İdlib’te 33 askerimizin şehit olduğu günlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan, Dolmabahçe’de AKP İstanbul Milletvekilleri ile buluşmasında Rusya Devlet Başkanı Putin ve ABD Başkanı Trump ile yaptığı görüşmeleri de anlatırken petrolün gündeme gelmesi siyasette epey tartışılmıştı. Tartışılmasının nedeni ise, Erdoğan bunu anlatırken hem kendisinin hem de dinleyenlerin gülmesiydi.

Erdoğan şunları söylemişti: “Sayın Putin’e de söyledim, sizin orada ne işiniz var? Bizim önümüzden çekilin, bizi rejimle baş başa bırakın. Rusya’nın Suriye’de menfaatleri nedir inanın bunu çözebilmiş değiliz. Trump diyor ki ‘Burada Putin’in ne isteği var?’ Ben de ‘Kamışlı’da bir petrol olayı var bunların’ dedim. ‘Orada petrol var mı’ dedi. ‘Orada petrol var’ dedim. ‘Ama Deyrezor kadar yok’ dedim…”

Suriye’nin petrolü konusunda Erdoğan, geçen yıl 12 Kasım’da Washington’da ABD Başkanı Trump ile gerçekleştirdiği görüşmeyi anlatırken, Suriye’nin yeniden imarıyla ilgili “Amerika ve Rusya’ya, Suriye’den çıkan petrolün, Suriye’nin yeniden inşası için kullanılmasını teklif edeceğiz” diyerek gündeme gelmişti.

Geçtiğimiz hafta başında Brüksel ziyareti dönüşü, yine petrol konusunu gündeme getirip, “Kamışlı petrol rezervlerinin olduğu bir yer. Petrol rezervinin olduğu diğer yer Deyrizor. Burada teröristler kaynağı sömürüyor. Buranın üzerinde Amerika’nın da planı var. Kamışlı üzerinde de Putin’in bir planı var. Ben Sayın Putin’e şu teklifi yaptım; ‘Buradan elde edilen petroller yardımıyla, biz işin müteahhitlik tarafını yaparız, eğer mali noktada destek verirseniz, gelin bu yıkılmış olan Suriye’yi ayağa kaldıralım.’ Putin de ‘olabilir’ dedi. Eğer burada böyle bir adım atılabilirse hatta aynı teklifi Trump’a da yapabilirim. Buralardan gelecek imkânla Suriye’yi yeniden imar etme şansımız doğar” demiş.

Suriye’nin petrolü 2011 yılında başlayan iç savaşta yıkılan, yakılan yerlerin tamiri ve Suriyeliler için kullanılmalıdır. Doğru olan da budur. 

İyi güzel de Irak’ta, Libya’da ve başka ülkelerde başta ABD, İngiltere, Fransa olmak üzere bu devletler demokrasi getireceğiz diye ülkenin petrolünün doğalgazının üzerine konmamışlar mıydı?

Şimdi bu ülkelere nasıl güveneceğiz?

***

İKİ DAKİKA BEKLETİLME!

İdlib için ateşkes kararının çıktığı Erdoğan ile Putin’in kritik görüşmesinde sonra, Rusya’nın ana akım medya organlarından Rusya 1 televizyonunun Moskova’ya giden Türk heyetinin önceki seferlere oranla daha fazla bekletildiğini aktarması siyasetin gündemini epey meşgul etti. Türk heyetinin Putin heyetini beklediği ana ilişkin görüntüleri yayımlayan kanalın bekleme süresini kronometre ile hesaplayarak vermesi, Erdoğan’ın 1,5 dakika geçtikten sonra önündeki koltuğa oturmayı tercih etmesi, 2 dakikalık sürenin dolduğu anda iki liderin karşı karşıya gelmesi saniye saniye verilmişti.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “Rus medyasının yaptığı saygısızlıktır” diyerek tepkisini dile getirirken, Erdoğan, “Türkiye ve Rusya ilişkileri bu tür medyatik manipülasyonlara kurban edilemez. Sayın Putin bizi arabaya kadar uğurladı. Tabii niyet kötü olunca bunu yazmıyorlar, göstermiyorlar” diyerek meseleyi “soğutma” yönünde beyanları oldu.

Parti rozeti takmış gazeteciler bu görüntüler paylaşılınca görüntüyü yayınlayan Rus medyasının ağzının payının verilmesini ve tepki gösterilmesi gerektiğini söylüyorlardı. Ancak Erdoğan bu açıklamayı yapınca yine ters köşe oldular!

Aslına bakılırsa belki devletler arasında böylesi bekletmeler yakışıksız ama esas görüşmenin içeriğine ve sonuçlarına odaklanmak gerekirken olayın magazin boyutunun öne çıkarılması Rusların bir şey kaçırmak istemesinden mi kaynaklandı? Bu da tabiî merak konusu… 

***

ZAM GELİNCE DE AÇIKLAMA BEKLENİYOR!

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Brüksel dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını cevaplandırırken “Petrol fiyatlarının çakılması”nın ardından beklenen benzin ve motorin indirimi müjdesini vermişti. 

Araç sahipleri Sayın Erdoğan’dan zam geleceği zaman da açıklama bekliyor. Araç sahiplerinin esas beklediği vergilerin indirilmesi. Asıl müjde bu olur…

***

BAKAN’IN İSTEDİĞİ

Koronavirüsü nedeniyle bazı ülkelere giriş-çıkışlarının yasaklandığı, yurtdışından gelenlerin 14 günlük evde istirahat etmesinin istendiği bu dönemde Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, görevi gereği mesaisinin önemli bir bölümünü yurtdışında geçiriyor. Çavuşoğlu bu konuyla ilgili bir espri yapmış. Bakan, “Dönüşte bizi de karantinaya alıp, iyi bir otelde 14 gün zorunlu istirahate gönderirlerse, mutlu oluruz” demiş.

Çavuşoğlu’nun bu isteği adeta “paranoya”ya dönüşen korkuya karşı biraz da olsa tebessüm ettirdi.