-elli sene daha aynı minvâl üzere sürüp gidecek. 

Yani, geçici olarak görünen duraklama hali, yahut gerileme tablosu, meselenin kökten çözüldüğü anlamına gelmiyor. Kökten bir çözüm bulunmadığı takdirde, geleceğe projektör tutmak da kolay olmuyor.

*

Önemli bir tesbitimiz de şudur ki: 

Kürt etnik damardan beslenen terörist yapıya en çok güç ve enerji veren kaynak, Kemalist Türkçülük cereyanıdır. Zira, Türkçülük-Turancılık cereyanı (1912) bu vatanda yok iken, Kürtçülük (1918) diye bir fikir hareketi de yoktu. Neticede, bunlar birbirini tetikleyip fiştekleyerek, âdeta yek diğerini besler bir hale geldiler.

Bu tesbitimizi doğrulayan, teyid eden iki çarpıcı misâl verelim.

Birincisi: 

Üstad Bediüzzaman’ın Tarihçe-i Hayatında bahsi geçen misâl, eski talebesi ve İşaratül-İ’caz’ın da bir kâtibi olan Müküslü Hamza Efendi ile ilgilidir. 

Bu talebe, Büyük Harpten önce (1914) Van’daki Horhor Medresesinde aldığı derse binaen Türkleri İslâmiyet nâmına severken, 1918’de yüksek tahsil için geldiği İstanbul Üniversitesindeki Türkçü hocalardan aldığı “aksülamel” ile onda da Kürtçülük damarı depreşiyor. Kürt-Teali Cemiyetine gidip üye kaydını yaptırıyor.

Esaret dönüşü talebesinin fenâ halde değiştiğini gören Üstad Bediüzzaman “Eyvâh! Ne kadar bozulmuşsun” diyerek şefkatle kucaklıyor ve bir hafta kadar uğraşıp onu tekrar eski hamiyetine çevirmeye muvaffak oluyor.

İkinci misâl: 

Bu misâl, 1918’de teşkil edilen Kürt-Teali Cemiyetinin kurucularından olup 150’likler listesinde ismi bulunan Mir Celadet Bedirhan’ın ifadeleriyle ilgilidir. 

Bedirhan Bey, 1933’te Suriye’den Mustafa Kemal’e yazdığı mektupta, Türk Ocağı öncülerinden Yusuf Akçura, İsmail Gasprenski gibi Türkçü hocalardan aldığı “aksülamel” ile kendisinin de Kürtçülük yoluna girdiğini uzun uzun beyan ettikten sonra, ayrıca şöyle can alıcı bir ifade kullanıyor:  “...Fakat, ileride göreceğiz ki, Türk Ocakları size Türkçü yetiştirdiği kadar, bize de Kürtçü yetiştiriyordu." 

Dipnotlar:

Doz Yayınları, M. Kemal'e Mektup, s. 22.

Okunma Sayısı: 1320
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Abdullah Tunç

    16.8.2024 15:46:41

    Sorun büyük ve çok yönlü. Devlet millet işbirliği ile ancak çözülebilir.Milletler birer gerçektir,inkâr edile mez.Yalnız millet kavramı doğru tanımlanmalıdır. Farklı renkler ve diller Allah'ın ayetlerindendir.Ce nab-ı Hak ben sizleri taife taife, kabile kabile ayırdım diyor.Yani bu taksimat Allah'ın taksimatıdır. öyleyse hiçbir millet kü çümsenemez, aşağılana maz.Irkçılık,kendi milletini üstün görmek, başka milletleri inkâr etmek, aşağılamak,sümürmek ve düşmanlık yapmaktır. Irkçılık bir cahiliye dönemi zihniyetidir.Ve milletleri birbirine kırdırmak için en tehlikeli bir fitne ve fesat aracıdır.Allah,tanışalım ve yardımlaşalım diye insanları farklı taife ve kabilelere ayırmış.Bir birimizi inkâr ve düşman lık yapalım diye değil.Hadi seler bu ırkçılık olayını net tefsir etmiş olmalı.Bu tu zağa ne millet ve nede devlet artık düşmeme lidir.Bu kadar maddi ve manevi zarar artık yeter. Şimdi düşmanlığı bırakma ve dostane birbirlerimize sarılma zamanıdır.

  • Ahmet Zeki

    16.8.2024 11:19:17

    Üçüncü sırada, ırkçılık politikasından vazgeçilmeli olacaktı

  • Ahmet Zeki

    16.8.2024 11:15:47

    Çare, cehaletin giderilmesi, imanlar tahkiki yapılmalı, işsizlik giderilmeli, hayvancılık ciddi olarak desteklenip geliştirilmeli, ne yapıp edip uyuşturucu ticareti durdurulmalı.

  • Erhan

    16.8.2024 06:43:06

    İçin dışın sağın solun hep kumpas, Çeşmede bırakmadın, su içmeye temiz bir tas, Dirhem dirhem eriyorsun, kalmıyor bedeninde kas, Kalp ve zihnini kaplamış, kapkara zehirli bir pas.

  • Erhan

    16.8.2024 06:37:40

    Etki tepki doğurur derler. ırkçılıktan beslenenler olduğu müddetçe, hele hele bu ırkçılar ülkeyi idare eder konuma geldiği sürece, coğrafyamızda maalesef ırkçılık devam edecektir. ırkçılığın panzehiri ve risale-i nurlardır o da herkesin işine gelmez,

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı