Yeni Asya Risalei Nur’un naşir-i efkârı! Basının yüz akıdır! Baş yazarı Bediüzzaman olan gazete! Daha birçok meziyeti ve özelliği vardır. Erbabının malumudur.
Ama esas önemli olan mensubiyet ve taraftarlığı olmayan birilerinin değerlendirmesi, görüşü, yorumu ve tespitidir. 7 Ekim tarihli Yeni Asya gazetemizin ilk sayfasında çıkan; “Yeni Asya’da ayrıştırıcı dil yok” başlıklı haber ve 14 Ekim tarihli “Yeni Asya’dan Size” köşesinde bu haberden bahseden yorumdan sonra, değerli Genel Yayın Yönetmenimiz Kâzım Güleçyüz vasıtasıyla bu güzel ve hakperest olduğu kadar, böyle bir dönemde cesaret ve irade isteyen çalışmayı yapan araştırmacı Netice Kübra Görentaş’a ulaştım. Kendisini tebrik ettim. Kendimi tanıttım. Antalya’dan mezun olduğu için Antalya’da ikamet ettiğimi söyleyince, vakıf olan kızımın adını söyleyerek “Ben sizi gıyaben tanıyorum. Çünkü ben Antalya’da Yeni Asya Vakfı’ndaki mekânda kaldım” demez mi? Benim için büyük bir tevafuk, sürpriz oldu!
Kısa ve samimi sohbetimizden sonra konusuyla ilgili olarak Almanya’ya yüksek lisans için müracaatta bulunduğunu söyleyince bu konuda da kendisine yardımcı olabileceğimi söyledim. Çok memnun oldu. Daha sonra kendisinin Yeni Asya ile nasıl tanıştığını, memleketini, araştırma konusuna nasıl girdiğini sordum.
İşte bu genç, dinamik, medenî cesaretli gayretli kardeşimiz, araştırmacı Netice Kübra Görentaş’ı kendi dilinden daha yakından tanıtmaya yarayacak anlattıkları:
“Biz aslen Vanlıyız. Ailem Mersin’de ikamet ediyor. Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümünden 14 Haziran 2019 tarihinde mezun oldum.”
“Yeni Asya gazetesiyle tanışmam şu şekilde gerçekleşti: Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü 2. sınıfta iken Yeni Asya’yla ilgisi olmayan ve felsefî görüşü de farklı, fakat mesleğinde liyakatli ve demokrat olan Hasan isminde bir hocamızın röportaj ödevi ile Yeni Asya gazetesi Antalya temsilcisi olan Müşerref Aksoy ile tanıştım. Öncelikle röportajda hem Yeni Asya gazetesine ilişkin, hem de neşriyat ile ilgili sorduğum sorular ilgi çekmişti. Bununla beraber Müşerref Aksoy, çok ılımlı bir hanımefendiydi, ilgisi iletişimimizi devam ettirdi. Bundan sonraki süreçte ise Yeni Asya Vakfı’ndaki mekânda kalmaya karar vermem ile alâkam devam etti. Ardından Yeni Asya’dan staj teklifi alınca da Yeni Asya gazetesini yakından tanıma fırsatına sahip oldum. Stajım sırasında gazete ortamındaki rutinden farklı atmosfer ve ortam kafamda tasarladığım basın dünyasının dışında çok farklı bir yerdi. Bu durumdan çok memnun kaldım. Devamında ise gazeteyle bağlarımı daha sıkı tuttum ve öğrenciliğim boyunca gazeteye dışarıdan elimden geldiğince destek vermeye ve her tatilimi Yeni Asya gazetesine gelerek hem yardım amaçlı, hem de stajyerlik yapmaya çalıştım.”
“Geçtiğimiz günlerde katıldığım Yeni Medya Çalışmaları Kongresi’nden önce de başka bir kongre olan “Çukurova Üniversitesindeki Genç İletişimciler Kongresi”ne katılım sağlamıştım. Her iki kongrede de Yeni Asya Gazetesi üzerinde yaptığım araştırmalarımı dosyaladım ve sundum. Bunun yanında üniversitede bitirme tezim olan “TÜRKİYE’DEKİ İSLAMİ BASINDA 16 NİSAN 2017 ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ REFERANDUMU İLE İLGİLİ HABERLERİN ANALİZİ” başlıklı tezimde de Yeni Asya gazetesinin yayınlarını ve dilini yine aynı şekilde araştırma konumun başına koydum.”
“Araştırma yaparken objektif ve hakperest bir yaklaşım ile araştırmaları gerçekleştirmeye çalıştım. Bunların sonucunda Yeni Asya gazetesinin özellikle söylem olarak diğer gazetelerden çok farklı bir şekilde her hal ve dili ortaya çıktı. Şunu da özellikle belirtmem gerekiyor ki; araştırmamda objektif olarak, her gazetede bulunan tüm eksiklikleri de araştırmam Yeni Asya için de vurguladım.”
“Kongrelerde bir şey daha fark ettim. Bilgi noksanlığı veya peşin hükümden gelen bir anlayışın Yeni Asya gazetesi hakkında da olduğunu gördüm. Araştırma neticesinde Yeni Asya’dan topladığım delillerle bu yanlış anlayış ve tanıma algılarını da büyük ölçüde yıktığımı düşünüyorum.”
“Bir kısım insanların da Yeni Asya’nın Bediüzzaman Said Nursî ve Risale-i Nur hakikatleri çizgisinde yayın yaptığını bilmediklerine şahit oldum. Öte yandan Yeni Asya’nın kullandığı dilin geçmişte de siyasî dönüşümlerden etkilenip etkilenmediğini merak edenleri gördüm.
“Bütün bu çalışma, araştırma, gayret ve analizlerin sonunda, medya dünyasında ve özellikle gazeteler nezdinde Yeni Asya’nın kesinlikle bir fark ortaya koyduğunu görenlerin olması, benim için ve gazete için ayrı bir güzellik ve farklılıktı.
“Yeni Asya’yı araştırmalarıma dâhil etmekten memnun oluyorum, çünkü “İslamî Basın” literatüründe İslamî değerlere sahip çıkan bir gazetenin var olması araştırmalarımı olumlu yönde etkiliyor. Yeni Asya’nın herkesin bildiği bir kalıbın dışında bir yayın politikası sergilemesi; İslam’a, demokrasiye, insan haklarına ve hukukun üstünlüğü gibi değerlere sahip çıkması bu noktada çok önemlidir.”
Netice Kübra Görentaş, malum çevrelerin ve müzmin muhaliflerin aksine, Yeni Asya gerçeğini, demokratlığını, hakperestliğini, nezaket ve nezafetini en güzel şekilde arif ve tespit eden cesaretli ve medeni bir ses ve kalem. Hatip ve araştırmacı. Gerçeğe ışık tutan potansiyel bir genç, dinamik bir hanımefendi. Ne mutlu!
Anadolu’nun bağrından çıkan bu güzel insanın Yeni Asya ile tanışması, yüzleşmesi ve alâkası çok dikkate değer bir kader çizgisine de işaret ediyor. Bu değerli, enerjik, müdakkik, hedeflediği mesleğe ciddi bir şekilde odaklanan, bahtiyar ve gayretli kardeşimizi tebrik ediyorum. İnsanlığa, İslâmiyete, bu vatana, millete ve insanlığa, daha nice güzel konularda orijinal araştırma, analiz, tespit, röportaj ve tespitler yapmasını dört gözle bekliyoruz.
Yeni Asya mensupları ve özellikle gençlerimiz için bu portre ve çalışmanın bir örnek, misal, dua ve teşvik olması niyet ve temennisiyle...