"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Defterler açılsın!

Mehmet KARA
01 Eylül 2019, Pazar
Meclis tatilde, ama siyaset beklendiği gibi hayli hareketli geçiyor.

Parti genel başkanları 23 Mart’ta yapılan seçimde başarılı oldukları illere ziyaretlerde bulunuyorlar. Ziyaretlerde kullandıkları dil yine milleti geriyor. 

Teşekküre gittikleri yerlerde millete teşekkür etmeleri beklenirken, rakiplerini üslûpsuz bir şekilde eleştirip milleti kutuplaştırmayı –maalesef- sürdürüyorlar. 

Siyasetin en temel tartışması ise parti kuracağı söylenen, ama henüz AKP’den istifa etmeyen eski başbakan Ahmet Davutoğlu’nun hem kendisini, hem de şu andaki partisini zor duruma düşürecek bir konuşması oldu.

Davutoğlu, “Terörle mücadele konusunda defterler açılırsa... Birçok insan, insan yüzüne çıkamaz. Bizi bugün eleştirenler insan yüzüne çıkamazlar! 

Açık söylüyorum. Neden mi? İleride bir gün Türkiye Cumhuriyeti tarihi yazıldığı zaman en kritik dönemlerden biri 7 Haziran ile 1 Kasım arasındaki dönem olarak yazılacaktır” sözleriyle neyi kast ettiğini özel bir televizyonunun canlı yayınında -kısmen- izah etse de defterin tamamının açılmadığı görülüyor.

Bu sözlere Erdoğan’ın, “Bu arkadaşlar söyleyecekleri ne varsa bunların hepsini söylesinler. Öyle lâfla herhangi bir tehdit olmaz” şeklinde cevap vermesi meselenin daha çok konuşulacağını gösterdi.

Bahsettiği dönem 20 aylık başbakanlık döneminin bir bölümüydü. Davutoğlu’nun sözünü ettiği bu 5 aylık dönem gerçekten de siyasî tarihimizde aydınlatılamayan bir dönem olarak duruyor. 

7 HAZİRAN-1 KASIM ARASINDA NELER OLDU?

Neler olduğunu bir hatırlamakta fayda var. AKP kurulduğu günden bu yana ilk defa hükümet kuracak sayıda milletvekili çıkaramayınca “koalisyon kurma” durumunda kalınmıştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan hükümet kurma görevini alan Davutoğlu, uzun süren görüşmelerde hükümeti bir türlü kuramamış, 45 günlük süreyi “istikşafi görüşme” adını verdiği görüşme ile geçirmişti. 

Aslına bakılırsa Erdoğan görevi verirken bile koalisyon hükümetinin kurulmasını istemiyordu, bunu da saklamıyordu zaten. Ama anayasaya göre görevlendirme yapmak mecburiyetindeydi. 

Davutoğlu’nu görevlendirdi, ama hükümet kuramayınca teamüller gereği ikinci parti olan CHP’ye hükümet kurma görevini vermesi gerekirken “seçim hükümeti” kuruldu ve 5 ay sonra tekrar bir seçime gitme kararı alındı.

Davutoğlu’na görev verilmeden, Erdoğan oyun kurmaya başlamış, seçimlerin hemen ardından CHP’li Deniz Baykal, MHP’li Tuğrul Türkeş ve HDP’li Celal Doğan görüşmesi ile başlamıştı. 

Meclis Başkanlığı seçimi için görüşüldüğü söylense de koalisyonun seçeneklerinin de görüşüldüğü sonradan ortaya çıkmıştı. 

Baykal’ın, “AK Parti hükümet kurmak istemiyor. Koalisyon görüşmeleri tiyatrodan ibaret. Kasım’da seçim var” demesi aslında 45 günlük sürede neler olacağının da işaretiydi.

İşte tam da bu tarihten sonraki aylar tarihimizde bugüne kadar tam olarak aydınlatılamayan bir dönem oldu. Terörle anılan bir karanlık dönem. Suruç’ta 34 kişinin bombalama sonucu öldürüldüğü bir süreçle başlayan bu dönem, aynı gün bir askerimizin şehit düştüğü, ertesi gün Şanlıurfa’nın Ceylanpınar ilçesinde iki polisin evlerinde ölü bulunduğu, daha şehit cenazeleri kaldırılmadan Diyarbakır’da iki trafik polisine saldırı olduğu bir dönem… Bu dönemin en büyük saldırısı ise Ankara’da 103 kişinin öldüğü Gar saldırısı olmuştu.

AKP, HDP çözüm süreci devam ederken, terörist başı Öcalan’ın işin içinde olduğu bir süreçte Erdoğan “çözüm süreci”ni bitirdiğini açıklanmıştı. Başbakanlık ofislerinde iki parti yetkilileri süreci götürürken bu sözden sonra adeta birbirlerine düşman oldukları bir süreç başlamıştı. O tarihe kadar terörist başının cezaevinden yazdığı mektuplar Diyarbakır meydanında okunurken, sınırda çadır mahkemeleri kurulurken birdenbire masa devrilmiş ve çözüm süreci bitmişti.

1 Kasım’da seçim yapıldı. 5 ay önce yapılan seçimde çoğunluğu sağlayamayan AKP bu sefer tarihinde ilk defa yüzde 49.5’luk bir oy almıştı. Bu oy alındığında partinin genel başkanı ve başbakan olan Davutoğlu, ilginç bir şekilde hem genel başkanlığı, hem de başbakanlığı bırakmak durumunda kalmıştı.

SORULAR… SORULAR… SORULAR...

İşte bütün bunların yaşandığı o dönemin üzerinden 4 sene geçtikten sonra Davutoğlu’nun bu çıkışı siyaseti daha da hareketlendirdi. İktidar ve MHP kanadı ağır bir dille bu açıklamalara cevap verirken CHP ve HDP Meclis’e araştırma önergeleri sundu.

Davutoğlu diplomatik bir dil kullanmayı sürdürerek defteri tam olarak açmıyor sadece aralıyor. Araştırma önergesinin Meclis’te kabul edilmesi zor. Bu safhada milletin beklentisi gerçekleri öğrenmek adına “7 Haziran seçimlerinden hemen sonra terör neden azdı? Çözüm süreci neden bitti? 

Davutoğlu neden istifa etti?” gibi birçok sorunun cevabının verilmesidir...

Davutoğlu, “Terörle mücadele konusunda defterler açılırsa... Birçok insan, insan yüzüne çıkamaz” derken neyi, kimi kast ettiğini “net olarak” açıklamalıdır. Özel bir televizyonun canlı yayında yaptığı açıkmalar defterlerin açılmadığını gösterdi. Davutoğlu, bildiklerini, yaşadıklarını anlatmalıdır. Aksi takdirde kendisi dâhil birçok kişi ve kurum töhmet altında kalacaktır.

Okunma Sayısı: 3770
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı