Ukrayna’daki savaşla, AB de Rusya’dan doğal gaz ve petrol alımını durdurmuştu. Hatta AB’nin kararı 2030’a kadar Rusya’dan enerji ithalatını kademeli şekilde azaltarak, karbon yakıtlarda Moskova’dan bağımsızlaşmayı hedefliyor.
Ancak başta Ukrayna’daki savaş vd. gelişmeler yüzünden küresel enerji fiyatlarındaki artış her ülkede hissediliyor. AB’nin lider konumundaki ülkesi Almanya’da, enerji fiyatlarının daha da yükseleceğinden bahsediliyor.
Rusya’dan direkt Almanya’ya doğal gaz ulaştıracak Nord Stream-2 boru hattının durdurulma kararı da, elbette Almanya ve Avrupa ülkelerine enerji fiyatlarındaki yükselişe neden oluyor. Rus enerji ürünlerinin acilen alternatifi bulunmazsa, AB’de ve Almanya’da Ukrayna’ya verilen desteğin gözden geçirilebileceği iddia ediliyor.
Almanya Yeşiller Partisi’nden Ekonomi ve İklim Bakanı Robert Habeck, ülkesinin önümüzdeki kış mevsimini rahat geçirebilmesi için mevcutta yüzde 65 oranla dolu olan depolama tesislerinin kapasitesini, Aralık 2022’ye kadar yüzde 90’a çıkarmayı hedefliyor. Ayrıca koalisyon ortaklarından Hür Demokrat Parti’nin, enerji sarfiyatını önlemek için arabalara hız sınırı getirilmesi düşüncesine karşı çıkıyor. Çünkü ülkede halen güçlü araba lobisi mevcut.
Bununla birlikte Almanya Şansölyesi Olaf Scholz, yüksek enerji fiyatlarından dolayı başta sanayiciler olmak üzere tüketicilerden hükümete gelebilecek bir tepkiden çekiniyor. Aynı zamanda Scholz’un, enerji konusunda Rusya ile ilişkilerde kesin bir kopmayı da göze alamadığı değerlendiriliyor. Rusya’ya ilgili yaptırım politikalarının, Almanya ve Avrupa’nın Ukrayna’yı desteği etkileyeceğinden şüphe ediliyor. Diğer taraftan Scholz, Nord Stream-1 boru hattındaki bakım çalışmalarının tamamlanmasının ardından tekrar faaliyete geçmesi için girişimlerde bulundu. Ancak bunda ne kadar başarılı olabileceğini söylemek şimdiden güç. Zaten Rusya da, botu hattındaki bakım çalışması bahanesiyle Nord Stream-1’deki teslimatları askıya almıştı.
Rusya’nın Ukrayna ve AB’ye karşı enerji kartını şantaj amaçlı olmasa da jeostratejik bir unsur olarak kullanması, Rusya’nın en büyük enerji müşterisi Almanya’nın önümüzdeki kışı üşüyerek geçirmesine neden olabilir. Ama Rusya’nın Nord Stream-1’i faaliyete geçirmesiyle Scholz ve Almanya rahatlayacaktır. Fakat bu durumda Almanya, Rusya’ya satın aldığı enerjinin parasını ödeyecektir. Böylece Rusya’nın enerjiden kazandığı gelirle, Ukrayna’daki işgalini sübvanse etme ihtimalinden çekiniliyor. Almanya da AB’de alınan yaptırım kararıyla ters düşecektir. İşte Scholz hükümeti böyle bir ikilem içerisinde.
Yine de Almanya, AB’nin en büyük ekonomisine sahip. Dolayısıyla AB’ye liderliği söz konusu. Ancak Almanya’nın, Ukrayna’daki savaş gibi hem Avrupa’yı hem de Transatlantiği ilgilendiren gelişmelerde AB’ye liderlikten uzak durduğu belirtiliyor. Bunda da Almanya’nın II. Dünya Savaşı sonrasındaki anlaşmalara, ABD, NATO ve sonra AB garantilerine güvendiği ileri sürülüyor. Zikredilen garantilere güvenen Almanya’nın liderlikten kaçınarak oluşabilecek risklerden ve eleştirilerden de uzak kaldığı kuvvetle muhtemeldir.
AB’nin yeni alternatif enerji kaynağı bulması hayatî önemde. Ukrayna’daki savaş bunu daha acil hâle getiriyor. Almanya’nın da AB’de stratejik liderliğini göstermesi önem arz ediyor.